"MESLEKİ YARADAN"IMI KAYBETTİM !..

"MESLEKİ YARADAN"IMI KAYBETTİM !..

" Her canlı bir gün mutlaka ölümü tadacaktır" !:.

Her Zincirlikuyu Mezarlığı önünden geçisimde bir tokat gibi çarpar bu söz gözümden geçerek beynimin kıvrımlarından bir yerlere?

Zordur ölüm yazısı yazmak !... Beylik lafların tuzağına düşmek, "Giden"in ardından gerçek hissettiklerini kağıda dökerken, alfabenin 29 harfinin ne kadar yetersiz kaldığını görmek, bazen gözlerden süzülen yaşları ifade edecek kelimeleri bulamamak ve klavyeye dökülen yaşların harfleri adeta cilalamasını dalıp dalıp izlemek?

**************

İlker Ateş benim hocamdı !

Yoooo, haksızlık bu !.. Hoca var olanı alır; eğitir, öğretir?

Ben onla tanıştığımda "var" falan değildim ki !..

Ortaokul'da (Şu anki ilköğretimin son yılları yani) öğrenim hayatına devam eden orta halli bir öğrenci !...

Ve o benim mesleki hayatımın "milat"ı oldu? O güne dek ; hani sorulur ya adetten "Büyüyünce ne olacaksın ?" sorumu "Deniz Subayı"ndan, "gazeteci" olacağım" a çevirten kişiydi?

Anne tarafımıza damat gelir gelmez, yalnız bana değil, tüm sülalemize gazeteciliği sevdiren ve saygın bir meslek olduğunu pratikte gösteren kişiydi?

************

Önce öğle yemeklerinde onu ziyaretle başladı benim matbaa mürekkebi kokularıyla tanışmam? Sonra spor servisinin mektuplarını açmaya ve tasnif etmeye başladım? ("Bu da iş mi?" demeyin.. Mektup çok önemliydi o zaman !. Koca Milliyet Gazetesi'nin okurlarıyla tek irtibat yolu buydu !... Bulmacasından, kuponuna, anketinden, eleştirilere, isteklerinden, istihbaratlarına kadar günde binlerce mektup taşırdı postacılar gazetelere? Ve o spor servisinin mektuplarını ben açardım gururla; Şansal Büyüka ya da İhsan Topaloğlu veya İslam Çupi kendilerine mektup var mı diye başımda beklerken, sanki kendimi gazetenin Genel yayın Müdürü gibi Genel Mektup Müdürü olarak hissederdim?

*************

Ortaokul bitip liseye geçtiğim yıllarda "Mesleki kariyerimin" ilk aşamasını da gerçekleştiriyordum o yaz? Elimde "Lubitel 2" amatör fotoğraf makinemle, artık amatör sporları yazan değerli gazeteci büyüklerimin yanında fotoğraf çekmeye gidiyordum? (5 gün önce meslekte 50. yılını dolduran Nurhan Aydın, mekanı cennet olsun Voleybol yazarı Değer Eraybar ve at yarışı yazarı Şeref Sever bu isimlerden bazılarıydı)

Aylar sonra sevgili ve rahmetli Değer Eraybar hastalanıp aldığı bir randevuya gidemeyeceğini haber verince, Spor Servisi Müdürü rahmetli Namık Sevik "İptal edelim o zaman" diyor, "Enişte ve rahmetli İlker Ateş" Nurcan'ı gönderelim röportajı o yapsın" diyerek belki de hayatımın kırılma noktalarından birini gerçekleştiriyordu? Röportajı yapılacak kişi de gene rahmetli olan 2.06 boylu milli basketbolcumuz Gülseren idi? (Bakın şu küçücük hikayede bile hayatta kalan tek kişi benim !... Sıramız mı geliyor ne ? )

Artık Milliyet Gazetesi'nin "Efsane Spor Servisi"nin amatör branşlar da olsa habere çıkan ve imzası kullanılan muhabirlerinden biriydim?

*************

Ve bir gün, sanırım 1978 yıllarının Ekim _kasım aylarıydı;

"-Bak Nurcan" dedi, hayatıma rota çizen adam; "Senin kalemin çok kuvvetli !.. En üst katımızdaki Magazin servisi'nin Müdürü Yener Süsoy; (Haydaaaaaa ! O da rahmetli) senin yazılarını okuyup ve çektiğin fotoğrafları görüp çok beğenmiş ve akraba olduğumuzu öğrenip seni benden istedi" dediğinde kendimi görücüye gelinmiş taze gelin gibi hissetmiştim?

Ve 1978 Kasım ayında Hey ve Telemagazin Dergilerinde "bu kez "profesyonel" olarak çalışmaya başlarken, gene onun "eseri" olarak "magazin gazeteciliği"ne adım atıyordum?

**************

31 yıllık meslek hayatımda, gösterdiğim başarıları, aldığım ödülleri, sürekli basın kartını hak etmemi, emekliliğimi, magazinkolik.com'u kurmamı arayıp tebrik eden ilk kişi de hep oldu?

Belki de uygun yerini bulup, özenle dikip, can suyunu verdiği bir fidanın meyve verişini izleyip onun tadını hissediyordu ruhunun bir yerlerinde?

**************

Bitkisel hayata girmeden 1-2 gün önce hayata veda ettiği Başkent Hastanesi'nde oğlu Erhun ve kızı Efsun kardeşlerimin yanında dahi magazinkolik.com'un nasıl gittiği sorup, televizyon programına başlayacağımı öğrenince gözlerine yansıyan ışıltıyı görmek hayatımın en zirvedeki mutluluk anlarından birini yaşatmıştı bana? Ve eminin gözlerinin önünden sizinle yukarıda paylaştığım hikaye geçmiştir o anda?

************

Yolun açık, mekanın nurla dolsun benim "Mesleki yaratanım !"

"Buluşana kadar" seni çok özleyecek ve asla unutmayacağım !

[email protected]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.