Cemil İpekçi... "SADECE MELİKE ANNECİĞİMİN TAKILARINA LAYIK"!

Cemil İpekçi... "SADECE MELİKE ANNECİĞİMİN TAKILARINA LAYIK"!

Bundan yıllar önce evliliğin kıyısından dönen Cemil İpekçi ile Melike Demirağ, mekanist isimli internet sitesinin çekimleri için biraraya geldi. Demirağ gelinlik giydi, İpekçi ise "Annemin bıraktığı takıları takacak biri varsa o da Melike" dedi ..

Cemil İpekçi ile Melike Demirağ evlendi! Önceki gün Cemil İpekçi'nin Fransız Sokağı'ndaki dükkanına gelen Melike Demirağ, önce kızı Zeynep Ferah'ın pazarlama iletişimi direktörlüğünü yaptığı mekanist.net isimli internet sitesi için röportaj yaptı ardından da gelinlik giydi. Cemil İpekçi de boş durmadı; Demirağ'a yüzük takarak ona evlenme teklif etti. Ama bunların hepsi ünlü internet sitesinin yaptığı bir şakadan ibaretti. Yıllar önce evlilik kararı alan ancak Melike Demirağ'ın annesi izin vermeyince evlenmekten vazgeçen çift, aradan geçen yıllara, araya giren ikişer evliliğe rağmen hala çok iyi iki dost... Birbirlerine çok değer veren ikiliyle bu evlilik meselesini ve özel hayatlarını konuştuk...

* Size insanlar pek evlilik fikrini yakıştırmıyor gibi. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?

Cemil İpekçi: Ben senelerden beri edepli oldum. Her zaman "Ben gay'im, ben eşcinselim" dedim. İnsanlar da beni öyle sandı. Bir tane akıllı da çıkıp "Şunun bir geçmişini araştıralım" demedi. Ben 19-20 yaşına kadar Beyoğlu'nun en meşhur çapkınlarındandım. İki evliliğim, bir nişanlılığım var. Ama insanlar hâlâ bazı şeyleri anlamamakta ısrar ediyor. Türkiye'de insanlar her daim belden aşağısıyla ilgileniyor. Türkiye'nin en büyük sorunu da zaten belden yukarıya çıkamaması... Belden aşağısı ne işe yarar? Gübre işine... Onun içinde hep gübre içinde kalıyoruz. Belden yukarı bir çıksak, insanların esas kişilikleri nedir desek, çok yol kat edeceğiz aslında... Tüm Türkiye'nin sorunu kimin, kimle nasıl yattığı... Ben biseksüelim; erkeği de beğenirim kadını da beğenirim. Şunu da buradan söyleyeyim ki, benim birden bire aşık olduğum kadınlar da olabilir!

BEN KADINI ŞIMARTIRIM!

* Peki bu kadın Melike Hanım olabilir mi?

C.İ.: Melike gibi de olabilir. Biz onunla evlenmeye de karar verebiliriz. Biz ikimiz de çok uzun yıllar geçirdik ama sevgimiz ve dostluğumuz hiç bitmedi. Onun çocukları da artık büyüdü. Bir gün gelir; nikah kıymak gibi bir niyetimiz de olabilir. Bundan sonra hayatı birlikte yaşayıp, hayatı bitirme niyetinde de olabiliriz. Çünkü beni Melike kadar tanıyan, benim de onun kadar tanıdığım bir insan daha yok! Ben hayatımın bir kısmını onunla geçirmek isteyebilirim. O da benimle geçirmek isteyebilir. Bu konuda hiçkimseye de laf söylemek düşmez. Şunu da belirteyim ki; benim erkek tarafım çok şımartıcıdır. Severim kadını hediyeler alıp, şımartmayı. Böyle bir şeye de en layık kadın Melike... Annem kasasında 'evlenirsem' diye bana birtakım mücevherler bırakmıştı. Bu mücevherlere layık tek kişi de Melike... Melike annemin gözbebeğiydi. Ona her zaman 'mummy' derdi. Bir gün annemin mücevherlerini takacak biri varsa o da Melike olmalı, başkası değil!

* Melike Hanım'ı diğer kadınlardan ayıran ne sizin için?

C.İ.: Bir defa hakiki kadın kavramını çok iyi anlamak lazım. Biz kadını 90-60- 90 ve cinsel bir obje olarak görüyoruz. Bir kadın illa ki çok kırıtıyorsa, dudaklarını çok büküyorsa ya da markalar giyiyorsa ona kadın olarak bakıyoruz. Ama bence kadına verilmiş en önemli vasıf onun anaç olması... Hayata anaç bakmak, herkese ana olmak... Ana olmayı becerebilen kadın hakiki bir kadındır. Geri kalan kadınları ben vitrin mankeni olarak adlandırıyorum. Melike de doğuştan kadın. Tanıştığımda 16 yaşındaydı. Pollyanna gibiydi. Hâlâ da öyle...

* Peki sizin yanlışlarınız oldu mu?

