Hulûsi TUNCA
AYŞE ÖZYILMAZEL: MÜZİK KÜLTÜRÜ: SIFIR.. OTUR!
Müzikal bir kültüre sahip olmak için demek ki bir şarkıcı olmak.. Üstelik Türk Pop Müzik Tarihi’ne damgasın vurmuş bir babanın, Neco’nun kızı olmak; müzik kültürüne sahip olmayı gerektirmiyormuş.. Otur kızım Ayşe: Sıfır..
Kızımız, her Türk vatandaşının tadabileceği gibi bir gün Bodrum’a gitmiş.. Türkbükü’nde bir partiye katılmış.. ‘Sahnede İskender Paydaş Orkestrası var’ demişler. Bi bakmış, İskender’in yanında parmak kadar bir çocuk gitar çalıyor.
Sormuş öğrenmiş, İskender’in 4 yaşındaki oğlu Alef’miş.. Ve kızımız yazısını yazıp, manşetini atmış Günaydın’da:
‘Müzikte İkinci Paydaş Devri..’
Af buyur okur, özür dilerim Neco ama..
O-HAAA!
Türk Hafif Müziği’ne damgasını vurmuş bir Muhittin Paydaş’ı yani İskender’in babasını kim unutabilir?..
Muhittin Paydaş 1939 yılında Yugoslavya’da doğdu. Genç yaşlarda ailesiyle birlikte Türkiye’ye geldi. Amatör müzik çalışmalarının, profesyonelliğe dönüştüğü yıllarda tanıştığı Hafif Batı Müziği şarkıcılarından Ayşegül Paydaş’la 1964 yılında evlendi.
Bu evlilikten, ailesi gibi müziği seçen oğulları İskender Paydaş dünyaya geldi.
Sanatçı, profesyonel müzik yaşamına Yugoslavya’da Macar Orkestrası’nda flüt ve saksofon çalarak başladı. 1958’de geldiği Türkiye’de Çetin İnöntepe Orkestrası ile çalışmaya başladı.
Ardından Şerif Yüzbaşıoğlu, Ergun Özer, Kadri Ünalan ve Ulvi Temel orkestralarında görev aldı. 1968 yılında kendi adını taşıyan ilk orkestrası Muhittin Paydaş ve Lordları’nı kurdu.
Uzun yıllar İstanbul’un en büyük gece kulübü ve otillerinde müzik yaptı. İkinci evliliğini Ocak 1978’de Necla Yomolcay ile yaptı.
Demek ki neymiş;
Müzikte Üçüncü Paydaş Devri..
SERİ KATİL ENGİN EVİN
Ortalık yukarıdaki gibi kendini ‘şarkıcı’ ilan edenlerle dolarsa, şimdi Engin Evin’in anlatacağı olaydaki muhabirlerin oması da çok doğal.. Sevgimi Engin facebook’ta şöyle yazmış:
Bugün Adını Bile Vermek İstemediğim Bir Medya Kuruluşu, Benimle Bir Röportaj yapması İçin Bir Muhabir Gönderdi, Adamın Sorduğu İlk Soru, Ne İşle Meşgulsün Oldu.. Ben de Kendisine Seri Katilim Dedim Ve Herifi Kovdum..’
Takma sevgili Engin;
Bak dinle bu şaka değil; zamane muhabirlerinden biri Kamuran Akkor'a röportaja gidiyor.. Rahmetli Vasfi (Uçaroğlu) Abi de camın önünde oturmuş sokağı seyrediyor.. Muhabir 'Eşiniz ne iş yapıyor' deyince dönüp, 'Hanım gazinoya giderken çantasını taşıyorum' diyor .. Yeminle şaka değil aynı ile vaki..
SÖYLE BURCU; DAYIN KİM?
TV8’de ‘Ver Fırına’ tekrarlarıyla ekranda.. Yarışmacı tombişlerden biri, ‘Triliçe’ tatlısının tarihçesini anlatıyor.. Diğerleri de merakla onu dinliyor..
O sırada yarışmanın cürilerinden Burcu Esmersoy çıkıp geliyor.. ‘N’oluyo orda ne kaynatıyorsunuz’ falan gibisinden şirinlik yapmaya çalışıyor..
Oğlan ‘Tatlıları konuşuyorduk sen geldin’ diyor.. Burcu esprisini patlatıyor:
‘Haaa evet evet o tatlı benim işte..’
İşte böylesine mütevazı bir hanım kızımız olan Burcu’nun TV8’deki dayısı, yengesi ya da amcası halası kimse ortaya çıksın.. Bir insana bu kadar mı torpil yapılır, arka çıkılır, kıyak çekilir?
Geçen gün öğle sonrası gene tekrarları yayınlanan ‘Aileler Yarışıyor’a denk geldim.. Anaaaa; sunucu gene Burcu.. 2014’te falan yayınlanmış.. Kimsenin dikkatini çekmemiş..
O yarışmanın tek bir sunucusu vardı; Erol Evgin.. Onunla birlikte tarih oldu..
Acun Bey, ‘Var mısın Yok musun’ nasıl ki sizinle tarih oldu, başka ellere geçince iflah olmadı aynen onun gibi işte..
Ulan; Allah çok şükür her şey verdi de böööle sırtımızı dayayacak bir amca, dayı, hala, yenge vermedi.. Kader utansın..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.