Hulûsi TUNCA
"FİKRET KIZILOK, BARIŞ MANÇO`NUN KARISIYLA KAÇTI!" HABERİ..
Çiçeği burnunda Haydarpaşa Lisesi son sınıfta beklemeli bir öğrenci olarak, HEY Dergisi ailesine katıldığımda birlikte çalışacağım gazetecilerin kimlikleri bana müthiş bir heyecan vermişti.. Doğan Şener, Yener Süsoy, Ahmet Kılıç, Erhan Akyıldız, Cengiz Tünay, Deniz İzgi ve şimdilerde 'Bab-ı Ali'nin Son Mohikan'ı' diye anılan Arda Uskan.. Yukarıda saydığım isimlerin hepsi de benim meslekte ilk 'hoca'larımdı.. Yener Abi ve Erhan Abi, rahmetli oldu.. Nurlar içinde yatsınlar.. Kalanlardan mesleği aktif olarak sürdüden bir ben varım şimdi bir de sevgili Arda Uskan..
Arda Uskan, geçtiğimiz pazar Hürriyet Kelebek'te İzzet Çapa'nın konuğu oldu.. Gazetede iki tam sayfa yer alan röportajın başlığı aynen şöyle idi:
'Fikret Kızılok, Barış Manço'nun Karısıyla Kaçtı..'
Ve iki tam sayfada bu konuyla ilgili yer alan bölüm aşağıdaki gibiydi:
İzzet Çapa: Barış Manço ve Fikret Kızılok ile çok iyi arkadaşmışsın.. Hatta ikisi ile ilgili çok ilginç bir anın var bildiğim kadarıyla..
Arda Uskan: Barış bizden birkaç yaş büyüktü ama Moda'da gençliğimiz beraber geçti desem yeridir. Söylediğin olayın üzerinden yıllar geçtiği için şimdi anlatmakta bir mahzur görmüyorum. Fikret, o günlerde Barış'ın gurubunda gitar çalardı. Barış da Marie Claude adlı Belçikalı bir kızla evli.. 'M'amur' diye çağırırdık.. Çok tatlı bir kız.. Derken olanlar oldu..
Ne oldu?
Bir gece kapı çaldı açtım, ikisi el ele gelmişler 'Bu gece sizde kalabilir miyiz' dediler. Sırtlarında uyku tulumları.. Ertesi sabah doğru Anadolu'ya gittiler. Sevmişler birbirlerini yapacak bir şey yok..
Vay be.. Barış Manço ortalığı birine katmadı mı?
Hiçbir şey yapmadı. Sessizce boşandı kızdan..
Bu olanlar niye duyulmadı?
Duymadınız çünkü o günlerde insanlar insan gibi davranırlardı. Sırlarını ortaya dökmezlerdi medyatik olmak için. Kimse ağzını açıp bir şey söylemedi. Bu bir gönül meselesiydi.
Sen gazeteci değil miydin o günlerde?
Hem de en genç en hızlı günlerimdeydim..
Buna rağmen yazmadın..
Tek satır bile yazmadım. Yıllarca.. Artık gocunacak bir taraf kalmadığı için otuz kusur yıldan sonra anlatıyorum. Olay, zaman aşımına uğradı çünkü..
TÜRK NOSTALJİ COM SİTESİNİN 18 ARALIK 2011 TARİHLİ HABERİ
Tarih 31 Ocak 1970. Belçika'nın Liege kentindeyiz. İlginç bir nikah törenine davetliyiz. Damat, genç bir Türk müzisyen: Barış Manço. Gelin ise Belçikalı bir fotomodel: Marie Claude. Belçikalı nikah memuru şaşkın. Karşısında adeta Türk masalından fırlamış gibi duran bir çift bulunuyor. Barış Manço'nun üzerinde, dededen kalma 175 yıllık, üzeri gümüş işlemeli mor bir kaftan var. Marie Claude ise beyaz bir gelinlik yerine, üzerinde turkuaz işlemeler bulunan siyah bir gelinlik giymiş, başına yörük işi bir gelin başlığı takmış.
Barış Manço ve Marie Claude, nikah sonrasındaki üç günü birlikte geçirir. Sonra ikisi de işlerine döner. Barış Manço bir plak doldurmak üzere Londra'ya giderken, Türk dergilerindeki Fruko reklamlarında da yer alan Marie Claude, yeni bir kampanya için İstanbul'a uçar.