C.İ.: Çok yakışıklıydım ve çok gönül kırdım. Kızlarla üç gün flört edip, onları terk etmekten ya da şımarıklık yapmaktan çok mutlu oldum. Ama şimdi bunların gençlik hatası olduğunu görüyorum. Bana verilen lütfu çok yanlış kullandığımı görüyorum. Allah'ın verdiği güzelliği ben çok yanlış kullandım. Şimdi gönül kırmışım diye çok üzülüyorum.

M.D.: Ama üzülme... Onlar seni bugünlere getirdi. Yani hata yapa yapa bir yerlere geliyoruz.

* Peki yaptığınız evliliklerden pişman mısınız?

C.İ.: Hayır. Ben hayatımda yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Hayatımdaki her şeyi isteyerek ve bilerek yaptım.

M.D.: Pişmanlık yaşamaya gerek yok! Tüm hatalarımız bizi zenginleştirdi. Bence ikimiz de gönül gözüyle görüyoruz. İnsanları eleştirmiyoruz. Ayrıca Cem, sen çok hayırlı işler yapıyorsun. Mevlana gibi, Tanrı'dan aldığını kullara vermeye çalışıyorsun.

* Siz ne kadar iyi anlaşıyorsunuz... Daha önce ne oldu da evlenmediniz?

C.İ.: Annesi benim gay olduğumu biliyordu. Ben annesine de hak veriyorum. Belki o zaman Melike'yle evlenseydik, o çok üzücü bir hayat geçirecekti. Bir de benim, Melike'nin de bilmediği bir yanım var. Ben Lulu ile evliliğimin sürdüğü iki sene boyunca tüm gay hayatımı bitirmiştim. Hele bir de çocuğumuz olsaydı; ben böyle bir hayat yaşamazdım. Benim kendi kendime yasaklarım vardı. Ben Melike ile tanıştığımda ikimiz de çok gençtik. Ben çok şımarıktım. Sonradan annesiyle tanışıp, çok iyi arkadaş olduk ama iş işten geçmişti.

* Nasıl tanıştınız?

M.D.: Biz Cemil'le ben 16 yaşındayken tanıştık. Kıyıkent'te defileye gelmişti. Zeki Triko'da çalışıyordu o dönem.... Zeki Bey'in (Başeskioğlu) evi ile babamın evi yan yanaydı. Onlara gelmişti. Beni yolda giderken görmüş. 'Kim bu falan?' diye sormuş. Ben de Cemil'i gördüm, inanılmaz yakışıklı bir adam. Öylece tanıştık. O dönem Cemil daha yeni gelmişti Avrupa'dan... Çok iyi anlaştık. Sonra ben 'Arkadaş' filmini çevirdikten sonra Şanar'la evlendim. 11 sene yurtdışında kaldım, Cemil'le görüşemedik. Ama döndüğümde her şey eskisi gibiydi.

* Kıyafet seçimlerinde Cemil Bey'e danışır mısınız?

M.D.: Ben danışmam da; o benim kıyafetlerimi beğenmez. O daha şatafatlı şeyleri sever. Şimdi bana sahne kostümü dikecek. Ama ben bana böyle çok düz bir şey diksin isteyeceğim. Çünkü kıyafetimin şarkılarımın önüne geçmesini istemiyorum. Size bir şey söyleyeyim; eskiden çok tutucuydum. Kıyafetlerime Cemil'den dört astar koymasını isterdim. O da bana kızardı. Işık üzerime vurur da; içim gözükür diye korkardım. Hâlâ şarkı söylerken bir yerlerimin görünmesinden hoşlanmam.

* Melike Hanım'ın ikinci evliliğinizde gelinliğini siz dikmişsiniz. Onu bu kadar severken nasıl böyle bir şey yaptınız?

C.İ.: Valla bir insanı hakikaten seviyorsanız, onun için her şeyi yaparsınız. Mesela Melike de benim hayatımda yaşadığım gerek aşklar sırasında gerekse bu aşkların arkasından çektiğim acılar sırasında hep yanımdaydı. Çünkü hakiki sevgide ego kayboluyor. Karşındaki insanın mutluluğu çok önemli oluyor. Mesela; Melike'nin başka bir insandan dolayı üzüntü çektiğini görünce asla 'oh' çekemedim. Melike de benim için her zaman aynısını düşündü. Melike'nin hayatıma giren en güzel şeylerden biri olduğunu düşünüyorum. O hakiki bir melek. Beni ben diye bir annem severdi bir de Melike...

* Anneler sizi çok seviyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

C.İ.: Evet farkındayım. Mardin'de anneler benim üzüntüm için Yasin okutuyor. Ben şarkıcı değilim ama sokakta yürürken büyük ilgi görüyorum. Genç kızların 'Cemil Bey geçiyor' dediklerini duyuyorum. Bana gösterilen ilgi çok hoşuma gidiyor.

Mardin'deki çalışmalarınız nasıl gidiyor? Hem kitap hem de bir okul projeniz var.

C.İ.: Mardin'de moda tasarım okulu açalım dedik. Kadın istihdamı olmaya başladı. Şimdi de Mardin'de 25 tane köye Cemil İpekçi Eğitim Merkezleri kuruyorum. Bir de Alexander Berg'le bir kitap projemiz var. O da devam ediyor. Eylül ayı gibi çıkartmayı planlıyoruz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.