Burası tv ekranı olmadığına göre, marka ismi verebilirim...

Çünkü ancak derdimi bu örnekle anlatabilirim...

Dünya devi Coca Cola diyeceğim.

Ambalajını yeniliyor, içeriğini yeniliyor ve reklam yapmaya devam ediyor.

Çok mu ihtiyacı var buna?

Dünya devi!

Bence yok!

Hiç reklam yapmasa, kendini yenilemese bile, tüketilmeye devam edilecek!

Niye mi Coca Cola örneği verdim?

Marka yönetiminden haberi olmayan starları düşünüyorum uzun zamandır!

Kendileri için çalışan, üreten, düşünen ekip yok, etraflarında tek bir akıllı adam yok!

Akıl vermeye çalıştığında ise "haklısın" deyip, aynı yollarına devam ediyorlar...

Ne Coca Cola'dan örnek alıyorlar, ne verdiğin aklı dinliyorlar, ne de o beğenmedikleri gençlerin ne yaptığına bakıyorlar...

Öylece sürüklenip gidiyorlar yıllar içinde...

Hayatlarını devam ettirip, ele güne muhtaç olmuyorlar, bu da isimlerinin büyüklüğünden!

Sadece isimlerinin ekmeklerini yiyorlar yani...

Ne mi yapıyorlar?

Gençlerin dizilerini izliyorlar evlerinde.

Haftada en az 3 galadan davetiye geliyor evlerine, ama katılmıyorlar tabii!

Katılsa bir türlü, şimdi kalk magazin gazetecilerinin sorularını yanıtla, "tahtınıza kimi aday görüyorsunuz" diye sorsunlar...

İsim versen olmaz, vermesen olmaz! En güzeli otur evinde dizi seyret.

Paranı da gittiğin imza günlerinden kazan.

O alışveriş merkezi senin, bu alışveriş merkezi onun diyerek git "imza günü" adı altında sürekli seni sevenlere gülümse, imza dağıt, gelenler zannetsin ki, alışveriş merkezi halka

iyilik yapıyor, sevdiğim ünlüyü getiriyor; oysa ki sen ekmeğini kolay yoldan en fazla 15 bin TL aldığın o imza gününden kazanıyorsun...

Bunu yapmak yerine, bak bakalım etrafına...

O dizilerini seyrettiğin gençler nasıl çalışıyor, kimlerle çalışıyor.

Menajerlik sistemi değişmiş, basın danışmanı sistemi değişmiş, senin basın danışmanın alışveriş merkezi ile pazarlık yapar olmuş, diğerlerinin ki "star"ın markasını ileriye

taşımakla uğraşıyor. Gazetecisinden, yapımcısına, yönetmeninden, fan'larına kadar her şeyiyle ilgileniyor çalıştığı kişinin...

Üstelik bu dizilerini izlediğin gençler, yeni oyuncular var ya, hani hiçbir zaman "beğeniyorum" diyemediğin; onlar birbirlerinin galalarına, davetlerine, işlerine gidip, birbirlerine destek de veriyorlar...

Bu minik örnekler sinemacılar içindi...

Daha örnek vermeye kalksam, sıkılırsınız belki de...

Ya şarkıcılar?

Onların durumu farklı mı?

Yooo onlar da aynı...

Onlar da en iyiyi kendileri biliyorlar!

Gençler almış başını gidiyor, müzik listelerinde bırak ilk 10'u, ilk 100'de onlar var!

Klip kanallarında onların klipleri, konserler onlarda, ekstra diye tabir edilen özel konserlerden başlarını kaşıyacak zamanları yok; 1 ayda 3 gün dinlenirse mutlu olan var aralarında!

Peki sen ne yapıyorsun?

Sen de dizi seyrediyorsun!

Sen de gizliden müzik listelerinde kim ne yapmış bakıyorsun, ama üretmiyorsun!

Oturup evinde telefonunun çalmasını bekliyorsun!

Şoförünü basın danışmanı yapıyorsun!

Şoförünü sevgilin yapıyorsun!

Sevgilini menajerin yapıyorsun!

Sosyal medyayı öyle bir kullanıyorsun ki, ulaşılmazlığın da bitiyor! Kimse hiçbir şeyini merak etmiyor artık!

Ya üretmiyorsun, isminin ekmeğini yiyerek ayda 1 konser gelirse mutluluktan uçuyorsun... Ama bu arada en büyük ses senin sesin! Senin müzik bilginin üzerine insan doğmadı daha.

Ya da üretiyorsun, ekibin olmadığı için şarkıların kitlelere ulaşmıyor, çünkü senin için uğraşan, didinen insanlar yok etrafında!

O beğenmediğin yeni yetme genç star her konserinde 3 kıyafet değiştiriyor, sen aynı kostümle 10 tv programına, 10 konsere gidiyorsun!

Daha yazayım mı?

Yazmayayım!

Zira yazarsam, isim vermiyorum ama, vermiş kadar olacağım...

Kendini yenilemeyen, konuşulanlara itibar etmeyen, etrafına bakmayan, bakıp görmeyen her star, bir gün unutulmaya, aranmamaya, sorulmamaya, istenmemeye mahkumdur...

Ya dünya devi olmasına rağmen, hala ismini önde tutan Coca Cola olursun ya da evinde oturur dizi izlersin...

Seçim de hayat da senin!