Hulûsi TUNCA
FATMA GİRİK, EVİNE YENİ BİR TELEFON BAĞLATTI!
Adam (ya da kadın): Ahmet’e (ya da Ayşe’ye) Hemen kaydeder misin bu yeni telefonum.. Aman kimseye verme sadece sende kalsın..
Ahmet ya da Ayşe: Tamam abi!
Yahu Graham Bell, bu aleti ‘insanlar birbirine daha rahat ulaşsın’ diye icad etmedi mi?
Tamam; kötü niyetle kullananlar var ama.. Neyse; biz gelelim bir Bab-ı Ali Efsanesi’ne.. Fatma Girik ve ev telefonu ile ilgili..
Yıllar önce Ses dergisinin sinema dünyasında fırtına gibi estiği yıllar.. Sinemaseverler kadar sinema oyuncuları için de vaz geçilmez bir dergi.. Nasıl oluyorsa (hala tam olarak bilemiyorum) Ses dergisi, Fatma Girik’in ev telefonunu (sanki cep var da..) yayınlıyor.. Kadına artık nasıl kızmışlarsa..
Dergi çıktığı gün Fato’nun telefonu kilitleniyor tabii.. Açıyor dergiye ağzına geleni söylüyor.. Tabii hemen evine yeni bir telefon bağlatıyor.. Ses muhabirlerinin elleri armut toplamıyor ya, yeni telefonu hemen öğreniyorlar.. Ertesi hafta dergide bir haber:
-Hayranlarına eski telefonundan yeteri kadar cevap veremeyen Fatma Girik, evine yeni bir telefon daha bağlattı: Falan filan noyu ararsanız Fatma Girik’e ulaşabilirsiniz…
Fatma Girik, haberi okiuyor.. Surat kan kırmızı.. Dergiyi arıyor:
-Pes.. Sizinle uğraşılmaz geri adım atıyorum..
SENİN GİBİ DOKTOR OLMAZ OLSUN! Bilemiyorum birilerinin yetkisi var mı ama benim elimde yetki olsa o insanlıktan nasibini almamış hayvanı (tüm gerçek hayvanlardan özür dilerim) derhal okuldan atar, kaydını silerdim. Kim mi?.. TV’ler sık sık gösterdi mutlaka gözünüze ilişmiştir.. Başakşehir’de bir hanımefendi kaldırımda yürürken karşıdan gelen bir ayı (öyle böyle değil tam bir ayı) kadına çarpıyor.
Kadın dönüp bir çift laf edince de çakıyor yumruğu. Kadıncağız nakavt. Neyse öküz yakalanmış. Ve biliyor musunuz Tıp’ta öğrenci imiş. İşte bunun için kaydını silerdim diyorum.. Çünkü bu öküz, doktor olunca bundan şifa mı göreceğiz biz? Alimallah ‘Niye lan hastalandınız’ deyip bize de çakar yumruğu..
CEHENMEM! İyi ki bazı şeyleri unutuyoruz.. Düşünsenize her şeyi hatırlasaydık dünya cehenneme dönerdi.. Erkan Petekkaya (Ali/ Kayıtdışı/ Fox TV)
‘SİYAH İNCİ’DEN İLK İZLENİMLER
Anna Sewell (1820 – 1878 İngiltere), Siyah İnci adlı romanında atlarla ilgili gözlemlerini kullanarak onların iç dünyalarını yansıtır. Romanı, hayvanları anlamamız için bir sözlük gibidir. Anna Sewell’in ilk ve tek romanı olan Siyah İnci, tüm zamanların en çok satan kitaplarından biridir..
‘Siyah İnci’ Star TV’de başladı.. Atlar yok elbette çünkü yeni dizimizin ünlü İngiliz yazarın romanı ile ilgisi yok.. Ege’nin deniz kenarındaki bir kasabasında geçen bir aşk öyküsü var..
Hüseyin Avni Danyal’ın hastasıyım zaten.. Yahu bir rol de bu sanatçıya yakışmasın.. Yakışıyor işte.. Gelelim başroldeki kişilere (ne yazık ki sanatçı diyemiyorum) Tolgahan Sayışman; sanki son zamanlarda ‘eski’ Sadri Alışık filmlerini fazla izlemiş gibi.. Başkası olma kendin ol sevgili Tolga.. Hande Erçel kızımın hala birkaç fırın ekmeğe ihtiyacı var.. Çok toy, çok taze.. Hele bi pişsin.. Çıtır çıtır olsun, tadından yenmez..
Neyse; yaşasın YOSUN kokan diziler.. Yaşasın deniz.. Yaşasın balık ve de.. Neydi lan gerisi..
MUZO EVİNE TELEFON BAĞLATINCA
70’li yıllarda Ses’in en büyük rakiplerinden biri olarak biz Hey’cilerin de bir telefon maceramız var ama bizimkisi aramızda..
