
Kayahan... AİLEMİN GELECEĞİNİ GARANTİ ALTINA ALDIM!
Kayahan, kızları Beste ve Aslı Ğönül, eşi İpek ile torunu Oben'in hayatını garanti altına aldığını söyledi: Öncelikle aileme şerefli bir soyadı bırakmaya çalışıyorum Onları namerde muhtaç etmeyeceğim!..
Kayahan'la söz bitmez... Yine öyle oldu. Yine çok konuştuk. Yıllar önce bir başka aşk için ceketini alıp giden halinden, eski eşiyle hala devam eden ilişkisinden, kızı Beste'den, torunu Oben'den, eşi İpek Hanım ile küçük kızı Aslı Gönül'den... Ve tabii müzikten, rekabetten, kırgınlıklardan, savaşlardan... Kendini anlatırken başka hayatların gerçekleri de girdi konuşmalara. Çünkü bütün bu hayatlar Kayahan'ın hayatından akıyor. Dolayısıyla bu röportaja bir değil, birkaç hayat sığdı.
* Aşkın peşinde koşar haliniz, aşkı anlatışınız, onu yaşamanız dinleyicinizin üzerinde özellikle de kadın dinleyiciniz üzerinde ne denli etkili olmuştur, hiç düşündünüz mü?
Savaşçı erkeği sevenler beni sevdiler. Doğruları söyleyenler beni sevdiler. Kendime tarafsız bakmaya çalışarak şunu söyleyebilirim. Ben Beste'nin annesinden ayrıldım. Birçok insan evliliğinde bile benim ayrıldığım kadar doğru yaşamadı. Onunla birlikte olduğum sürece ne kazandıysam, her şeyi ona bırakıp, sadece ceketini alıp çıkmış bir insanım. Kadınlar bunu çok sevdi. Ama bunu içimden geldiği için yaptım, kadınlar sevsin diye değil. Daha sonra hem kızıma, hem annesine sonuna kadar bütün görevlerimi yerine getirdim, hâlâ da getiriyorum. Ve de büyük bir zevkle yapıyorum.
BAŞARISIZ ERKEĞİ SEVMEM
* Eşiniz İpek Hanım açısından anlaşılabilir bir durum mu bu? Onunla yeni bir hayat kuruyorsunuz ama geçmişiniz de sizinle birlikte. Her kadının kabullenemeyeceği bir durum bu...
Eşim İpek ile kızım Beste çok iyi anlaşıyor. Küçük kızımız Aslı Gönül ile Beste'nin arası da çok iyi. Biz bayramlarda, İpek, ben ve Aslı Gönül birlikte eski eşim, Beste'nin annesi Nur Hanım'a ziyarete gidiyoruz. Onlar sıklıkla telefonda da konuşuyorlar. Bu tabii ki benim çabamla olmuş bir şey değil. En önemlisi İpek bulunmaz bir insan.
* Şanslı olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Pek çok açıdan çok şanslıyım. Geceleri ettiğim dualarda 'Allah'ım istemediğim kadar çok şey verdin' diye başlarım. Sahiden de bu kadar çok şey beklemiyordum hayattan.
* Maddi gücünüz olmasaydı, bu kadar kolay düzenleyemezdiniz hayatınızı. Doğru değil mi?
Doğrudur... Erkek arkadaşlarıma hep şunu söylerim. Kadınlar başarısız erkekleri sevmezler. Erkekler başarılı olabilmeli ki kadınlar onların limanlarında kendilerini iyi hissetsinler. Başarısız erkeği ben de sevmem, kadın nasıl sevsin? Allah bana nasip etti, ben başarılı oldum. Mesleğimin ilk 20 yılında insanların beni anlamaması da bir şanstır aslında. Çünkü sandık çok doldu, bir sürü hazinem oldu. Ben kendime inandım. Her konuda şanslı olduğuma inanıyorum...
HEPSİ KONTROLÜM ALTINDA
* Bir yanda sanatçı kimliğiniz var. Belki de bencil olmanızı gerektiren bir kimlik. Ama öte yandan pek çok insanın hayatı ve sorumlulukları da üzerinizde... Eski eşiniz, kızınız, torununuz... Bu iki dünya arasındaki geçişler kolay olmasa gerek. İpler her an elinizde mi olmalı mutlaka?
