Nuri Alço... 'HACI BABAM FİLMİMDE AĞLADI!'
Yeşilçam filmlerinde üzerinde ropdöşambırı, elinde viskisiyle kimi zaman bir mafya babası, kimi zaman da bir uyuşturucu kaçakçısı olarak izlediğimiz Türk Sineması’nın unutulmaz oyuncusu Nuri Alço hayatına dair bilinmeyenleri Sözcü HaftaSonu okurları için anlattı...
Oynadığı onlarca filmin hemen hemen tamamında kötü karakterleri canlandıran ancak gerçek hayatta iyi kalpliliğiyle ile tanınan Nuri Alço, şimdilerde ekran karşısında kendisini göremememizin nedenini “Sağlığım, gücüm kuvvetim yerinde.
Ancak bir teklif gelmiyor” şeklinde cevapladı. Yeşilçam ile tanışma hikayesini anlatan 70 yaşındaki Nuri Alço, 1976 yılında ilaç firmasında çalışırken bir gazetenin düzenlediği ‘kral-kraliçe' yarışmasına katıldığını söyledi.
Alço, “Gazetenin düzenlediği yarışmaya Tarık Akan'dan sonra ben girdim.
Orada kazandım, birinci oldum. İlk olarak fotoromanlarda başladım ardından mankenlik, podyumlarda görev aldım.
Sonrasında ilaç firmasını bırakarak filmlerde görev almaya başladım” dedi.
HACI BABAM FİLMİMDE AĞLADI
Yeşilçam'a başlamasını ailesinin nasıl karşıladığını açıklayan Alço, “Kayıp Kızlar da, Tele kızlar da, Taçsız kraliçe de, Yosma da benim arka arkaya çektiğim filmdi.
Ben ilk Kayıp Kızlar'ı çektiğim filmde Türker İnanoğlu'na dedim ki ben nasıl oynarım?
Benim ailem hacı, hocadır. Bana senaryo vermiyor. Ne oynayacağım diyorum.
‘Senaryoya gerek yok ki, ben senin nasıl oyuncu olduğunu biliyorum' diyor.
Böyle bir yapımcı. Öyle deyince senaryoyu isteyemiyorsun da. Diyorum ki çizgimi bileyim.
Ya kadın satan, uyuşturucu satan, bir adamı oynayacaksın' diyor.
Dediği zaman kıpkırmızı oldum ben. Aileme nasıl bakacağım?
Hepsi hacı, hoca. Ailem filmi ağlayarak izlemiş.
Nuri Alço'nun sinemada canlandırdığı karakterlerden ilham alan bir grup gencin kurduğu NARO (Nuri Alço Revival Organization) adlı organizasyon ile isminin ve repliklerinin İstanbul'un duvarlarına yazılmasını, filmlerde kötü karakterli rollerde görev alması nedeniyle toplum içinde de kötü anılmadığını ifade eden Alço, “Benim üzerime sevilen bir sanatçı görmüyorum.
Üç neslin birden sevmesi, şu anda Türkiye'de değil dünyada duvarlara ismi yazılan tek sanatçı ve bütün minibüslerde, yollarda, arabaların kornalarında dahi benim müziğim olan tek sanatçı benim” dedi.
PIRASA GİBİ ADAM ÖLDÜRÜYORLAR
Kötü karakterlerde rol alarak izleyicilere büyük mesajlar verdiğini ifade eden Alço, şu andaki filmlerin hiçbirinde bir mesaj göremediğimizi söyledi.
Yayınlanan film ve dizileri eleştiren Alço şöyle konuştu: “Bugün dizilere baktığınız zaman hep şiddeti uyguluyorlar.
Genç nesil, evdeki çocuklar seyrettiği zaman filmleri pırasa gibi adam öldürüyorlar.
Çocuklar seyrettiği zaman aaa adam öldürülüyor, demek ki hiç soran yok diyor.
Yani mesajlar çok çirkin, çok kötü. Bizim zamanımızda şiddet mi vardı? Gerçekten yoktu.
Olsa da bu kadar değildi. Nadir, tek tük çıkıyordu ki böyle televizyonlara, bilmem nereye konu olacak bir şey değildi.
