MEDYASI BÖYLE OLANIN!...

MEDYASI BÖYLE OLANIN!...

Yazımızın başlığını "Medyası böyle olanın" diye attık ama bir konuda bu dönem ekrana gelenlerde televizyonların izlediği yolun doğruluğunun hakkını da verelim?

Son bir haftadır tüm televizyonların ekranlarında birinci haber olarak yer alan bir konu gündemimize bomba gibi düşüverdi?

Bu konu; Münevver Karabulut cinayetinde hala cevapsız kalan sorular ve aylar önce işlenen ama katil zanlısının ortaya çıkarılması konusunda bir sonuç elde edilememesiydi..

Konunun çözümüne yönelik çalışmalar, İstanbul'a atanan yeni Emniyet müdürü döneminde gözle görülür şekilde hızlandırıldı..

Aslında tüm Türkiye'de aile yaşamına, toplumsal bir yara olarak iz bırakan ve görüntüsüyle eşi benzeri az görülen hunharca işlenmiş bir cinayet olayının ülke medyasının haber gündemini böylesine meşgul etmesi son derece doğaldı..

Yaklaşık 200 gün önce tüm duyanların içini burkan, toplumumuzda iz bırakan bu konu o günden beri medyamızın, özellikle de televizyonlarımızın en çok ekrana getirdikleri bir gündem olarak göze çarptı? Ve medyamız bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yaptı..

Başlangıcında acımasızca ve de nedeni bilinmeyecek şekilde hunharca işlenen bu cinayetin kısa sürede çözülebileceği düşünülürken aylar geçmiş ve bir sonuca ulaşılamamıştı..

Aylardır memleket meselesi haline gelen ve neredeyse faili meçhuller listesine eklenmek üzere olan Münevver Karabulut katledilişindeki bu bilinmezlik, aylardır katil zanlısı olarak aranan Cem Garipoğlu'nun kafalarda hala bir çok soru işareti bırakacak şekilde, bir gece ansızın teslim olmasıyla şaşırtıcı bir hızla çözülüverdi..

Cinayetin işlendiği andan itibaren olaya en çok sahip çıkanın medya olduğunu söylemeliyim..

Belli dönemlerde bazı üst düzey ilgililerin kafa karıştıran, özellikle Karabulut ailesini üzen söylemlerine rağmen bazı medya kuruluşları televizyonlarının konuyu sürekli gündeme getirmelerinin bu gün varılan sonuca ulaşılmasında büyük katkısı oldu.. Televizyonların bu kararlı tutumu sayesinde, konu ile ilgili olarak tüm gelişmeleri saati saatine ekranlara yansıtıldı. Bu dönemde canı yanan Karabulut ailesi yalnız bırakılmadı? Tüm toplum adeta tek vücut olmuşçasına bu olaya sahip çıktı?Olaya bu sahip çıkış; aradan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen cinayetin işlendiği günden beri katil zanlısı olarak aranan Cem Gariboğlu'nun bulunmasında daha doğrusu bir gece ansızın teslim olmasında en önemli etken oldu..

Aylardır ekrandaki haberlerde önemli yer tutan bu konuda medyanın izlediği yolun çok doğru ve yönlendirici olduğunu, katil zanlısının bir gece ansızın teslim olmasında etkili olduğunu herkes gördü...Ardındaki bir çok soru işaretin bırakmış olmasına karşın, katil zanlısının teslim olmasıyla konunun birinci aşaması tamamlandı?

Şimdi olay adaletin kantarında? Görünen o ki; başta İstanbul Emniyeti'nin yoğun çalışmaları ve tüm ülkenin sahip çıkışının yarattığı ortam nedeniyle bu olay üzerindeki tüm soruların yanıtları açığa çıkarılacak

Ekranlara yansıyanlardan anlaşılan o ki, bu olayın belli failinin yakalanmasının yanı sıra asıl yapılması gerekenin işin içindeki diğer kişi veya kişilerin bir an önce yakalanmasıdır..

Bu olaydan oldukça fazla etkilenen ve infial içinde olan televizyon izleyicileri olayı, her gün televizyon haberlerine yansıyan sıradan bir cinayet meselesi gibi görmemektedir..

Umarım çok kısa sürede hukuk gereğini yapar, adalet yerini bulur ve kızları hunharca işlenmiş bir cinayete kurban giden acılı Karabulut Ailesi'nin acısını biraz olsun hafifletir?

xxxxxxxx

Yeni yayın dönemi ekranlarında, özellikle haber bültenlerinde; ülke gündeminde öne çıkan belli konuların da önüne geçen Münevver Karabulut cinayeti haberleri oldukça hareketli bir haber sirkulasyonu sağladı? Televizyonlarda yeni dönem başlangıcı, haber bültenlerinin zenginliği açısından dikkat çekiciydi..

