Ebru Şallı? YAŞLANDIKÇA ÇOCUK GİBİ OLUYORUM?

Ebru Şallı? YAŞLANDIKÇA ÇOCUK GİBİ OLUYORUM?

Magazinkolik'in söyleşilerini ilgiyle okuduğunuz röportaj yazarı Ferhat Şirin, bu kez Ebru Şallı ile söyleşti?

Bu röportaj Mediatürk dergisi için Ferhat ŞİRİN tarafından yapılmıştır?

''Başarılı olmayı mücadele olmaktan çıkarıp yaşam tarzı haline nasıl çevirebilirsiniz?'' sorusuyla başladı Ebru Şallı röportajı... Tv8'deki ''Ebruli'' programının canlı yayını sonrası Ebru Şallı'nın odasında buluştuk. Son derece zarif,kibar, gerçek bir prenses gibiydi.

Sorularıma içten ve samimi yanıtlar veriyordu. Ünlülerle yaşama bakış açısı köşemde soruda da sorduğum gibi, başarılı olmayı yaşam tarzı haline getirmiş Ebru Şallı vardı. Sorularım karşısında verdiğin yanıtlar gibi hepimiz başarılı olmayı mücadele olmaktan çıkarıp yaşam tarzı haline getirmeye çalışalım Sevgili Ebru Şallı Tan... Sana hayat programında sonsuz sevgi ve meleklerin seni korumasını diliyorum...

Sevgiler./Ferhat Şirin?

-Başarılı olmayı, bir mücadele olmaktan çıkarıp, yaşam tarzına nasıl çevirebilirsiniz?

"-Bu yaşam tarzıyla alakalı bence... Bunun, insanın yerine getirmesi değil, kendiliğinden olan birşey olduğunu düşünüyorum açıkcası. Ben bu şekilde yapıyorum. İş hayatımda olsun, beslenme şeklim, spor yaşantım olsun. Herşeyi kendi yaşam tarzıma çeviriyorum.

Yani plates yapmak benim için su içmek gibi, vücudumun suya ihtiyacı varsa, plates yapmaya da ihtiyacı var. Mesela onun dışında özel zevklerim de var; yemek yapmak olsun... Ben de organik beslenmeye önem veriyorum, hoşuma gidiyor. Keyif alıyorum. Yani kısacası istemek çok önemli bir şey. Zorla olunabilecek bir şey değil, zorlamayla da olmaz zaten."

-İnsanoğlunun hayatta birçok bilgi ile birlikte, öğreneceği en güzel duygu sevgi mi olmalı sizce?

"-Sevgisiz hiç birşey olmaz, sevgi yapılan bir yemeğin içine de koyulabilir. Plates'in içine de koyulabilir. Sohbetin içine de koyulur. Sevgisiz bir hayat düşünemiyorum. Ama Türk insanı olarak biz sıcakkanlı insanlarız. Ve sevgiyi alıp vermede zaman zaman sorun oluyorsa da gerek çocuğunuzla, gerek eşinizle, dostumuzla, yakın arkadaşlarımızla sevgi alışverişini seviyoruz. Sıcak insanlarız çünkü..."

-Gerçek anlamda bugün ve yarın ne için yaşadığımızı bilen varmı sizce? Ve siz bilenlerdenmisiniz?

"-Yaşamak için, nefes almak için yaşıyoruz. Yine bak burda sevgi işin içine giriyor. Sevgisiz hiçbir şey olmaz dediğin gibi, sevgi için yaşıyoruz... Yemek yemek için yaşıyoruz. Gezmek koşmak, gülmek için yaşıyoruz. İnsan esasında biraz tüketim içinde programlanmış, zaman zaman sevgiyi tükebiliyoruz. Birçok şey tazeleniyor hayatımızda, esasında insanoğlu öyle programlanmış. Ama yine farklı canlılarız diye düşünüyorum."