Doğrudur... Müziğin üretim aşamasında her şeyin içindeyim. Şarkılar hazır olunca başka şeyleri düşünmeye başlarım. Bütün kontratlarıma o albümün satış müdürü olmak kaydıyla imza atarım. 6 ay satış konusunda çalışırım. O sırada hayatlarımız, çalışanlarımızın hayatı, çocuklarım... Hepsi kontrolüm altındadır. Böyle alışmışım. Ayrıca bunun beni zinde tuttuğunu da söyleyebilirim.
* Peki bu kadar yaşamın sorumluluğunu taşımak, üstelik onların geleceklerini de dizayn etmek gibi bir sorumluluk ağır değil mi? Onların sorumluluğu ve geleceği sizi korkutuyor mu?
Öncelikle onlara şerefli bir soyadı bırakmaya çalışıyorum. Ardından da namerde muhtaç olmamaları için bir şeyler yapıyorum. Onlar için ayırdığım paylar var. Bir gün bu dünyadan mezun olduğumda, arkamdakileri düşünmeden rahatlıkla mezun olacağım. Onlar acaba ne olacak konusunu hiç düşünmeden mezun olacağım. Aslında en büyük saadet bu... Beni besleyen şey de bu. Bir gün gözümü kapattığımda sanıyorum o zaman benim için 'iyi adamdı' diyecekler.
* Sanırım aileniz bunu yaşarken de teslim ediyordur size...
Bütün bu yaptıklarımızı aslında bir aile, daha sonrasında da bir millet teşkil etmek için yapıyoruz. Aile sizi o çalışmada dinlendiren bir duygudur. Size güç veren, hedefi çizen şey ailedir. Ailesi, sevdiği, dostları olmayan bir insan bu işleri yaparken çok zorlanır. Sadece kendin için yapılan ve paylaşılmayan şeylerin bir tadı olmadığını düşünüyorum. Oysa ben bir şey yaptığım zaman o başarı olarak bana değil evimize dönüyor. Tabii ki kızım Beste'ye ve torunuma da dönüyor. Bir başarı kazandığımız zaman, o hepimizin başarısıdır. Onlar bana, onlar için bir şey yapmanın gücünü vermişlerdir. Bunun hazzını da yaşarım.
Bunca dünya işlerinin, kavgaların, savaşların içinde eşinizle aşkınız devam ediyor mu hâlâ?
Aşk yoktur, sevgi vardır benim için. Aşk hastalıklı bir şeydir. Kaçanın, kovalayanın, birbirine yara bere açanların birlikte oldukları bir ortamdır aşk. Bir görür aşık olursunuz. Orada sebep ya gözdür, ya kaştır, ya boydur, ya postur... Ama sevgi tanıdıkça derinleşen bir şeydir. Sevgi emek ister, aşk istemez. Aşk sadece mazoşist insanların hoşuna giden bir duygudur. Ben sevgiyi yaşıyorum. Aslı Gönül'de de, Beste'de de, Oben'de de, sevgili karımda da... İpek benim çok büyük bir şansım. İpek Hanım'ın Türkiye'nin en iyi üç şarkıcısı arasına girmesi için çok uğraşıyorum. O da çok uğraşıyor. Aşağıda bir seviye düşünemem. En iyinin üstüne çıkmasını istiyorum. İpek Hanım için 8 aydır üzerinde çalıştığım bir şarkı var. O söyleyecek. Bunu hak etti. 15 senedir burada bunun eğitimini görüyor çünkü... Nasıl Nilüfer'in bir 'Geceler'i varsa, şimdi de bunun gibi büyük bir şarkıyı İpek Hanım'ın söylemesini çok arzu ettim.
Nasıl bir yaşlılık hayal ediyorsunuz?
Şu anda yaşlıyım zaten... Ama ruhum hâlâ genç. Yağmur yağmadan önce bir yerlerim ağrıyor ama hâlâ top oynayabiliyorum. Hâlâ çocuksu bir tarafım var. Zaten beni yanlış anlayanların neden yanlış anladıklarını da biliyorum. İçimde çok naif bir çocuk var ve bunu korumak için de üstüne 25 tane çelik yelek giyiyorum. Mecbur kalıyorum. Bundan dolayı beni mazur görsünler. Çünkü o kırılırsa ben biterim. Yıllarca hep koruma oldum, hâlâ da onları atmış değilim çünkü öyle bir ortam görmüyorum. Bir de bu mesleğin getirdiği bir şey daha var. Ben hep eğlendirmeyi öğrenmişim, eğlenmeyi bilmiyorum. Geçtiğimiz yılbaşı evde oturdum, ne yapacağımı şaşırdım. İyi ki Aslı Gönül vardı... Oysa ben her yılbaşında sahnedeydim. Onun için bu yılbaşında kesinlikle sahnede olmak istiyorum. Çünkü nasıl eğlenilir konusunu ben öğrenememişim... Yani birilerini mutlu etmeyi biliyorum ama ben nasıl mutlu olurum onu bilmiyorum...
