Can Çalışkan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiyi Haliç Kongre Merkezi’ndeki ana salonu dolduran 2 binden fazla seyirci izledi.

‘’Gerekirse az komik ol ama samimiyeti kaybetme’’ diyen  Hasan Can Kaya, ‘’Seyirciyle güven ilişkisi samimiyetle kurulur. Bizim topraklarda komedyen için samimiyet en önemli şeydir.’’ dedi.

Talk şovu toplu terapi seansına benzetilen ünlü komedyenin ‘’Evet büyük bir terapi grubu gibiyiz. Birbirimize travmalarımızı anlatıp gülüyoruz. Bunun için mizah çok önemli buluştur.’’ sözleri beğeni topladı.

Youtube’a içerik üretimini bıraktığı dönemde 30 bin tweet atılarak linç yediğini hatırlatan Hasan Can Kaya, ‘’Bu o kadar da kötü değil. Linç yoksa başarı da yoktur.

Korkutucu olan konuşulmamaktır. Zamanında Kemal Sunal da ‘’Eşoğlueşek’’ dediği için linç yedi. Allah herkese linç yiyecek seviyeye gelmeyi nasip etsin.’’ diye konuştu.

Kendisiyle ilgili Almanlar’ın belgesel çekimine başladığını söyleyen komedyen yakın dönem planları arasında program devam ederken bir yandan Youtube’a da içerik üretmek ve İngilizce talk şov yapmak olduğunu açıkladı.

İşte Hasan Can Kaya’nın o dikkat çeken açıklamalarının yer aldığı söyleşisinden bazı konu başlıkları;

ALLAH HERKESE LİNÇ YİYECEK SEVİYEYE GELMEYİ NASİP ETSİN

İki tür başarı var bu yolda. Birincisi rüzgarı arkana alıp bir dönem trend olmak. İkincisi bunu her dönem yapabilmek. İkincisini yapabiliyorsan seyirciyle güven ilişkin oluşmuş demektir. Seyirciden bu krediyi almak zordur ama bir kere alırsan rahat edersin. Dışarıdan insanların anlayamadığı bir samimiyet kuruluyor seyirciyle aranda. Ona göre linç de yiyorsunuz ama bu o kadar kötü değil. Linç yemeden tepede olmak da zordur. Yakın dönemde en tartışmasız zirvedeki kişi Kemal Sunal’dır. Hepimizden daha tartışmasız bir noktada ama o dönem sosyal medya olmamasına rağmen linç yemiştir. ‘Eşoğlueşek’ lafı yüzünden o dönemin linçini yiyordu. Linç yoksa başarı da yoktur. Korkutucu olan hiç konuşulmamaktır. Allah herkese linç yiyecek seviyeye gelecek başarı nasip etsin. Sansasyonel olmayan zirvede olamaz. Youtube’dan Exen’e geçtiğimde 30 bin tweet linç yedim. İzmir depreminde 12 bin tweet atıldı mesela.

Komedyen için en önemli şey seyirci ile kurduğu güven bağıdır. Bu da samimiyet gerektirir. Bir gün batarsak da böyle batarız, çıkarsak da, şu an çıkıyoruz. Bunu samimiyete borçluyuz. Bizim topraklarda samimiyet komedyen için en önemli şeydir. Sahnedeki figür seyirciye karşı samimiyetini kaybederse yaptığı mizahın da anlamı kalmaz.

MİZAH ÇOK DELİKANLI BİR İŞ

Doğru mizah yanlış mizah diye bir şey yoktur. İnsan neye güler komik olana güler. Bu kadar basittir aslında. Mizahın ölçüsü gülmektir. Komik olan vardır olmayan vardır. Yapılan şaka güldürmüyorsa mizah yoktur. Üzerine anayasa taslağı gibi tartışma yapmak mizahçıların çok güldüğü bir şeydir. Türkiye’nin en sevilen sanatçısı sanırım Tarkan’dır. Stand up yapmaya çıksın komik değilse eğer onun sevenleri en fazla beş dakika kendini gülmeye ve eğlenmeye zorlar. Sonra gülmezsin. Ama kimsenin tanımadığı bir çocuk sahneye çıksın. Komikse iki dakika sonra herkes gülmeye başlar. Mizah sokak tabiriyle çok delikanlı bir iş, çok dürüst bir iş. O yüzden herkes eski medyaya yalvarmaktan vazgeçti. Artık eski dijital medyanın bütçeleri yeni medyayla yarışır hale geldi. Bir de komedi işleri kendi doğası gereği yurt dışına satılamayacağı için uzun süre daha böyle dijitalde gidecektir.

KONUŞANLAR TOPLU TERAPİ SEANSI GİBİ

BİR ARAYA GELİP TRAVMALARIMIZI PAYLAŞIP GÜLÜYORUZ

‘Konuşanlar’ Türkiye için toplu bir terapi seansına benzetiliyor. Böyleyse seans başına, kişi sayısına bölersek ucuza gidiyoruz gibi geliyor.’ Bence de büyük bir terapi grubu gibiyiz hepimiz bir araya gelip travmalarımızı anlatıyor ve buna gülüyoruz. Bana göre mizah çok önemli buluştur. İnsan travmasını ancak paylaşarak aşabilir. Bu da gülerek veya ağlayarak olur. Ağladığında insanlar inanmaz ama güldürdüğünde herkes travmana ortak olur. Dolayısıyla Konuşanlar Türkiye’nin en büyük terapi grubu. Yüzlerce kanser hastasından ‘Sizi izleyerek iyileştim’ şeklinde mail aldık. Kanser hastaları için bağış toplama da böyle başladı. 36 ayrı STK’ya bağış topladık. Ama şu dönemde artık ben kendi bağışlarımı azaltmayacağım ama seyirciye yüklenmeyi azaltacağım.

SIRADA İNGİLİZCE STAND UP VE YOUTUBE VAR

Sırada yurtdışında İngilizce stand up var. Bunun için İngilizcemi geliştiriyorum. Almanlar benimle ilgili bir belgesel çekiyorlar.  Exxen’de devam ederken bir taraftan Youtube’a da bir şeyler yapma isteğim var.