-Tanrı'nın yaşam rehberliğini unutma nedenimiz, dünyevi hayatın bilinçaltı korkuları mıdır?

"-Aslında bu korku ve endişeleri biz kendimiz üretiyoruz. Beynimiz üretiyor. Dolayısıyla herşey beyinde saklı, sevgi de beyinde, yaşadığımız her şey beyinde bitiyor. Çok önemlidir!

Meditasyon da yaparken, beynindeki negatif enerjileri boşaltıyorsun. Bir nevi detoks yapıyorsun beynine, herşey beyinde bitiyor. İşte bu noktada da şöyle olacak, böyle olacak gibi endişe türlerini bilinçaltımıza yerleştirip öyle yaşarsak, bunları kendimize çağırırız zaten...

Gerek özel yaşantımızda, gerek ikili ilişkilerimizde bunlar geçerli. Arkadaşlık ve diğer ilişkilerimizde bilinçaltımızı daha pozitif bir düşünce yapısı ve olumlu düşüncelerle donatırsak, bu korku ve endişeleri yaşamayız diye düşünüyorum."

-Kendinize öz eleştirinizde Siz terbiye edilip Olgunlaşmış ve Tanrı'nın sevgisini kazanmış biriyim'' diyebiliyor musunuz?

"-Ben oğlak burcuyum ve oğlak burcu "Yaşlı Doğar, Genç Ölür". Bu böyle bilinen bir gerçektir. Bu nedenle küçüklüğümden beri böyle olgun bir yapıya sahibim. Şu anda da yeterli olgunlukta olduğumu düşünüyorum. Ama yaşlandıkça çocuklaşacağıma eminim. Oğlak burcunun öyle bir özelliği var ya hani, yaşlı doğar genç ölür. Bunu sanki yaşıyorum, hissediyorum kendimde, küçüklüğümden beri olgun bir yapıya sahibim. Mesela normalde 18-20 yaşındayken de ben hep böle 10 yaş büyük insanlarla iletişim kurabiliyordum. Diğer yaşıtlarım benim mantaliteme daha uygun değiller gibi görünüyorlardı. Daha çocuksu geliyorlardı bana, bu biraz yaşam tarzımdan da kaynaklanıyor.

-İnsan zihni yeni bir fikre uzandığında, bir daha eski

boyutlarına neden dönemez sizce?

"-Bence döner, neden dönmesin? Yeni bir şey öğrenmek ve insanın kendisine bir şeyler katması insana mutluluk ve huzur veren bir olgudur. Ve bence geçmişteki yeteneklerini kaybetmesi söz konusu bile olamaz. Yine sevgiyle bağlantı kurabiliriz burada da. Sevgiyle yaptığı her iş onun, geçmişinde yaptıklarını unutmasını değil, üstüne ne kadar daha bilgi ve beceri yükleyebilirimin adresidir. Bilgi sonsuzdur. Ne yaşı var, ne de zamanı. Her yeni gün bir şeyler öğrenip kendi dünyamızdaki yaşantı yollarımıza bir yenisi ekleriz ama eskisi de unutulmaz, bence yeni yollarla bütünleştirebiliriz. Burda inanır mısınız 60 yaşında platese başlayan insanlar görüyoruz. Şimdi bu insanlar geçmişte yaptıkları diğer spor dallarından hiç mi fayda görmediler? Zaten biliyorsunuz, artık 60 yaş orta yaş oldu, insanoğlunun ömrü uzadı.

O yüzden bu tür spor ve yaşam aktivitelerini yaş sınırlaması olmadan yapan insanları bir kez daha buradan takdir ediyorum. Çok da önemsiyorum. Bence kendilerini geliştirmeliler, geriye dönmeleri kesinlikle söz konusu edilmemeli. Yeni yeni şeyleri kendine katıp, yeni şeyler öğrenip, öğrendiklerini ve yaşadıklarını insanlarla paylaşıyor ve herşeyden önce kendin mutlu oluyorsun ve insanların mutlu olmalarını sağlıyorsun. İnanın bu konu çok önemli; insanların günde 24 saati varsa kendine yalnızca 30 dakikalarını ayırıp, ama çocuklarına, eşine, dostlarına ve tüm tanıdıklarına değil, yalnızca kendine 30 dakikasını ayırması bile insanın kendi adına çok büyük bir mutluluk...

