15 - 22 NİSAN ARASI VİZYON TAKVİMİ

Merhabalar,

Bu hafta vizyonu 4 tanesi Türk 6 tanesi yabancı olmak üzre tam 10 film ile açıyoruz.

Aman da aman bu hafta neler neler yok ki mesela olmaz ise olmazlarımızdan koru filmimiz mutlaka var..

Ben yine sizler için konusu enteresan olan bir film seçtim bakalım beğenecek misiniz?

SUÇLU-CRİMİNAL Yönetmenliğini Ariel Vromen'in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda ünlüler kadrosundan, Ryan Reynolds, Gary Oldman, Kevin Costner, Tommy Lee Jones, Gal Gadot ve Alice Eve yer alıyor.

Senaryosu Douglas Cook ve David Weisberg’in kaleminden çıkan Suçlu/Criminal filminin yapımcılığını ise Chris Bender

ve Boaz Davidson üstleniyor.

1991 yılında JFK filminde birlikte rol alan Kevin Costner, Gary Oldman ve Tommy Lee Jones yeniden bir arada.

Şeytani bir komployu durdurmak için görevli bir CIA ajanı operasyonu tamamlayamadan ölür.

Jerico Stewart (Kevin Costner), adında bir adam hayatı boyunca hiç bir işte başarılı olamamış.

Aile kurmamış, hayatını suç işleyip hapse girip çıkarak geçirmiş ve ömür boyu hapse mahkumdur, hislerini kontrol edemeyen yaptıklarının sonucunu düşünmeyen psikopatdır.

Zaten ömür boyu hapse mahkum olduğu için, öldü gibi gösterilip onun üstünde çılgın bir deney yapılacaktır.

Operasyonu tamamlayabilmek için görevi başında ölmüş olan CIA ajanı Bill Pope (Ryan Reynolds)’un hafızası yani, aklında bulunan bütün hatıraları, yaptığı bütün işler ve duyguları bu psikopat suçlu Jerico Stewart’ın hafızasına aktarılarak büyük bir işin deneği olacaktır.

Yani kısacası ölen CIA ajanı Bill Pope , tehlikeli mahkum Jerico Stewart ’ın beynine kaçıyor, fakat hafızası aktarılan CIA ajanının duyguları psikopat suçlu Jerico’nun duyguları ile karışınca işler değişmeye başlar,

Burada amaç ölen ajanın son görevinde bir yere sakladığı önemli bilgi olan nükleer füzelerin tüm dünyaya tehlike saçmadan önce yerini öğrenip durdurmak.

Ancak olaylar çığırından çıkar ve CIA ile psikopat suçlu, birbirine karışır ve kendilerini son derece tehlikeli bir açmazda

bulurlar.

Sonrası için, demek ki ne yapıyoruz?

BENİ OKUMADAN SAKIN SİNEMAYA GİTMİYORSUNUZ.

Sevgisiz, Sinemasız ve beni takipsiz kalmayın

15 NİSAN / 22 NİSAN 2016 HAFTASININ EN İYİ 2 FİLMİ

ATEŞ

Haluk Piyes’in başrolünü, yönetmenliği ve yapımcılığını üstlendiği “Ateş” filminde; Büşra Ayaydın, Eren Hacısalihoğlu, Sacide Taşaner, Selahattin Taşdöğen, Meltem Miraloğlu, Muhammed Cangören, Özay Fecht, Hakan Eksen, Tamer Yiğit gibi başarılı oyuncular rol aldı.

Çekimler İstanbul’un Cihangir, Tophane, Karaköy, Beyoğlu, Galata ve Tarlabaşı semtlerindeki birçok mekân kullanıldı. Filmin müzikleri ise Almanya’da yapıldı.

Mahallenin asi delikanlısını canlandıran Haluk Piyes, bu film için 13 kilo verdi.

Eren Hacısalihoğlu ise aksiyon sahneleri için özel spor hocasıyla çalıştı.

Filmin konusu;

Ateş ve Yavuz Cihangirli ve Tophaneli iki yakın arkadaştır.

Ateş 20 li yaşlarında kendi halinde bir gençtir, hayalinde hep tiyatrocu olmak vardır.

Annesi gibi tiyatrocu olmak isteyen Ateş, çalıştığı hiçbir işte haksızlığa tahammül edememiş ve kendi doğrusu

için hiç bir kavgadan kaçmamıştır.

Yavuz da tam aksi taksi şöförlüğü yapmaktadır, onu bu durumdan vazgeçirmeye çalışır; ancak o da Ateş gibi yeni bir hayata başlamadan önce geçmişteki hesapları kapatması gerekecektir

Aslında Yavuz da yakın arkadaşı olan Ateş gibi efendi ve kendi halinde biridir, taaki kardeşinin öldürülmesine kadar.

Kardeşinin öldürülmesi ondaki, kin ve nefret, Yavuz’un merhamet dugusunun yok olmasına sebep olacaktır.

Yavuz duygularına yenilir ve intikam almak için geri dönecektir.

Ateş’de ona yardım ederken tüm hayatları baştan sona değişecektir

Bu yakın arkadaşların, ortak noktaları geçmişlerindeki bir hatanın bedelini en sevdikleriyle ödemek zorunda kalmış olmalarıdır.

