EKRANLARIN  SİVRİ TİPLERİ?

EKRANLARIN SİVRİ TİPLERİ?

Televizyonlarımızda yoğun olarak geçen bir döneme daha noktayı koyduk geçtiğimiz haftalarda?

Yoğun dönem diye adlandırdığımız dönemin eylül-mayıs ayları arasındaki dönem olduğunu hemen hemen herkes bilir..

Özellikle bu dönemin başlangıcı olan Eylül ayı televizyon yayıncılığı için önemli bir dönemdir. Eylül ayı televizyon yayıncılığında yeni dönemin başlangıcı olarak kabul edilir ve mayıs ayı sonuna kadar sürecek olan yayın döneminin geniş ve ayrıntılı yayın kurgusu oluşturulur.

İşte, televizyonlarımız için çok önemli olan bu dönemi geride bıraktık?

Aklımıza kalanlara şöylesine bir göz attığımızda, pek fazla bir şey olmadığını görebiliriz.. Bu dönemde de televizyonlarımızın kurtarıcıları bıktırma noktasına varırcasına uzayıp giden yerli diziler yine gündem belirleyicisiydi?

Özellikle; Bir kaç dönemdir yayınlanan ve hala izlenme oranı yüksek olan; Kurtlar Vadisi Pusu, Yaprak dökümü, bu sıralar ''final'' bölümü ile vedaya hazırlanan Aşk-ı Memnu döneme damgasını vuran dizilerdi. Bu dönemde başlayıp hala ilgiyle izlenen Ezel, tempolu olmasına karşın, mantık ve kurgu hatalarıyla bıktıran Aşk Bir Hayal, iyi ve güçlü bir senaryodan yola çıkan ama son haftalarda kafa karıştırmaya başlayan Aşk ve Ceza dönemin temposunu elinde tutan diziler olarak öne çıktı?

Tabi bu arada; Geniş Aile, bu sırada final yapacak olan Canım Ailem, iyi bir polisiye dizi olarak ilgiyle izlenen Arka sokaklar, hala ne olduğunu anlayamadığım liseli gençler arasında yaşananları anlatan ama oldukça da abartılı bir kurguda sergilenen Arka Sıradakiler, izlemek için kendimi zorladığım ama bana asla zevk vermeyen Haneler ve kavak Yelleri, Melekler Korusun, eski temposunu kaybetmiş olmasına rağmen Papatyam gibi dizileri ve daha adını şu anda anımsayamadığım bir bu kadar dizi daha döneme damgasını vuran, televizyonların izlenme oranlarının belirlenmesinde etkili yapımları unutmamak gerek?

Bu dizilerin bir çoğunun izlenme oranlarını etkileyen PİAR çalışmaları çoğu zaman gündemi belirledi..

Ezel'deki Kenan İmirzalıoğlu'nun magazine basınına yansıyan aşkları, Beren Saat'ın dizide sergilediği aşk oyunlarının magazin basınlarına yansımaları, Kıvanç Tatlıtuğ'un aşkları çoğu zaman bu dizilerin önüne geçti..

Tüm bunlara baktığınızda, basında bu dizlerdeki başrol oyuncularından sergiledikleri oyun yeteneklerinden söz edilerek öne çıkarılanlarına pek rastlamadık.. Tabii bir kaç isim hariç?

Tüm bunlara bakınca, televizyonlarımızın o kadar abartılan izlenme oranlarının ne kadar temelsiz olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz..

Bu konuda bir kaç kez yazdık.. basında bu konunun, yani reyting meselesinin ne durumda olduğu bir çok kez yazıldı..

Belli bir dönem bu veriler reklam verenin ilgisini çekti ve reklam vereni yönlendirdi ama son aylarda bu veriler artık reklamvereni fazlaca ilgilendirmiyor.. Daha çok danışman olarak tutukları ajansların özel araştırmaları sonucunda oluşturdukları dataları değerlendirmeyi tercih ediyorlar..

Yayın kuruluşları da bunun farkındalar ve reyting meselesini pek de öne süremiyorlar..

Kısacası; geride bıraktığımız dönemin kurtarıcıları yine dizilerdi?

Bu dönemden akılda kalanlara baktığımızda aklımıza takılanlardan biri de Bursaspor'un şampiyon olması ve Fenerbahçe ile ilgili yapılan spekulasyonlardı.. Bu dönem, futbol ulemalarımızın aklına eseni ekrana yansıttıkları bir dönem olarak öne çıktı.. En önemli malzemeleri olan Fenerbahçe ile ilgili yorumlarını öne çıkararak Bursaspor'un şampiyonluğunu gölgede bıraktılar.

Bence, Türk futbol tarihinde altın bir dönem olarak yazılacak olan, inanılmaz bir iş başaran Bursaspor'un şampiyonluğunu gerektiği gibi ekranlara yansıtamadık..

Eeee haklılara da.. Fenerbahçe gibi bir malzemeyi kullanmak varken Bursaspor'un şampiyonluğu onlara ne kazandıracaktı ki..

Yine bu dönemin iki olayı televizyonların özellikle de haber bültenlerini öne çıkardı..

Birincisi Deniz Baykal'la ilgili ortaya çıkan kaset konusu ve Genel Başkanlıktan istifasına kadar giden süreç.. Ve buna bağlı olarak CHP'de yaşanalar.. Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı seçilmesi, son dönemde televizyonlardaki haber bültenlerinin, haber programlarının ve de haber tartışma programlarının izlenme oranlarını arttırdı.. Ayrıca, Hükümetin; Kürt ve Alevi açılımı sürecinde yaşanan tartışmalar haberlere yoğun olarak yansıyanlardı..

Ülkede devam eden terör saldırıları ve son günlerde İskenderun'da yaşanan teror saldırısından ekrana yansıyanlar ise yürekleri dağladı..

Ve bu dönemin finalinde; Ambargoya rağmen, Filistin'e yardım amaçlı yola çıkan, bizim bildiğimiz Mavi Marmara adlı Türk yardım gemisinin-sonra öğrendik ki, Komor bayrağı taşıyormuş- İsrail tarafından uğradığı saldırı ve medyamıza yansımaları aynı döneme rastlayan Iskenderun baskınını bile gölgede bıraktığını da gördük..

Birileri buna gündemi değiştirmek dese de ben bunun tamamen tesadüf olduğunu düşünüyorum..

İşte; geride bıraktığımız dönemden gündemi meşgul eden medya konuları ve görüntüleri bunlardı?

xxxxxxxxxxxx

Yukarıda sıraladıklarımız geride bıraktığımız dönemden akılda kalan önemli haber ve görüntülerin dilimizce yorumlanmasıydı?

Dönemden aklımızda kalan bir kaç şeyi de buraya aktaralım..

AHMET ÇAKAR'IN DİLİNİN AYARI YOK!...

Kanal Türk'de pazar akşamları ekrana gelen ve zaman zaman kavgaya varan tartışmalar nedeniyle kısa sureyle yayınına ara verilerek reklama giden Telegol program ekranda Ahmet Çakar sansasyonlarıyla gündem yaratmaya devam ediyor.. Yapılan genel yorum ise bir deyiş gibi; ''Ahmet Çakar'ın dilinin ayarı yok!''

FİFA kokartlı eski futbol hakemi, tıp doktoru Ahmet Çakar, Telegol Programı'nda ekrana yansıtıkları ile sporseverleri hayrete düşürüyor.. Ve kızdırıyor da..

Bir çok konuda sansasyonel yorumunu ekrana taşımasıyla, aklına geleni hiç düşünmeden söylemesiyle ekranda adından söz ettirmeyi başaran Ahmet Çakar son zamanlarada sivri dilliliğin iyice dozunu kaçırdı?

Turkcell Süper Lig'in son maçları ile ilgili olarak, hiç bir belgeye dayanmayan, sırf kendi yorumuna dayalı sansasyonel açıklamalarıyla ilgili olarak ne kadar doğru hareket etiği konusunda kendi öz eleştirisini yapıyor mu bilinmez ama izleyenlerin tepkisinin dozu giderek artıyor?

Son günlerde Hadise ile ilgili ekranda yaptığı yorum ise giderek artan tepkileri doruğa çıkardı. Bu yorum ona hiç yakışmadı..

Çoğu zaman ekranı paylaştığı arkadaşlarıyla kavga edercesinde tartışan, ekranda kavga çıkaran Ahmet Çakar; hiç bir belgeye dayanmayan sadece söylentilere dayalı sansasyonel yorumlarıyla ilgi çekmeye devam ededursun?Aşırı sivri dilli olmak dışında bu tür yorumlarıyla spora hiç bir katkısı olmayan, aksine zarar veren, bu davranışları ile iyi olan itibarına zarar vermeye başladığını ne zaman anlar bilinmez ama izleyici tarafından giderek sevimsiz bulunmaya başladığını görmeli artık..

KEDİ KOVALAYAN PELİN BATU!

Bu kızı anlamak çok zor.. Pelin Batu çok komik bir kız.. Habertürk'de ekranlara gelen Murat Bardakçı'nın sunduğu Tarihin Arka Odası programında ekrana yansıttıkları, programda Erhan Afyoncu ile zaman zaman tartışmaya varan diyalogları, sabahlara kadar süren programda kamera karşısında uyuması ve son olarak da program sırasında stütyoda duyduğu kedi sesinin peşinde koşarak kedi kovalaması ile programın en renkli kişiliği..