O yüzden bunu bu gibi kitlesel ortamlarda yapıyoruz. Ve kitlelere bir şeyi önemsemelerini söylüyoruz aslında. Önce kendine günün en ufacık vakti de olsa yarım saatini ayırmalarını ve kendi mutluluklarını yaşamaları mesajını vermeye çalışıyoruz. Plates bir yerde örnek yani... Ve bu konuda insanlardan da olumlu tepkiler alıyoruz. Bu da bizim işimizi yaparken ışığımız, beslenme kaynağımız oluyor. Çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Aslında bu kısıtlı zamanı insanlarımızın hepsine öneriyoruz.

Ama malasef bunu toplum olarak yapamıyoruz. Bu olay Türk insanı için lüks diye düşünüyorum. Dünyada bakış açısı ve kültür daha farklı, öncelikleri farklı, mesela çocuklarından önce kendilerini düşünüyorlar. Biz böyle değiliz... Biz çok farklı bir kültür ve anlayışa sahibiz... Onlar bu tür yaşam tarzlarını kolayca hayat felsefesi haline getirebiliyorlar. Bizde bu hiç yok. Ama bugün bunu yapan insanları tebrik ediyorum. Bu krizin içinde, işsizlik, kalabalık, çoluk çocuk ve karmakarışık bir yaşamın ortasında ufak da olsa kendilerini düşünüp buna zaman ayırabilen insanları kutluyorum."

-Gelişebilir yaratılan tek canlı insandır. Diğer varlıklar yerlerinde sayarken insan sürekli gelişiyor. Sizin gelişiminizde kendi adınızda bakış açınızı öğrenebilir miyiz?

-Yine aynı şeyleri tekrar ediyorum gibi olacak aslında, biraz önce söylediğm şeylere benzer şeyler söyleyeceğim. Dediğim gibi öğrenmeyi çok seven bir insanım, lise döneminde yarışmaya girdim ve Türkiye güzeli şeçildim. 18 yaşındaydım. Sonrasında lise bitince çeşitli iş kapıları açıldı. Mankenlik, modellik, Tv.lerde sunuculuk, kısa bir süre oyunculuk da yaptım. Tabii 17-18 bir çocuk diyeceğim bu çocuk, bazı şeyleri erken zorunda, nerden devam edebilirim, nerde durmalıyım gibi çeşitli endişeler duyuyordu. Hani daha yolun başı, liseyi yeni bitirmişim, nasıl yapacam soruları kafamda uçuşuyordu.

Ve o dönemde bir karar verdim kendimce, modellik yapmalıyım dedim. Çünkü mankenlik ve diğer iş türlerinden daha keyifli ve zevkli geliyordu bana modellik ve dedim ki modellik yapacağım. Mesala yemek yapmak çok hoşuma gidiyor ki çocukluğuma dayanıyor. Dedimki bu konuda eğitimler alayım, yemek konusunda kendimi eğiteyim. Hani modelliğin yanısıra, bir güzel şey daha öğrenmiş olurum dedim. Ama ileride bunla alakalı tv programı yapabileceğimi hiç düşünmedim işin doğrusu. Öyle seviyorum yemek yapmasını, mutfak mıknatıs gibi çeker beni... Ve tabi spor. O dönemlerde spora düşkündüm, öyle ki hayat potansiyelimdi benim spor. O zaman Plates yapıyordum ama koşu, yüzme ve birçok sporla ilgileniyordum. Tam bir spor düşkünüyüm diyebilirim. Ve sporu hayatımın her alanına muhakkak katıyordum.

