'Sakın kızıma dokunma!'

Pascal Nouma, hakkında bilinmeyenleri 'Private Lounge' programında anlattı

Röportajdan çıkan sonuç; Pascal rahat ama kızı söz konusu olduğunda aslan kesiliyor

Fransa'da yetiştiği çevrenin zorluklarından bahsederken, "Arkadaşlarım gibi olmamak için futbol oynamayı tercih ettim. Çünkü çok kötü bir insandım ve futbol iyi biri olmam için şanstı" diyor.

* Türkiye'ye geliş hikayesi de ilginç. İlk teklif geldiğinde "Kesinlikle olmaz" dediğini anlatan Pascal Nouma, kısa sürede Türkiye ve Türk insanına alışmış. Şimdi, geldiğinde "Burası ne kadar güzel bir ülke" dediğini anımsıyor.

* Pascal hakkında bir bilinmeyen daha. Sağlıksız olduğunu bilmesine rağmen sadece bir öğün yemek yiyor. Kahvaltı ve akşam yemeği yok. Bulgur pilavını çok seviyor. Hamsiye bayılıyor.

* En hassas olduğu noktaysa 15 yaşındaki kızı: "Geçen gün beni aradı ve 'Baba, benim bir erkek arkadaşım var' dedi. İlk sevgilisi... Ben de beni tanıyıp tanımadığını sordum. 'Evet senin deli olduğunu biliyor' dedi. Ona 'Sakın kızıma dokunma' dedim. Kıskandım, o benim bebeğim. Ama hayat böyle bir şey işte."

Attığı her adım olay olan Beşiktaş'ın efsanevi futbolcusu ve Survivor'ın en ateşli ismi Pascal Nouma, Hande Alpata'nın yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği "Private Lounge" adlı programa konuk oluyor.

Çarpıcı açıklamalar, aile hayatından, çocukluğuna hızlı bir bakış, kıskançlıkları, sevinçleri, hüzünleri, tüm sırlarıyla Pascal Nouma, Survivor'dan sonra ilk defa World Travel Channel'da Hande Alpata'ya konuştu.

Nşantaşı House Cafe'de hoş bir yemek eşliğinde başlayan sohbet hoş bir alışverişle Brandroom'da devam etti. Programın sonunda birbirinden güzel kıyafetler deneyen Pascal, çılgın ve eğlenceli tavırlarıyla bu pazar saat 22.00'de World Travel Channel ekranlarında "Private Lounge ? Hande Alpata" ile sevenleriyle buluşuyor.

Provalar boyunca sürekli o ayakkabıları giydim.

İmzaladım. Acun size bir hediye gönderdi dedi. Masaya bir kutu koydu. Bu nedir diye sordum. O da benim hediyem olduğunu söyledi. Kutuyu açtım, dans ayakkabısı yazıyordu. Ben de bunun ne için olduğunu sordum. O da programda dans partnerim olduğunu söyledi. Hangi program için olduğunu sordum. O da "Yok Böyle Dans" dedi. Ona dans etmek istemediğimi söyledim. O da "kontratınız var" dedi. Şoke oldum. Büyük bir şok yaşadım. Fakat sonra her şey yoluna girdi. Provalar boyunca sürekli o ayakkabıları giydim.

Kötü bir insandım ve futbol iyi biri olmam için iyi bir şanstı.

Babam da futbolcuydu ve bende babamın mesleğini seçtim. 13 yaşındayken bir Paris takımına girdim. Doğduğum yer çok zor bir yerdi. Arkadaşlarım gibi olmamak için futbol oynamayı tercih ettim. Çünkü çok kötü bir insandım ve futbol iyi biri olmam için iyi bir şanstı.

Fransa teknik takımındaydım ve teknik direktörüm beni aradı ve Türkiye'de bir klüp olduğunu söyledi. 'Kesinlikle olmaz! ' dedim. Sonra da Beşiktaş'ta finale çıktım. Önce çalıştım sonra Beşiktaş'ta yıldız takıma girdim. Çünkü ülkeyi tanımıyordum. Geldiğimde de "burası ne kadar güzel bir ülke!" dedim ve Beşiktaş ile hemen kontrat imzaladım.,

Her gün pissiniz orada.

