Seyhan ERDAĞ
AJDA PEKKAN`IN SOMA`YA KALDIRDIĞI "HELİKOPTER"DEN HABERİ VAR MI?
Haddimi bilirim; burada, bu bölümde şahsıma yazı yazma hakkı tanındığı için, kimsenin acısının üzerine; uzun uzun yorum yapmayacağım... "Ateş düştüğü yeri yakar" cümlesinin doğruluğuna da çok inanırım; Allahım, Manisa Soma'da yaşamını yitiren tüm kardeşlerime rahmet etsin, nurlar içinde yatırsın, geride kalan Ailelerine ise sabır versin, yardımcıları olsun...
Hayatımıza sosyal medya Facebook, Twitter, İnstagram gibi ismi her ne ise; araçların adı ve türü ne olursa olsun, girdiğinden beri, herkes istediğini söylemekte, yazmakta, eleştirmekte hatta hakaret etmekte "usta" oldu... Ünlü'yü sosyal medyada yakala, yakalamasan da olur; yaz babam yaz...
Yaşanılan bu büyük acıda da, uzun zamandır olduğu gibi yine popüler dünyanın ünlüleri en çok hedef haline getirildi... Örnek mi, pek çok! Konserini iptal etmeyen şarkıcıdan tutun da, Manisa'ya gittiği için dolayısıyla samimiyetine inanılmayıp, "reklam" yapıyor yaftası yapıştırılan ünlü'ye kadar. Esra Erol "evlilik programı" sunucusu olduğu için Manisa'ya gitmemeliydi eleştirildi, Gülben Ergen gitmemeliydi eleştirildi, hatta bir kendini bilmez o bahsettiğim sosyal medya aracılığıyla, Ergen'in 3 masum evladı için "Allah sana evlat acısı yaşatsın" cümlesini kurabildi... Bu cümleleri kurabilen vicdan nasıl bir vicdan, nasıl bir ruh ayrı tartışılması gerekir, söyleyecek o kadar çok söz var ki, ben sadece biz nereye gidiyoruz böyle, bize ne oldu böyle diyebiliyorum sadece... Bir düşünün, kendi evladınız için, böyle bir cümle kurulsa, ne yaparsınız, nasıl dayanırsınız?
SÜREKLİ ELEŞTİRİYOR, HATTA HAKARET EDİYORUZ
Sürekli eleştiriyoruz, sürekli hakaret ediyoruz, sürekli sürekli bir şey üretiyoruz. Yaşanan büyük acı sonrası konserini iptal etmeyen şarkıcıyı eleştiriyoruz, o konserden ekmek yiyen emekçileri düşünmüyoruz, sahneye emeği geçen işçi'den güvenlik görevlisine kadar iş başına yevmiye alan adamı, o parayla evine ekmek götürecek kişiyi düşünmüyoruz. O büyük konserde bileti keseni, bileti elimizden alıp bizi içeri sokanı, yer göstereni, kapı önünde yemek, çay, su satanı, orkestrayı, sesçiyi, ışıkcıyı, dekorcuyu, temizlikçiyi, kuaförü, gece konser bitimindeki dolmuşçuyu düşünmüyoruz. Konsere koşa koşa gelen vatandaşı da eleştirmiyoruz, ama sadece cebine para girecek kişi, o "ünlü" ya; onu eleştiriyoruz, hakaret ediyoruz!
Tabii ki böylesi toplumsal olaylarda, acılarda hassas olmalıyız, duyarlı olmalıyız; ama sadece "konser" mi eleştirmeliyiz? Düğünü olanlar vardı, nişanı olanlar vardı, kimse nikahını, düğününü ertelemedi, iptal etmedi; bunu da eleştirmiyoruz, ama "konser"i eleştiriyoruz. 3 günlük tatil var diye, otobanları, E5'i trafiğe kapattık, feribotlarda otobanlarda en az 3 saat sıra bekledik, trafikte kaldık; akın akın İstanbul'dan kaçtık, deniz-güneş fotoğrafları paylaşmaya başladık, bunu da eleştirmiyoruz ama, Manisa'ya gideni reklam yapıyor diye, konser vereni sahneye çıkabiliyor diye eleştiriyoruz.
AJDA PEKKAN'DAN YARDIM İÇİN KONSER ÇAĞRISI
Ajda Pekkan, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında, sanatçı arkadaşlarına bir çağrıda bulundu ve bir gerçeğe değindi. Yaşanan her acıda olduğu gibi, bu acının da üzerinden zaman geçince, Soma'daki kardeşlerimizin yalnız başına kalacağına vurgu yaptı. Madenci eşleri, babasız kalan çocuklar, anneler-babalar kendi çaresizlikleriyle baş başa kalacaklar, bugün olduğu gibi günler sonra da desteğe ihtiyaçları var diyerek, sanatçılara bir büyük organizasyonda buluşalım çağrısı yaptı. Dilerim, Pekkan'ın sesine kulak verilir; bir stad konserinde elele verilir, zira böylesi bir organizasyonun geliri, ihtiyacı olan kardeşlerimize "ilaç" gibi gelecektir.
Ajda Pekkan'ın yazısının yayınlandığı aynı gün, Pekkan hakkında son derece "ilginç" bir haber de, gazeteler, internet haber siteleri, kısacası medyadaki yerini aldı.
THY'nin günde 20 tane tarifeli uçağı olduğu İzmir'e; (Havayoluyla Soma'ya gidiş için en uygun İzmir olduğu için bu örneği verdim) Ajda Pekkan helikopter kiralamış ve ekibinden danışmanını Soma'ya yollamış, bu ekip de, "kurtarma faaliyetine katılan resmi görevlilerin gözünden kaçak aksaklıkların giderilmesi talimatıyla" oraya gitmiş... Medya'ya gönderilen açıklama böyle! Son derece iddialı cümleler, eleştiriye son derece açık cümleler bunlar, helikopter kiralanması ve resmi görevlilerin gözünden kaçan aksaklıklar cümleleri özellikle... Bir helikopter kaç kişi alıyor ki, resmi görevlilerin gözünden kaçanları 2 kişi giderecek, tespit edecek; tarifeli uçak sayısı sadece THY'de 20 tane iken, helikopter kiralanmasına ne gerek var?
Ben Ajda Hanım'ın bir "danışmanı" olmadığını çok iyi biliyorum, zira danışılacak kişi her zaman kendisidir, ve çalıştığı kişiler yanında "danışman" olarak değil, sadece ve sadece asiste edebilecek, yani yardım edebilecek insanlardır. Böyle önemli, hassas ve acılı bir durumda, böylesi abartılı ve gerçeklerden uzak cümlelerin; ancak ve ancak haberde adı "danışmanı" olarak geçen kişinin "reklamı" olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla; bu kiraladığı helikopterden Ajda Pekkan'ın haberi olmasa gerek.
Ve başladığım gibi bitiriyorum yazımı... Allahım, Soma şehitlerimize rahmet ve mağfiret etsin, geride bıraktıkları Ailelerinin de yardımcısı olsun.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.