Genç çift çok mutlu, her şey çok güzeldir. Daha doğrusu görüntü öyledir. Nikahın üzerinden henüz 40 gün geçmişti ki, Barış Manço eşinden boşanmak üzere mahkemeye başvurdu. Ünlü şarkıcı olayın gerekçesini şöyle açıklıyordu: ?Birbirimizle anlaşamayacağımızı anladık. Sanıyorum, ayrılık ikimiz için de daha iyi olacak.?
Barış Manço'nun masal gibi başlayan ilk evliliği, sadece 40 gün 40 gece sürdü. Hukuki boşanma ise 6 ay sonra, 16 Temmuz 1970'te gerçekleşti. Peki ayrılığın gerçek nedeni neydi? O dönem Kaygısızlar topluğuyla birlikte çalışan Barış Manço'ya gitarıyla eşlik eden arkadaşı Fikret Kızılok ile Marie Claude birbirine aşık olmuştu. Marie Claude, henüz Barış Manço ile evliyken Fikret Kızılok'la birlikte olmaya başlamıştı. Bu durumu öğrenen Barış Manço da evliliğe sessiz sedasız noktayı koymuştu.
Olayı o dönemde iki usta müzisyenin arkadaşı olan gazeteci Arda Uskan şöyle anlatıyor: "Barış bizden birkaç yaş büyüktü ama gençliğimiz Moda'da beraber geçti desem yeridir. Bu olayın üzerinden yıllar geçtiği için şimdi anlatmakta bir mahzur görmüyorum. Fikret, o günlerde Barış'ın gurubunda gitar çalardı. Barış da Marie Claude adlı Belçikalı bir kızla evli.. ?M'amur? diye çağırırdık.. Çok tatlı bir kız.. Fikret ile Marie Claude birbirine aşık olmuşlar.. Bir gece kapı çaldı açtım, ikisi el ele gelmişler ?Bu gece sizde kalabilir miyiz? dediler. Sırtlarında uyku tulumları.. Ertesi sabah doğru Anadolu'ya gittiler. Sevmişler birbirlerini yapacak bir şey yok.. Barış hiçbir şey yapmadı. Sessizce boşandı kızdan"
BARIŞ MANÇO'NUN HULUSİ TUNCA'YA YAPTIĞI AÇIKLAMA
Barış Manço, üniversite eğitimi gördüğü Belçika'nın Liege kentinde kendine bir ev tutmuştu.. Genç bir kızları olan çok tatlı yaşlı bir karı-kocaydı ev sahipleri.. Sonrasını Barış Manço, uzun yıllar önce bana aşağıdaki gibi anlatmış ve ve bu anlattıkları önce HEY Dergisi'nde sonra da benim 'Barış Manço: Uzun Saçlı Dev Adam- O Bir Masaldı' kitabımda yer almıştı.. Evet, gelelim Barış'ın anlattıklarına:
'Belçika'daki ev sahibim ile artık akraba gibi olmuştuk. Beni daha ilk gün damatları ilân etmişti yaşlı karı-koca ev sahiplerim. Öğrencilik yıllarımın en büyük aşkı olan Maria Claude ile genç kızın babasına söz verdiğim için 31 Ocak 1970 tarihinde evlendim. Maria, bir giyim mağazasında tezgâhtar olarak çalışıyordu. 46 gün evli kaldık. 47. gün boşanmak için avukatlarımıza vekâletname verdik. Bu arada minik bir tatil için Türkiye'ye de geldik..'
Demek ki, Barış zamanında bana 'eksik' anlatmış diyeyim ama asıl BOMBA'yı da patlatayım:
İZZET ÇAPA 'KOPYALA YAPIŞTIR' YÖNETİMİNİ Mİ UYGULUYOR?
Sevgili Arda Uskan; 'kaçırma olayı' ile ilgili olarak hayatında iki kez konuşmuş. Birincisi; 18 Aralık 2011 tarihinde.. Ki; Türk Nostalji.Com sitesine yukarıdaki gibi yansımış. İkincisi; 11 Haziran 2013'te İzzet Çapa'ya.. Ki; Kelebek sayfalarına yukarıdaki gibi yansımış..
Satır satır değil.. Kelime kelime değil.. Harfi harfine aynı açıklama.. Bir insanın, belleği ne kadar muhteşem olsa da 1.5 yıl arayla aynı açıklamayı noktasına virgülüne dokunmadan yapması mümkün mü?.. Bana sorarsanız değil!
Bu ilginç durumun açıklamasını sevgili Arda Uskan ve sayın İzzet Çapa'dan bekliyorum dersem; gazetecilik adına bir saygısızlıkta bulunmuş olur muyum acaba?..
Sevgilerim ve saygılarımla..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.