Sonra tabi hayat beni yönlendirdi. Kendimi geliştirmeye devam ettim. Dünya mutfakları eğitimi aldım. Fransız mutfağından, Osmanlığı mutfağına kadar bir çok mutfağı öğrenme şansı buldum. Bu arada tabi tv karşında madem konuşuyorum; diksiyon ve sunuculuk dersleri aldım. Biliyorsunuz bizim okullarda öğretilen Türkçe, bu konularda yeterli değil, bu konu hususunda çok ciddi bir şekilde eğitim aldım. Ayrıca diyalog eğitimi aldım. Bunlar insanın hayatında sunuculuk yapmasa bile önemli birşey bence. Türkçe okullarımızda yeteri kadar diksiyonik olarak öğretilmiyor. Bu konuda çok eksik yetişiyoruz. Tabi şu dönemde farklı bir sistem, çocuklar el yazısı ile yazmaya başlıyorlar okulda. Şimdi daha sade ve net öğreniyorlar. Bizim dönemimizde bu pek yoktu. Bunun dışında sporu çok sevdiğim için, 5-6 ay önce plates eğitimenliğine karar verdim. Ve Amerika'ya Plates eğitmenliği okumaya gittim. Ve çok ciddi bir eğitim sürecinden sonra Türkiye'ye döndüm. Ve sonar hocamızı getirdik buralara kadar saolsun, daha ileri seviye eğitimlerle tamamladık. Ve Türkiye'de bir ilke imza attım. Çok gurur verici bir şey, ilk plates eğitim dvd'sini yaptık. Ve ciddi oranlarda satış yaptık. Onun dışında çocuk yemekleri kitabı yaptım.

Hamileliğim de Türkiye'de çok büyük bir olay yarattı. Sıradışı bir hamilelik dönemi geçirdim az kilo alarak. Az kilo aldım ama değişik spekülasyonlar yapıldı bu konuda. İşte ''Sağlıksız bir bebek mi? Şöyle mi? Böyle mi olacak'' diye. Derken çok sağlıklı bir bebek dünyaya getirdim. Bunun akabinde "Hamilelikte Güzel ve Sağlıklı Kalmak" adlı kitabımı yayınladım. Şu anda üçüncü kitabımı hazırlıyorum. Bu yıl da bir ilk olarak kadınlara özel bir plates programı yapıyorum. Haftada üç defa çocuklar için yemek programı İLE tamamen organik beslenme şekillerini anlatmaya gayret ediyorum. Ve haftanın iki günü de organik ve doğal maskeler yapıyorum.

Dünya genelinde Plates programları ağırlıklı olarak yapılıyor. Araştırma yaptık canlı yayın yapmıyorlar. Çünkü zor bir şey tabiki hem nefes alıp verip, hem egzersiz yapıp, hem de anlatmak. Ama biz yine dünya genelinde bu zor işi üstlendik. Ve dünyanın ilk canlı Plates programını yapıyoruz. Gurur verici tabiki."

- İnsanın asıl kimliği olmak istediğidir? herkes eninde sonunda hedeflediği noktaya varabilir mi?

"-Varır tabii... Yeter ki istesin bir amacı olsun. Ama amaç derken hırsa dönüşmemesi lazım mesela; işte 30 yaşında evleneceğim, 2 çocuğum olacak, zengin olacak gibi programlamalarla değil, hırs yapmadan hedefini koyup sakince bir amaç uğrunda çalışan her türlü insan bir yerlere gelebilir. Hırsı severim, ama dozunda!"

-Sağlıklı beslenmek ve yaşamak için vücut sisteminizi yöneteceğinizi biliyormusunuz?

"-Ben her zaman söylüyorum. Kesinlikle aç kalmıyoruz. Günde yedi sekiz öğün, ara öğünler dahil olmak üzere yemeğimizi yiyoruz. Su tüketimine önem veriyoruz. Sebze ve meyve tüketimine önem veriyoruz. "

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum