Dünyanın en büyük dansçı kadrosuna sahip olan Anadolu Ateşi Dans Topluluğu; bir Anadolu Efsanesi Troya'yı, Vodafone'nun ana sponsorluğunda Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda İstanbullularla buluşturuyor.

Sahneye çıktığı ilk günden bugüne kadar tüm dünyada; 80 ülkede 3 bin gösteri yapan Anadolu Ateşi Dans Topluluğu, yeni gösterisi Troya ile çıktığı 2010 Türkiye Turnesi'nde sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatmaya devam ediyor. İzmir'den başlayan ve geçtiğimiz hafta Ankara'daki 2 gösteriyle rekora koşan Troya, 22-23 Haziran'da da İstanbul'da sahneleniyor.

Bir Anadolu Efsanesi olan ve 120 kişilik dansçı ekibi ile sahnelenen Troya, Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda 2 gün üst üste İstanbulluları sanat ve tarihe yolculuğa çıkaracak. İlk kez sahnelendiği 8 Nisan 2008 tarihinden bugüne kadar her gösterisinde ayakta alkışlanan Troya, her performansında ayrı bir heyecan ve unutulmaz anlar yaşatmaya devam ediyor.

Bugüne kadar 20 milyon izleyiciye ulaşarak büyük bir başarıya imza atan Anadolu Ateşi Dans Topluluğu; birçok medeniyete başkentlik yapmış İstanbul'da sahneye koyacağı Troya gösterisi için hazırlıklarını aralıksız sürdürüyor. 22 Haziran Salı ve 23 Haziran Çarşamba saat: 21:00'da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda binlerce kişiye Anadolu'nun dans diliyle Troya efsanesi anlatılacak.

Bilim ile ütopyanın iç içe geçtiği insanlık tarihinin en eski ve en bilindik öykülerinden birine hayat vererek imkansızı başarmanın haklı gururunu yaşadıklarını ifade eden Anadolu Ateşi Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, Troya Türkiye Turnesi'nin başarı, heyecan, mutluluk ve büyük ilgiyle devam ettiğini söylüyor. 3 bin yıllık bir efsane olan Troya'nın İstanbul'daki her gösterisinde farklı duygular içerisinde olduklarını belirten Erdoğan, şunları dile getiriyor:

"İstanbul, tarihi zenginlikleriyle dolu bir şehrimiz. Bir çok medeniyetin doğduğu bir kent. Burada Troya gösterisiyle izleyici karşısında olmak bizim açımızdan oldukça keyif verici bir duygu. İstanbul'da her sahneye çıktığımızda tüm ekibimiz ve dansçılarımız ayrı bir heyecan yaşıyorlar.

Tarihi kültürü çok fazla olan İstanbul'da 3 bin yıllık bir efsaneyi Anadolu'nun dans diliyle anlatmak kolay bir iş değil. Biz bu olguyu çoktan aştık. Her gösterimize sanki ilk kez sahneye çıkıyormuş gibi hazırlanıyoruz. Daha önce burada sahneledik oldu ve bitti demiyoruz. Disiplinli ve özverili çalışmamız sonrasında da beklediğimiz ilgi ve alakanın kat be kat fazlasını almak bizi çok gururlandırıyor.

Troya gösterisini sahnelediğimiz dünyanın en büyük mekanlarında bile bizler bu duyguyu yaşıyoruz. Bizim gösterilerimizi izleyenler, tekrar tekrar izlemeye geliyorlar. Yaptığımız bu zor işin altından, harcadığımız emek ve sanatseverlerin alkışlarıyla kalkıyoruz"