Ateş annesiyle olan sorunlu ilişkisinden dolayı içine kapanık ve karanlık bir hayat sürdürürken Aleyna’yla karşılaşır...

Aleyna, aile baskısından İstanbul’a kaçmış, iş arayışı içerisinde karşılaştığı olaylardan hayatın acımasız gerçeğiyle yüzleşmiştir.

Ama artık yalnız değildir.

Ateş aşkı uğruna her türlü zorluğa rağmen kendi hayatını Aleyna’ya adamıştır.

Filmin sloganı bence bu..“Değerlerimiz uğruna canımızı verebiliriz”

15 NİSAN itibarı ile sinemalar da,

Hepinize iyi seyirler,

Fragman >>

YEMEKTEYDİK VE KARAR VERDİM – WE WERE DİNİNG AND I DECİDED

Yönetmenliğini Görkem Yeltan'ın üstlendiği, senaryosunu Burcu Aktaş, Yalçın Akyıldız, Nilüfer Uğur Dalay ve Görkem Yeltan’ın beraber kaleme aldıkları Yemekteydik ve Karar Verdim’in yapımcılığını Yeditepe Film'e ait.

Filmin baş rollerinde uzun yıllar sonra tekrar sinemaya dönen bir zamanların ünlü sanatçısı Arzu Okay, Mehmet Güreli ve Sema Poyraz gibi duayen isimlere, Gökçer Genç, Ayçıl Yeltan, Kaan Çakır, Turgay Aydın, Görkem Yeltan, Ilgaz Kocatürk ve Yasemin Zamanpur eşlik ediyor.

Filmin çekimleri İstanbul , Bodrum ve Gebze'de yapılmış.

Bu film için; Nedenleri saymaya bile fırsat tanımaz hayat.

Bir şeyi yanlış yapsanız da müdahale etmez, sizi kendinizle baş başa bırakır.

Değişememek de bir tür hastalığa dönüşebilir zamanla.

Sevginin yerini nelerin aldığını da görmez bazen insan.

Körleştiğini de.
Bir yol filmi değildir ama bir ailenin hayat içinde yol almasıdır.

Bir şeyler keşfederken bilmedikleri sokaklarda, caddelerde kendi sınırlarını aşan insanların öyküsüdür.
Bazıları evden ayrılırken bildikleri şeyleri hayatta da tekrarlayacaklarından çok emindir ve bunu yüzlerce kez haykırırlar. Bazıları ise aynı evde yaşamış bile olsalar, hayatı bir mucize gibi kabullenirler ve sessiz kalırlar.

Bazıları da bahçeleri aşıp çok ötelere gidebilir, hiç karşılaşacaklarını ummadıkları olaylarla baş başa kalmayı göze alabilir, kendilerini tanırken çok yakınlarını da hiç tanımamış olduğunu görebilirler.
Hikâyemiz büyük bir halkanın içinde dolaşıyor, nasıl oluştuğunun büyüsünü yansıtmaya çalışıyor.

Ve kabuğu kırabilmenin, kopma ve ayrılmanın ne anlamlara geldiğini göstermeye çabalıyor…

Diye bir anlatımda bulunmuş yönetmen Görkem Yeltan.

Filmin konusu;

Yemekteydik ve Karar Verdim, filminin kahramanı Rıza Gürsoy ve ailesinin Kurban Bayramı süreci içerisindeki yaşadığı acı tatlı olaylar ele alınıyor.

Her aile içinde mutlaka acı tatlı olaylar yaşanmıştır.

Bu olayları yeniden gündeme getirmek için bir kıvılcım yeterlidir.

Aile bireylerinin birbirlerine asla söylemeyecekleri konular ve raflara kaldırılan kapağı açılmayacak dosyalar vardır.

Tüm bu olaylar sinsice kibritin yanacağı günleri bekler...
Ege’de küçük bir şehirde taş ocağı işleten ve hali vakti yerinde olan Baba Rıza Gürsoy, kurduğu aile imparatorluğunda krallığını sürmektedir.

Kurban Bayramı´nda yanında görmek istediği tüm ailesini Gebze´deki yazlıklarında toplar.

Gülsoy’ların yazlık evinde bir araya gelenler, Rıza’nın çocukları, torunları, kardeşi ve ailenin içinde herkes kadar yer edinmiş olan ahbaplarının oğludur.

Mazide kalan tatlı anılar paylaşılır, bayramın gerekleri yerine getirilir, yemekler yenir, danslar edilir.

Böylelikle eski defterler açılır...

Yemeğin en mutlu aında Rıza’nın torunlarından birinin kaybolmasıyla korku dolu anlar başlar ve burunlarından gelir.

Başına kötü bir şey gelmiş olacağı fikri herkesin aklını başından alır ve karamsar olmaya iter.
Öncelikle çocuğun kaçırıldığı düşünülür.

Ma-aile aramaya başlarlar..

Çocuk kesilecek olan kurbanın yanında uyurken bulunur.

Bulunuşu büyük bir rahatlama yaşanır ancak tozlu raflardaki dosyalar açılmış, kibrit çakılmıştır bir kere.
Güzel başlayan bayram yemeği büyük bir yangın ile son bulur.

15 NİSAN itibarı ile sinemalar da.

Hepinize iyi seyirler

Fragman >>