Haber bültenlerindeki bu zenginlik bir anlamda televizyonların da kurtarıcısı oldu? Yeni dönemin başlangıcına denk gelen Ramazan ayı nedeniyle televizyonlar Ramazan programları ağırlıklı bir yayın politikası izleyince de ekranlarda gereken dinamizm sağlanamadı. Bu durumda da; yeni dönemin yaratacağı, heyecanı yüksek, hareketli bir yayın dönemi başlangıcı oldu diyemeyiz? Hele hele, genelde Ramazan ayında ekranlara yansıtılan ramazan eğlence programları konusunda gerekli, özenli çalışmalar yapılmayıp sadece statik programlarla yetinilmesi, Ramazan ayına rastlayan yeni dönem başlangıcının düşük tempolu görünmesine yol açtı?

Bazı kanallar, Ramazan nedeniyle döneme iddialı hazırlandıkları bazı program ve dizilerini bir iki hafta gecikmeyle yayına sunmayı tercih ettiler..

Bu dönemde iddialı birkaç dizi ekranlara taşındı ama yine de gereken hareketi getirmedi?

Geçen dönem programlarının bazıları bu dönem ekranlarına "tebdili mekanda ferahlık vardır" misali kanal değiştirmiş olarak yansıdı.. Buna, "pehlivan tefrikası"na dönüştürülerek senaryolarına günübirlik konular eklenen veya bazı sahneleri gereğinden çok, bıktırıcı şekilde uzatılan dizileri de katarsak çok iç açıcı bir dönem başlangıcı olamadığını söyleyebiliriz?Bölüm adedini arttırıp bölüm başına alacakları parayı düşünerek lastik gibi uzayıp giden dizileri de eklersek, yeni dönemden bir çok şey bekleyen televizyon izleyicileri için kocaman bir hayal kırıklığı olacak gibi görünüyor? Daha şimdiden izleyici henüz aradığını, istediğini bulabilmiş değil?

Yeni dönemde ekrana yansıyan birkaç yeni dizi dışında fazlaca yeni program yok?

Yeni sezona devam eden Aşk-ı Memnu yapımcıları işin kolayını bulmuş.. Sezon finalindeki sevişme sahnesinin yarattığı sansasyondan yararlanma uğruna, bu dönem başlangıcına bir başka sevişme sahnesi yerleştirdiler. Konu önce abartılı basın promosyonu ile izleyicinin ağzını sulandırmayı başardı gibi? Diziyi içeriğinden dolayı izlenir olmaktan çıkarıp başka nedenlerle izlenir hale getirmeye çalışıyorlar? Bence hata ediyorlar.. Unutulmamalıdır ki bu tür zorlama konular anlık konulardır ve izleyicisinin tepkisini çekebilir..

Aynı tehlike; Reşat Nuri Güntekin'in ayni adlı kitabından ekrana uyarlanan ve 122. Bölümünü ekrana süren, giderek birbirini tekrar eden, kısır döngüye giren dolgu konular nedeniyle dinamizmini yitirmeye başlayan bölümleri ile"Yaprak Dökümü " dizisi için de var? Kaldı ki; özellikle bu dizi bir dönem aile yaşamındaki olayları, zamanının yaşam felsefesini de yansıtarak güncel olayları anlatan dolayısıyla da içeriği ile izleyicinin büyük beğenisini kazanan bir diziydi.. Son zamanlarda biraz olsun bu özelliğinden uzaklaştığını ekran severler dile getirmeye başladılar bile? Umarım bu dizi de; bolüm başı alınan paraların yaratacağı doyumsuzluğa feda edilmez..

Bu iki dizide de konu sıkıntısının giderek had safhaya ulaşacağını ve bu sona gelişin nedeniyle de tıkanma yaşanacağını ve bunun da dizilerin izlenme oranını önemli ölçüde düşüreceğini düşünüyorum ve iddia ediyorum?

Umarım, bu iki sevilen dizi için bunlar, bu gelişmeler olmaz ve ekranların izlenme oranı itibarıyla en önemli iki dizisi, sevenleri üzerinde hayal kırıklığı yaratmaz?

xxxxxxxxx

Yeni dönemin başlangıcına damgasını vuran bir iki olayla ilgili ekrana yansıyanlara yönelik görüşler yansıtalım derken nerdeyse bize ayrılan bölümün önemli bir kısmını tükettik? Aslında ekrana yansıyanlarla ilgili olarak hem iyi hem de izleyici üzerinde olumsuz etkiler yaratan birçok konu vardı ama, bu güne hepsini sığdıramayacağız anlaşılan

Yine de yerimiz elverdiğince içlerinden seçtiğimiz biri konusunda düşüncelerimizi buraya yansıtarak bu haftaki yazımızı noktalayalım?

xxxxxxxxx

Geçtiğimiz dönemin içeriğinden ziyade, jüri üyeleri arasında yaşananları ve jüri üyeleri ile yarışmaya katılan yarışmacılar arasında, bazen tartışmaya varan diyalogları ile en çok konuşulan programlarından biri olan "Pop Star Alaturka" adlı müzik yarışması bu kez de ekranlarda... Ama kanalını değiştirerek?