HEY ailesinin en eskilerinden en çok kahrımızı çeken en çok şaka kaldıran elemanlarından Muzaffer Kantarcıoğlu, bir gün öğrendik ki evine telefon bağlatmış.. Ama sık sık rahatsız ederiz diye de bize vermiyor.. O zaman Milliyet Yayın’da 5 dergi var ve 5 müdürüz.. 4’üne vermiş.. Nasılsa onlardan bi zarar gelmez.. Ama bize yok.. Zarar veririz ya!
Fatma Girik haberindeki Ses muhabirleri gibi.. Elimiz armut toplamıyor ya.. 24 saat içinde ulaştım telefon numarasına..
Ertesi gün Muzaffer’in fotoğraf stüdyosuna indim.. Misafir geldik bi çayını içeriz artık dedim.. Çaylar geldi, Muzo ‘Kusura bakmayın film sarmam gerek’ deyip karanlık odaya girdi.. O zamanlar digital makineler nerdeee.. Sarma film kullanılırdı..
Muzo; 15 dakika içerde kalacak.. 14. dakikada çevirdim evinin telefonunu, sevgili eşi Türkan Ablamız çıktı.. Hal hatır derken Muzo içeriden çıktı.. Ben ahizeyi kendisine uzattım ve abi seni arıyorlar dedim..
Aldı, alo dedi ve eşinin sesini duyunca aynen şu tepkiyi verdi:
-Telefonu bulmuşlar Türkan..
Hey gidi günler heeeey!
‘GİDİN EŞYALARINIZI TOPLAYIN VE EVDEN GİDİN’
Abi; dizi o kadar gerçek hayattan alınma ki (!)
-Kadın güzel değil, alımlı değil, eh yaşı da var ama en ünlü markalardan birinin reklam yüzü oluveriyor..
-Erkek o kadar zengin ki anlatılmaz. Bir yüz ifadesi var.. Bana göre ‘Kalk gidelim’ diyor, sana göre ‘B.. yeme otur’ Öylesine anlamlı bakıyooo.. Kadına vuruluyor..
-Kadın; 4 çocuk anası.. Onları da yeğenim diye köşkün müştemilatına sokmayı başarıyor..
-Adam her defasında ‘Hah şimdi çocukların ondan olduğunu anladı’ diyorsunuz (çünkü öyle bir bakış fırlatıyor ki) şöyle diyor:
-Karıcığım akşama beşamel soslu biftek yiyelim mi (bunu ben uydurdum ama dizinin her bölümü böylesine anlamlı diyaloglarla dolu)
Sonunda patlıyor: Çocuklara dönüp ‘Hadi defolun artık sizi bu evde istemiyoruz’..
Karısı da gerçekte çocukları, kocasına karşı yeğenleri olan 4 gence şöyle diyor:
-Gidin eşyalarınızı toplayın ve bu evden gidin..
Ulan; mal, mülk, para, pul… Koca uğruna hangi kadın 4 çocuğuna evden kovar?..
Nefise kovar..
Ben de küfür eder, taksitleri henüz bitmediği için televizyonumu kırmaktan vaz geçer.. ve başka bir kanala geçerim..
‘Kanatsız Kuşlar’ (atv) dizisinden sözettiğimi herkes anlamıştır sanırım..
YAKIN LAN Bİ TANE OR… ÇOCUKLARI
Bizim Temel; Almanya’da trene binmiş.. Kompartmanda her zamanki dostarı; bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız.. Tren hareket etmiş.. muhabbet açılmış.. Giderek duygusal anılara dönüşmüş..
Alman: Sormayın, benim annem ben 2 yaşımdayken evi terk etti gitti.. Bir yıl sonra hayat kadını olduğunu öğrendik..
İngiliz: Babam annemi aldığında hayat kadını olduğunu biliyormuş. Evinin kadını olur sanmış ama çok geçmeden bizi terk edip gitmiş..
Fransız: Annemin hiçbir şeyini eksik etmedi babam ama gene de gözü dışarıdaymış ki biz minicikken çekip gitmiş.. Malum Hayat..
Temel (cebinden sigara paketini çıkarmış.. Hepsine birer birer ikram etmiş): Yakın lan bi tane or….. çocukları..
NOT: Bu fıkrayı bi yere bağlayacaktım ama yeminle unuttum.. Yazı bitene kadar hatırlarsam eklerim.. Yaşlılık işte n’aparsınız..
‘UNUTMA Kİ EVLİSİN.. YUVANA DÖNMELİSİN..’
Son günlerde magazinden öğrendiğim şu:
Gülben Ergen = Evli erkek düşkünü
Seren Serengil + Yeşim Salkım = Koca kaptırma mağduru
Aman Allahım birbirleri hakkında ettikleri sözleri duyan aynen şöyle diyor:
-Biz yıllardır sanatçı diye bunları mı dinledik, izledik?
