Şizofreni hastası Gülay ve oğlu Kerem, bir gün Gülay’ın aniden fenalaşmasıyla kendilerini Valide Atik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nide bulurlar.

Gülay’la ilgilenen doktor durumu alkole bağlı basit bir damar tıkanıklığı olarak değerlendirir. Ne var ki Kerem annesinin hastalanmasının başka bir nedeni olduğu konusunda ısrarcıdır.

Hekimoğlu Kerem’in doktorla konuşmasına kulak misafiri olur ve vakayı kendisi almaya karar verir.

Gülay’ın şizofren olması Hekimoğlu için vakayı daha da ilginç hale getirse de, babasını erken yaşta kaybeden ve annesine büyük bir disiplinle bakan Kerem de onun ilgisini çekmiştir.

Hekimoğlu ve ekibi yeni bir bilmecenin çözümü için çalışmaya başlarlar.

Bir yandan da Hekimoğlu kadının gerçekten zihinsel olarak hasta olup olmadığını da anlamaya çalışır.

Hekimoğlu ve ekip annesiyle ilgilenirken Kerem’in sırrı da açığa çıkmak üzeredir.

Vakayla ilgilenirken İpek’in baskısıyla poliklinikte de hasta görmek zorunda olan Hekimoğlu’nun artık ona şiirler yazan bir hasta hayranı vardır. Hekimoğlu bunu da bir semptom olarak değerlendirir ve hayranlığın altında yatan sebebi araştırır.

Bütün bunlar yaşanırken İpek’in Hekimoğlu’na bir sürprizi vardır.

Orhan ve genç uzmanlar için artık bir mola verip hep birlikte eğlenip, yemek yeme zamanı gelmişken Hekimoğlu da onlara katılacak mıdır?