Her Cuma akşamı saat:20.00 de Fox TV ekranına gelen ve gece yarısına kadar süren "Pop Star Alatürka"da, kanal değiştirmiş olmasına rağmen ekrana yansıyanlar üç aşağı beş yukarı aynıydı.. Yarışma format aynı idi ama değişen tek şey jüri üyelerinden bazılarıydı? Star TV'de yayınlanan programdaki jüriden Orhan Gencebay ile Ebru Gündeş gitti yerlerine yeni dönemde Metin Akpınar ve Gülben Ergen geldi ve yeni jüri; Bülent Ersoy, Armağan Çağlayan, Metin Akpınar ve Gülben Ergen'den oluştu?

Programda, iki jüri üyesinin yerine yenilerinin gelmesinden başka değişen pek bir şey yok dedik.. Yine her şey aynı? Bülent Ersoy'un müzik dışına taşan gereksiz espri ve değerlendirmeleri.. Armağan Çağlayan'ın bazı yarışmacılarla izleyiciyi bıktıran diyalogları, sırf reytinglerde etkili olsun diye yapıldığı apaçık belli olan, Bülent Ersoy'la tartışmaya varan diyalogları, çok bilmişliğini sergilemek için gereksiz tartışma ortamı yaratma çabaları, eski programı anımsatan ve değişen bir şey olmadığını gösteren yansımalardı?

Birilerinin, özellikle "Pop Star"ın kelime anlamını ve de kimlerin hangi kriterlerle "Pop Star" diye adlandırılabileceğini bu tartışmaları yapanlara anlatması gerek.

Pop Star, popüler star veya popüler sanatçı anlamında kullanılır.. Güzel sanatların her dalında popüler yıldızlar vardır. Ama yaptıkları işin, dinleyicileri, izleyenleri kısacası hedef kitleleri tarafından beğenilmesi ile o payeye ulaşırlar.. Ve onlar o payeyi, yaptıkları işleri çok iyi yaptıklarından dolayı sevenlerinin verdiğini iyi bilirler? Güzel sanatlar göze, kulağa, beceriye ve yaratıcılığa dayalı bir sanat dalıdır ve tabii ki o sanatı icra edenler; yarattıkları eserlerin yanı sıra, sunumları veya şovlarıyla farklılık yaratırlar.. Ülkemizde; Pop star sözcüğü genelde müzik dalında kullanılır. Müzik icra etmesinin, yorumunun yanı sıra, görselliğe hitap eden; giyimi, kuşamı, fiziği, sahne şovuyla farklılık yaratan sanatçılara yakıştırılan bir tanımlamadır, hakediştir. Öncelikle de Pop müzik alanında müzikseverlerce beğenilen yorumculara yakıştırılması ile de öne çıkmıştır?

Bir müzik yarışmasına yarışmak için başvuran yarışmacının ilk hedefi: belirlenen yarışma formatı çerçevesinde yorumunu, oradaki jüriye ve genelde de jüriden etkilenerek değerlendirme yapan halk jürisine beğendirmek, yarışmanın finaline doğru yol alabilmek ve yarışma birincisi olarak belirlenen para ödülünü alabilmek, yaşamına yön verebilmektir. Bu yarışmacıların asıl amaçlarının ise; yarışmadaki başarısıyla öne çıkmak, adından söz ettirmek ve bunu özel yaşamındaki müzik çalışmalarına yansıtabilmek olduğunu unutmamak gerek?, Henüz yeterince gerçek profesyonel bile olmayan bu yarışmacıların hemen bir "pop star" olması düşünülemez...

O nedenledir ki; amacı dışında kullanılan bu sözcüklerin hiç bir anlamı olmaz.. Sen "pop star" "olursun", "olamazsın" değerlendirmesiyle de "pop star" olunamayacağını bazılarının bilmesi gerek?

Hedefi yarışmak olan yarışmacıya,"Pop Star alaturka" yarışmasına katılması için karar veren jüride üyesi olarak, elemeleri geçip onun oraya kadar gelmesinde söz sahibi olan bir jüri üyesinin, sırf "türbanlı" diye "senden pop star olmaz" demesi "şık" olmamıştır?

Umarım, sık sık rastladığımız cıkışlarından birini daha sergileyen bu sözlerinin ne kadar gereksiz olduğunu bu kez ciddi olarak düşünür Armağan Çağlayan?

Programın izlenme oranını artırmak için bile olsa, bu kadarı fazla? Yarışmaya katılma cesaretini gösterip, inanılmaz bir disiplin ve saygı çerçevesinde yarışmaya çalışanlar, oradan elde edecekleri başarılarla geleceklerine katkı sağlamak için çaba gösterenler, bu tür gereksiz davranışları hiç ama hiç hak etmiyorlar. Emeğe saygı göstermek lazım, biraz ayıp oluyor?

xxxxxxx

Bu haftalıkla da bu kadar? Bu vesileyle de; Magazinkolik çalışanları ve okurlarının geçmiş bayramlarını kutlarım?

[email protected]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.