Ekranın renkli yüzü, özgür kızı Pelin Batu, Boğazıçı üniversitesi Tarih Bölümü mezunu?

Pelin Batu programda aklına estiği gibi hareket ediyor ve bu yaptıklarıyla gündem yaratmaya devam ediyor?

''KOLLAMA'' AMA KİMİ?...

Samanyolu TV'de bir kez tesadüfen izlediğim içeriği ile ilgimi çektiği ve bu dizi hangi amaçla çekilmiş düşüncemi berreklaştırmak için bir kaç kez izlediğim bir dizi Kollama?

Cuma akşamları saat 19.50 de ekrana gelen, yapımcılığını Mustafa Kartal'ın, yönetmenliği'ni Barış Yöş'un üstlendiği Kollama adlı dizi izlediğim kadarıyla tam bir Kurtlar Vadisi Pusu'nun karşı versiyonu gibi bir dizi.. Ve belli bir amaca hizmet için kurgulanmış izlenimini veriyor?

Her ne kadar dizinin genel içeriği;

''Artan suç olaylarına anında müdahale edebilmek için kurulan özel bir tim ve timdeki gözü pek polislerin yaşadığı maceralar? Merhametli bir amir ile değişik karakterlerdeki bir grup özel tim görevlisinin suçlularla amansız mücadelesi?'' şeklinde verilse de diziyi izlediğinizde gerçekten günümüz olaylarının temsili yorumu, kafalarda soru işaretleri bırakacak şekilde yansıtılmaya çalışılmış..

Kurgusu ve senaryosu ve de; simgeledikleri kişiliklerle biraz abartılmış biraz da ayıp edilmiş? senaryosu ile, içeriği ile, temsili olarak canlandırılan kahramanlarının özellikleri ile, biraz abartılı ve tek yanlı olarak belli bir amaca yönelik hazırlanmış bir dizi olarak göze batıyor..

Bu kadarı da olmaz dedirtiyor adeta? Dizide izlediğim iki bölümünden anlayabildiğim ana içeriği, her ne kadar isimler değiştirilmiş olsa da, CHP'de yaşananlar ve Deniz Baykal'ın istifasına yol açan kaset olayının farklı bir yorumu işleniyor?

İşin ilginç yanı ise; bunun birileri tarafından komplo olarak düzenlenmiş olması alenen dile getiriliyor ve net bir şekilde gündem saptırılıyor..

Aferin ya? Bu tür komplo senaryolarını dizi formatıyla ekranlara taşımak, dizi izleyicisini bu kadar da hafife almak biraz ayıp olmuyor mu?? Ne dersiniz..?

EKRANDAN KONUK AZARLAMA MODASI!...

Son zamanlarda haber tartışma programlarında spikerlik yapanlarda programa katılan konuklara bağırma, gereksiz olarak sözünü kesme, işine gelmediğinde konuşmasını engelleme bir modadır sürüp gidiyor.. Son örnek; Özge Özsağman'ın konuğuna reva gördüğü davranış..

Habertürk ekranlarında yayınlanan "1 Gün" hayli ilginç bir canlı yayın polemiğine sahne oldu. Özge Özsağman telefonla programa bağlanan konuğunun tavrını beğenmemiş, agresif tavrıları, sorduklarına istediği yanıtları alamayınca konuğunu fırçalamış yayından almıştı.

Programın moderatörü Özge Özsağman, Deniz Baykal'ın kasetinin montaj olduğunu iddia ederek gündeme gelen kriminal araştırma bürosu uzmanı Uğur Kurtulan'ı canlı yayına telefonla bağladı. Kurtulan'ın tepkisel tavrı nedeniyle hayli sinirlenen Özsağman, konuğunu yayından alarak reklam arasına gitti.

Şunu söylemeliyim ki, bu tür programlara çıkan spikerlerin tartışma programlarında daha sakin ve tarafsız davranmaları gerekir. Konukları her kim olursa olsun, her ne şekilde davranırlarsa davransınlar, konuk olarak onlara saygı göstermeleri gerek.. Konuklarına eşit mesafede durmak en önemli görevleri.. Hele hele konuklarla tartışmak, gereksiz müdahalelerle konuşmalarını engellemek, sözlerini yarıda kesmek, oları aşağılamak affedilir bir şey değil?

Televizyonda canlı tartışma program yönetmek kolay iş değil biliniyor ama bu kadarı da olmaz?

[email protected]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.