Ayrılıkların çoğu şimdi hep şiddet, hep şiddet. Nedir bu şiddet? Kadına şiddet, erkeğe de şiddet uygulanıyor bugün.
İnsan canının hiçbir değeri yok şu anda. Bir hayvan ölüsü gibi vurulup, atılıp gidiliyor.”
CÜNEYT ARKIN BÜYÜK BİR OYUNCU
Kendisi gibi Eskişehirli olan hemşerisi Cüneyt Arkın'ın büyük bir oyuncu olduğunu ifade eden Alço, “Cüneyt Arkın benim hemşerim.
Eskişehir'den çıkan sanatçı hiçbir yerden çıkmaz. Cüneyt Arkın ile ‘Vazife' filminde birlikte oynadık.
Cüneyt Arkın 10 numaradır yani, bakmayın şuanda kortizonlarla vücudu deforme oldu ama oyuncu olarak dünyada ikinci oldu.
Helikopterin üzerine çıkıp 4 katlı apartman yüksekliğine çıkıyoruz.
Aşağıya baktığında sadece karton kutular var.
Yumruğu alacaksın, savrulacaksın, aşağıya düşeceksin kartonların üzerine bir de Cüneyt abi arkadan üzerime atlayacak.
Kemiklerin kırılır, paramparça olur. En ufak hata kabul etmez. Tek kamera çekiyorsun.
Şimdiki gibi 4-5 kamera yok. Bizde yönetmen yanımızda olur ve ‘motor' sesini duyduğumuz zaman herkes titrerdi.
Bazıları şimdi beğenmez, Cüneyt Arkın şöyle böyle. sen Cüneyt Arkın gibi ata binebilir misin?” dedi.
BİZLER ‘FAHRİ MİLLETVEKİLİYİZ'
Sanatçı kimliğinden sonra bir başka iş yapmayı veya siyasete girmeyi hiç düşünmediği ifade eden Alço,”Siyaset sanatçılara göre değil.
Bizler halkın insanlarıyız, halk bizi seviyor. Sanatçılar bana göre gizli milletvekilleridir.
Nasıl bir yerdeki yürüyüşe katılıyorsun, ya da gündem yaratıyorsun.
Hükümete göre ters düştüğün zaman gidiyorsun. Yani yok oluyorsun, sabun gibi eriyorsun.
Ben Eskişehir sevdalısıyım. Ben Eskişehir'den değil Türkiye'nin neresinden milletvekilliğine adaylığımı koyarsam koyayım kazanırım.
Cüneyt abi koydu, kazanamadı. Onun büyük şanssızlığı gerçek isminin Fahrettin Cüreklibatur olması ve seçim kağıtlarında gerçek isminin yazıyor olmasıydı.
Sandığa giden vatandaşlar Fahrettin Cüreklibatur ismini tanımadı ki.
Milletvekilleri çoğu maaş için bu işi yapıyor. Halkın içinde olan biz sanatçılarız.
Bazı sanatçılar hükümete yakın oluyor, onların televizyonlarında iş almak için uğraşıyorlar” açıklamasını yaptı.
EKRANLARA KÜSMEDİM
Yeşilçam oyuncularına şimdiki neslin rol vermemesinden de yakınan Alço şöyle konuştu:
“Sağlığım da, görselliğim de yerinde. Her türlü aktörlük yeteneğine sahibim.
Bize her filmde bir sürü rol var ama maalesef genç nesil, Yeşilçam sanatçılarına karşı bir tepki içinde.
Neden cephe almış durumdalar bilemiyorum. Hükümetin biraz problemleri oluyor, kanallarda yönetmenler değişti, eski oyuncular, eski aktörler pek kalmadı.
Allah'a şükür bir sakatlığımız yok, bir şeyimiz yok. Bir filmde oynayabiliriz.
Var şu anda güzel diziler ama tabi biraz da seçici olmak gerekiyor.
Fazla seçici olunca da uzak kalıyorsunuz televizyonlara. Ekranlara küsmüş değilim.
Var şu anda iki üç tane teklif ama pandemi nedeniyle hep Nisan'a ertelendi.
İzmir Seferihisar Köyü'nde çekimleri tamamlanan yeni bir filmi bitirdik.
Kaynak:sözcü.com.tr / Kemal Atlan
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.