Burhan Akdağ... KIZINI GÖREBİLMEK İÇİN CUMHURBAŞKANI'NA MEKTUP YAZDI!
Gazeteci Burhan Akdağ eski eşi Müge Anlı'nın 11 yıldır kendisine göstermediği 16 yaşındaki kızları Lidya'yı görebilmek için TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazdı.
İşte o mektup;
Sayın Cumhurbaşkan’ım söz konusu olan okuma-yazma seferberliği olunca Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza attınız, bir canlı yayın programına bağlanıp çok önemli bir destek verdiniz...
Haklısınız okuma yazma bilmeyen kimse kalmamalı. Yıllar önce böyle bir okuma yazma seferberliği yapılmış, birçok vatandaşımız okuma yazma öğrenmişti.
Hatta birçoğu ilkokul diploması bile almıştı. Benim annem de o dönemde okuma-yazma seferberliği sayesinde okuma yazma öğrenmiş, okumanın ve öğrenmenin gücüyle çocuklarının ve torunlarının da en iyi şekilde eğitim alması için büyük çaba göstermişti.
Ancak bizim toplum olarak üzerinde durmamız gereken en az okuma-yazma kadar önemli başka konular da var..
Biz;
İnsan olmayı unuttuk..
Sevgiyi saygıyı unuttuk...
Vicdanımızın sesini duymayı unuttuk...
Şimdi nereden çıktı bunlar diye kendi kendinize sorduğunuzu biliyorum.
Programına katıldığınız Müge Anlı yüzünden bu mektubu kaleme alma ihtiyacı hissettim.
Siz de hatırlarsınız, 26 Nisan 2007’de Kanal D’de yaptığı "Dobra Dobra" programında size ve o zamanki Hükümetinizin İçişleri Bakanına canlı yayında seslenmiş, "Ayrılmak istediğim eşim tarafından dört aydır tehdit ediliyorum" demişti.
Hatta daha da ileri giderek, "Yarın öbür gün öldürülürsem bunun sorumlusu kim olacak?" diyerek beni açık hedef haline getirmişti. Bu ithamların üzerinden tam 11 yıl geçti. Bu süre zarfında acaba Müge Anlı’ya tek bir fiskem oldu mu? Acaba hiç şiddet uyguladım mı?
Bu soruların cevabı, elbette olmadı, olamaz da... Aksi benim insan, hayvan ve doğa sevgime, dünyaya bakışıma aykırı bir hal olurdu...
Aysbergin görünen kısmında şikayetçi olan ve sesi yüksek perdeden çıkan Müge Anlı olsa da aslında gerçek mağdur bendim.
Ayrılık sürecinde benim gördüğüm psikolojik şiddet tüm yaşantımı etkiledi, etkilemeye devam ediyor...
O günlerde Hükümetinizin İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu marifetiyle hemen her gün karakollara çekilip, zamanımın çoğunu nezarethanelerde geçirmeye başladım.
Bu durumun en komik yanı ise hakkımda yapılan şikayetler yüzünden Şişli Adliyesi'ne sürekli gidip gelerek birçok hakim ve savcı ile zamanla arkadaş olmadı..
O tarihte Müge Anlı’nın avukatı İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu Sayın Murat Aksu’ydu. Hatta bir sohbetimizde buna çok şaşırmış, "Murat ne zamandan beri boşanma avukatlığı yapıyor?" diye bana sormuştunuz.
İşte ben o tarihlerden beri kızımı göremiyorum. Görmek için büyük mücadele veriyorum . TV ekranlarında sunduğu programda 16 yıldır görüşmeyen baba –kızları buluştururken gayet iyi oyunculuk yeteneği sergileyen Müge Anlı'nın kendi kızını 11 yıldır babası ile görüştürmemesi nasıl bir tutarsızlık, nasıl bir karakter zafiyetidir.
Aslında bu tutumun kökleri kendi çocukluğuna, gençliğine kadar uzanıyor... En az bizim kadar vahim bir hikaye bu da... Kendi öz babası ile hiçbir somut gerekçe olmamasına rağmen 24 yıldır görüşmüyor Müge Anlı...
Evliliğimiz boyunca da hiç görüşmediği babasını ben aradım, tanıştım, hatta bizim Müge Anlı ile yollarımız ayrıldıktan sonra da görüştüm... Bu dertli baba son derece efendi, aklı başında, eğitimli ve sempaik bir insandır.
Kendisi yaşadığımız süreç karşısında hem şaşkın, hem de üzgün ancak terbiyesinden ötürü sessiz kalmayı tercih ediyor...
Sevgiden, vicdandan, insanlıktan ve annelikten nasibini almamış bu kişinin şöhret ve para hırsıyla bu uğurda kimleri nasıl harcadığını bilen biri olarak okuma yazma seferberliği maskesi altında bunları kamufle etmesine üstüne üstlük sizin üzerinizden pirim yapmaya çalışmasına ayrıca üzüldüm.
Günlük hayatı, ekranda görünenin tam tersi olan bu kişinin canlı yayında yapmış olduğu çağrıya acaba ne kadar güvenilir? İçindeki tüm sevgisi, annesi, kızı ve iki kardeşiyle sınırlı Müge Anlı’nın seferberlik çağrısı ne kadar inandırıcı olabilir?
Bu kampanyanın inandırıcı olmayacağını biliyorum çünkü bu kişiyi çok iyi tanıyorum; elbette onu yakından tanıyanlar da biliyor.
Ben sadece kızımı görememenin acısını sizlerle paylaşmak istedim. Siz de küçük bir araştırma yaptırdığınızda ekrandaki sanal insanın gerçeğiyle hiç ilgisi olmadığını çok net göreceksiniz.
İnandığım ve güvendiğim yegane gerçek şudur ki İlahi Adalet bir gün tecelli edecektir..
Sizin de kızlarınız var ve nasıl kol kanat gerdiğinizi gözlemliyoruz.
Benim kızım eksik...
Benim kızımın kanatları yok...
Benim kızım neden babasız büyüsün?
Benim kızım 16 yaşında. Kızımı görmek istiyorum...
Hangi rengi sevdiğini, en çok hangi yemeği sevdiğini, en çok hangi sanatçının şarkılarını dinlediğini, kaç numara ayakkabı giydiğini, yurt dışında hangi ülkelere gittiğini bilmiyorum...
Sinemayı mı sever, tiyatroyu mu hiç bilmiyorum.
Kızımla ilgili bildiğim tek şey iyi bir Fenerbahçeli olduğu.
Kızımla hiç tatile gitmedim, 11 yıldır ayrı yaşadığım evimi hiç görmedi. Kızım yolda iki dedesini ve babannesini, amcalarını, kuzenlerini, ağabeyini ve yeğenlerini görse tanımaz, belki ablasını tanıyabilir...
Kızıma aşılanan aile sevgisi; annesi, anneannesi ve dayılarından ibaret…
Ne kadar acı değil mi?
İşte ihtiyacımız olan sevgi ve vicdan eksikliği insanlara neler yaptırıyor.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Üzülerek ifade etmeliyim ki Müge Anlı sevgisisiz bir insan. Ekranda ne kadar sevgi dolu bir görüntü sergiliyorsa kamera arkasında ve normal yaşantısında o kadar sevgisiz biri...
Kızını babası ile görüştürmeyen bir anneye bana göre anne bile denmez.
Hiç bir anne kızına zarar vermek istemez ama Müge Anlı kızına öyle bir zarar veriyor ki bunun sıkıntılarını ileriki yaşamında ne yazık ki yine kızım yaşayacak. Müge Anlı bunu belki bir gün anlayacak ama iş işten geçmiş olacak...
Şu yukarıda yazdığım dertleri yaşayan bir tek ben mi varım?
Tabii ki hayır. Bizim öne çıkmamızın nedeni göz önünde insanlar olmamız. Oysa Türkiye'de binlerce isimsiz baba aynı dertten muzdarip, çocuklarının özlemiyle yanıp tutuşuyor.
Bu babalardan çoğu haciz masrafını ödeyemediği için çocuğunu göremiyor, çocuklar köşe bucak kaçırıldığı için yavrularıyla görüşemiyor. Öyle bir baba tanıyorum ki oğlu annesi tarafından kız gibi yetiştiriliyor. Kız çocuğu elbiseleri giyiyor, kız çocuğu oyuncakları ile oynuyor. Neden, çünkü anne ayrıldığı eşinden bu şekilde intikam alıyor...
Bu babalar neden çocuklarını göremiyor biliyor musunuz? 6284 sayılı kanun yüzünden. Sözde bu kanun aileyi koruyor. Korumadığı apaçık, Bu kanun tekrar gözden geçirilmeli. Çünkü hiçbir çocuk annesiz babasız büyümemeli. Devlet bu konuda gerekirse anne babaya yaptırımlar uygulamalı.
Sayın Cumhurbaşkanım, tek arzum çocuklarımız sevgisiz büyümesin.
Bu ülkede sevgi bitmiş, sevgi tükenmiş, sevgisiz bir toplum olmuşuz.
Lütfen asıl sevgi seferberliği için adım atın...
Çünkü çocuklarımız sevgiyle büyürse, toplumdaki sevgisizliği çözmüş oluruz...
En derin sevgi ve saygılarımla...
Burhan Akdağ
Lidya'nın babası
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.