* Sizinle Beste konusunda yıllar önce yine konuşmuştuk. İkinci evliliğine de karşı çıkmıştınız. Sanki aynı film yeniden yaşanıyor gibi. Siz yine karşı çıkıyorsunuz ve büyük ihtimal o sizi dinlemeyip yine evlenecek. Siz 'ben söylemiştim' demekten sıkılıyor musunuz?
'Ben söylemiştim' lafını sevmiyorum ama aynı şeyi bir kez daha yapmaya kalktığında, 'Bu ona benzemiyor mu, bu filmle o film benzeşmiyor mu?' diyorum. Bu arada bir şeyi düzeltmem lazım. Ben Beste'nin Tayfun'dan (İlk eşi Tayfun Duygulu) ayrılış şeklini bizim için çok büyük bir zul olarak görüyordum. Ama Beste bir hafta önce aradı ve bir şeyler anlattı. O zaman anladım ki Beste'nin Tayfun'dan ayrılması için nedenleri varmış.
KEŞKE BANA SÖYLESEYDİ
* Siz bir babanın çok zor söyleyebileceği bir şeyi söylediniz. Kızınızın evliyken bir başkasıyla beraber olduğunu ama bunu kabullenemeyeceğinizi söylediniz. Neydi bu? Evlada ceza mı? Yoksa 'Vay be ne babaymış' dedirtmek mi?
Evet, böyle konuştum. Evladımın yanında değil bir başkasının yanında duruyordum. Herkes kendi evladını korur ama ben körü körüne kimseyi korumam. Ama bir hafta önce bana anlattığı şeyler oldu. O söyledikleri bir insandan ayrılmayı gerektirir mi bilmiyorum ama... Demek ki Beste'nin ayrılmak için önemli nedenleri varmış. Bunu yeni duydum. Ona 'Keşke bana söyleseydin' dedim.
* Bilseydiniz o zaman kızınızın yanında mı dururdunuz?
O zaman kızımın yanında durmayışımın başka nedenleri vardı. Ben kızıma sordum; 'Bu çocuktan ayrılıyorsun. Peki başka biri mi var?' dedim. O da bana 'Yok' dedi. Ama hemen birkaç gün sonra siz onun başka biriyle fotoğrafını bastınız. İşte onun için yanında durmam.
* Hep doğrucu olmak adına, insan kendi canını bile hırpalayabilir mi?
Şöyle bakın ama; Ben Türkiye'nin sevdiği, beğendiği insanlardan biriyim. Kızım bana gelip 'Baba hiç kimse yok, ama ben bu evliliği bitiriyorum' dediğinde ben buna şapka çıkardım. Ama sonra adamla resmini bastınız. Ne yapabilirim ben? Beste babasının bu ülkede tanınmış bir adam olduğunun, bu gerçeklerin ortaya çıkabileceğinin, bunun da beni ne hale getirebileceğinin farkında değil miydi? Zor durumda kaldım.
* Beste sizin için hayal kırıklığı mı?
Onun en sevdiğim yanı tertemiz bir insan oluşu. Bu benim için dünyanın en büyük serveti ile eşdeğer. Beste altın kalpli bir insandır. Bazen, yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilip karşı tarafa ayıp olmasın diye devam eden bir insandır. Ayrıca bugün Türkiye'de ben dahil en iyi sözü yazanların hepsinden daha iyi şarkı sözü yazabilir. Bunu iddia ediyorum çünkü yazdıkları var. Örneğin 'Kar Beyazdır Ölüm' şarkısının sözleri Beste'ye aittir...
AŞK HAYATINI İŞGAL EDİYOR
* Ama eski eşi Tayfun Duygulu, bu şarkıyı Beste'nin ihanetini yaşadıktan sonra yazdığını açıkladı...
Ben gerçeğini söylüyorum. O belki de yanlış hatırlıyordur. Kar Beyaz zaten Beste'nin köpeğinin adıdır. Yani Beste yazmıştır ama bunu gündeme getiremedi. Ona bunu öğretmeyi çok istedim. Ama Beste bu aşk meselelerini fazla büyütüyor. Yani aşk bütün hayatını işgal ediyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.