Ben bilmem, seyirci bilir..
Benim 3’üne de bir armağanım olacak; Gülden Karaböcek’ten ‘Sen Evlisin’ şarkısı.. İsteyen dinler bi kenara koyar, isteyen repertuvarına alır..
Evet Gülden Karaböcek’ten ‘Sen Evlisin..’
Lan tesadüfe bakar mısın Gülden de ablası ile evli olan eniştesine kaçmıştı bir gece yarısı..
Sen Evlisin
Biliyorum evlisin seni bekliyor yuvan/ Ayrılıp gitmelisin daha geçmeden zaman/ Aşkı bulduk zamansız ne yapsak da faydasız/ Kavuşmamız imkansız dayan yüreğim dayan
Kahrolmadan ikimiz bitmeli bu sevgimiz/ Bu bizim kaderimiz dayan yüreğim dayan/ Unutma ki evlisin yuvana dönmelisin/ Sen artık gitmelisin vakit çok geç olmadan
Ümitsiz yaşamak zor severken ayrılmak zor/ Kader böyle istiyor dayan yüreğim dayan/ Bu aşk hüsran dolsa da hasret bizi yaksa da/ Unutmak zor olsa da dayan yüreğim dayan
BİRAZ DA SPOR
DUALARIMIZ NAİM SÜLEYMANOĞLU İÇİN
Naim Süleymanoğlu, 23 Ocak 1967'de Bulgaristan'da doğdu. Haltere 1977 yılında başladı. 15 yaşında iken Brezilya'da düzenlenen dünya gençler halter şampiyonasında 52 kiloda iki altın madalya alarak şampiyon oldu. Ondan sonra katılmadığı olimpiyat, boynuna takmadığı madalya kalmadı..
1986 senesinde, Melbourne, Avustralya'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda bir süre ortadan kayboldu, 11 Aralık'ta ortaya çıktı ve Türk Büyükelçiliği'ne sığınarak, Türkiye'de yaşama ve Türk Milli Takımı adına karşılaşmalara çıkma telebinde bulundu.. O artık bir Türk vatandaşı idi..
Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu halterci Naim Süleymanoğlu, karaciğer yetmezliği sebebiyle yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi'nde yoğun bakıma alınan Naim Süleymanoğlu'nun karaciğer nakli olmadığı takdirde hayatını kaybedeceği öğrenildi. Naim Süleymanoğlu'nun sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu ifade edildi.
Bizlere sayısız sevinç yaşatan şanlı bayrağımızı gururla dalgalandıran Türk Milletinin gururu Naim Süleymanoğlu.. Bütün dualarımız seninle…
SON DAKİKA: Fransa’daki Dünya Supersport Şampiyonası'nın 10. ayağındaki sıralama turlarında kaza yapan, bel ve kalçasında kırık bulunduğu tespit edilen milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu, ambulans uçakla Türkiye’ye getirildi. Bütün dualarımız Kenan için..
HELAL OLSUN TALISCA
Beşiktaş’ın Brezilyalısı Anderson Talisca, bebeklerine Talisca adını veren Türk aileyi evinde ziyaret edip, eli boş gitmemek için de bol bol bebek bezi almış (yeni bebeleri olmuş, ortadirek bir aile için bundan daha güzel bir hediye düşünülemezdi).. Aynı zamanda aynı mahallede oturan bir kısım evlere de erzak yardımında bulunmuş.. Helal olsun sana Kartal..
.. VE SPOR MAGAZİN: GOMIS’İN GERÇEK GALATASARAYLI OLACAĞI GÜN
Bir erkek aşık olduğu zaman erkek olurmuş (Star’da yeni başlayan Siyah İnci dizisinin tanıtımından)
Cevap: Hayır efendim! Bir erkek askerliğini yaptığı zaman erkek olurmuş..
Hani nasıl ki; Fenerbahçe’ye gol atmayanın gerçek Galatasaraylı, Galatasaray’a gol atmayanın gerçek Fenerli sayılmadığı gibi..
Bu durumda;
Gözlerimiz şimdiden 9. haftada Türk Telekom Stadı'nda oynanacak olan Galatasaray - Fenerbahçe derbisine çevrildi bile..
22 Ekim Pazar günü saat 19.30'da başlayacak olan maçı; not defterlerinize ‘Gomis’in Gerçek Galatasaraylı Olduğu Gün’ diye şimdiden yazabilirsiniz..
Eyyyy Fenerliiiii; kızma benimkisi latife (elbette ki içinde gerçek payı da var).. Size bir türkü ile cevap vereyim: Hepimiz kardeşiiizzzz!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.