Gemideyken, su şeffaftı, saydamdı. Tüm o ağaçları görüyorsunuz, çok güzeldi. Sizi oraya götürüyorlar ve orada hiçbir şey yok, hem de hiçbir şey. Fotoğraf çekebilirsiniz, mükemmel. Fakat biz oradayken? Bir ay boyunca yıkanmadığınızı hayal edebiliyor musunuz? Ben edebiliyorum çünkü bunu yaşadım. Sabahları insanlara sarılmayı severim ama orada sarılacakken "Affedersiniz" diyordum. Anlıyor musunuz? Her gün pissiniz orada. Ama sabunumuz yoktu. Diş fırçamız yoktu. tuvalet de yoktu. Ağaçların arkasına gidiyordunuz. Erkekler sağa gidiyordu.

Sakın kızıma dokunma

15 yaşında kızım var. Geçen gün beni aradı ve "Baba, benim bir erkek arkadaşım var." dedi. Ben de 'Ne!?' dedim. Bana "tamam sakin ol" dedi. İlk sevgilisi? Ben de beni tanıyıp tanımadığını sordum. 'Evet senin deli olduğunu biliyor dedi'. Ona 'sakın kızıma dokunma' dedim. Kıskandım o benim bebeğim. Ama hayat böyle bir şey işte.

Cannes, buranın Bodrum'u gibi bir yer.

Eski eşim, kızım ve oğlum Cannes'de yaşıyor. Ben Paris'te doğdum ve Paris'in tüm klüplerinde oynadım. Bu yüzden Cannes'a taşındım. Cannes, buranın Bodrum'u gibi bir yer. Ben ordaki insanların çok rahat olduklarını fark ettim. Orada kimsenin acelesi olmadığını gördüm. İnsanlar eğlenmelerine bakıyorlar, kahve içiyorlar.. Ben orda 10 yıldır yaşıyorum yine de İstanbul'da yaşamayı tercih ediyorum.

İzmir çok güzel bir şehir.

Bodrum, Türkbükü ve Çeşme'yi seviyorum. İzmir çok güzel bir şehir.

Hepsinin toparlanmalarını izliyorum

Bodrum'da bir günüm. Balkona çıkıyorum. Sonra da bütün arkadaşlarıma sesleniyorum. Onlar da akşamdan kalma oluyorlar, hepsinin saçı başı dağınık vaziyette oluyor. Hepsinin toparlanmalarını izliyorum. Birine kuaföre gitmesi gerektiğini söylüyorum. Diğerini manicure yolluyorum. Bir saat sonra herkes lobide oluyor ve bir yere gidiyoruz. Arabayla müzik dinleyebileceğimiz sakin bir yere gidiyoruz. Herkesle selamlaşıyoruz. "Merhaba Pascal". Saat 5 olduğunda tekrar parti başlıyor. Araba kullanamayacağımız için taksi tutuyoruz. Otele gidiyoruz ve tabii ki duş alıyoruz. Ardından akşam yemeğine gidiyoruz. Hep aynı şeyi tekrar edip duruyoruz.

Günde yalnızca bir kez yemek yiyorum.

Sağlıklı olmadığını biliyorum. Şu an öğle yemeği yiyoruz, bir sonraki yemeğim yarın olacak. Günde yalnızca bir kez yemek yiyorum. Ben 25 senedir böyleyim. Hiç kahvaltı etmem, kahve içmem. Örneğin bulguru çok severim. Hamsi'ye bayılırım. Türk yemekleri yapmayı öğrenmek istiyorum.

Amerika'da yaşamak isterdim.

Miami ya da New York'da yaşamak isterdim. Ya da Atlanta'ya geri dönebilirdim. Kız kardeşim Atlanta'da yaşıyordu. Tatillerde oraya giderdim. Kendisi evli ve bir bilgisayar şirketinde çalışıyorlar. Beni Atlanta'ya davet ettiler ve yaklaşık iki hafta orada kaldım. En güzel yerlere gittim. Nelly'nin klübüne gittim, bütün rap'çileri gördüm. Hepsini aynı yerde gördüm. Benim için harikaydı!