Hülya Koçyiğit... 'PEKİ HOŞGÖRÜMÜZ NEREDE?'
Sanatçıların Hatay sınır boyuna yapmış oldukları moral ziyaretinin ardından sosyal ve siyasal cephelerden bir çok eleştiri yapılmıştı. Hülya Koçyiğit bu eleştirilere kişisel olarak bir açıklama yaptı.
Söz konusu açıklama;
Son günlerde telefonum Hatay’a yapmış olduğumuz asker ziyaretinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımcı sanatçılar için akıl almaz sözlerine cevap vermem için çokça kez çaldı.
Hülya Koçyiğit olarak ikinci kez gittiğim bu ziyaretin ardından tüm bu konuşulanlar, edilen hakaretler beni fazlasıyla şaşkına çevirdi.
Bu sebeple unuttuğumuz önemli noktaları hatırlatmak isterim öncelikle. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk kurucusu, siyaset üstü olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün değerli sözlerinden sadece bir tanesini paylaşmak isterim izninizle.
“Efendiler, siz hayatınızda mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta Reis-i Cumhur olabilirsiniz fakat hiçbir zaman sanatkar olamazsınız.”
Sanata, sanatçısına bu denli kıymet veren, dünyaya adını duyurmuş bir liderin ardından, Atatürk’ün izinden gitmeye çalışan aynı partinin lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun ülkesinin sanatçıları için az bile söylediğini ifade ettiği sert, nahoş bu sözleri, partisinin kuruluşundan bugüne var olan paydasıyla örtüşmediğinin bir göstergesidir.
Ülkesine yıllarını vermiş bir vatandaş, duyarlı bir sanatçı olarak bugün “insani” olarak geldiğimiz noktaya baktığımda, unuttuğumuz bir çok değer içimi acıtıyor.
Bugün nasıl bir noktaya geldiğimizi kendimce anlatmaya çalışayım.
Demokratik olmaktan sıkça bahsettiğimiz ancak bir o kadar da demokratlığa ters düştüğümüz şu zamanlarda biliyorum ki bu yazının ardından Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adını nasıl olur da telaffuz ederim diye eleştiren, beni açıkça dile getirdiğim fikirlerimden ötürü, halkın seçtiği Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülke için yaptıklarını takdir ettiğim, fikirlerimi açıkça söylediğim için yandaş ilan eden, sırf kendisi ile aynı rengi seçmediğim için artık beni sevmediğini, hatta mümkünse son nefesimi vermemi istediklerini defalarca yazan, bu yorumları -yeni çağa ayak uydurursak- retweet & repost eden binlerce kişi olacak.
Evet hızla ilerleyen bir çağdayız ve o hıza yetişmeye çalışıyoruz hep birlikte. Ama bazen zamanı yakalama telaşından insani değerlerimizi unutuyoruz.
Elimizin altında bulunan klavye ile kime neyi nasıl söylemek istiyorsak öyle söylüyor, hatta çoğu kez duyduğumuz şeyi doğru olup olmadığını bilmeden paylaşıyor, çarpıtıyoruz.
Sırf aynı paydada buluşulmadığı için ötekileştiriyoruz birilerini ve bunu kimi zaman edepsizce, empatiden yoksun, şiddet eğilimi içerisinde yapıyoruz. Peki hoşgörümüz nerede?
Hayatımızı zenginleştirecek olan kaybolmaya yüz tutmuş değerler… Sadakat, güven, sorumluluk, sevgi, dürüstlük, şefkat, adalet, merhamet, yardımlaşma, cömertlik, fedakarlık, hesap verilebilirlik, uzlaşmacılık, saygı, vefa, alçak gönüllük, tolerans, helalleşme, empati, kibirsizlik…
Kendi içimizde doğru olanı aramayı her daim sürdürmedikçe, iyi insan olabilmeyi gayemiz haline getirmedikçe bu duygulara hasretimiz kat be kat artacak.
Milli birlik ve beraberliğimizi sağlayarak, sağduyu ile bunu koruyabileceğimiz günlerin hasreti içinde sözlerimi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bir başka değerli sözüyle bitirmek istiyorum:
“Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela bizim kendi benliğimiz ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün iş ve hareketlerimizle gösterebilmeliyiz. Bilelim ki milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.