"PATRON MUTLU SON İSTİYOR" FİLMİNE GİTMEK İÇİN 3 NEDEN

"PATRON MUTLU SON İSTİYOR" FİLMİNE GİTMEK İÇİN 3 NEDEN

Ruhunuz daralıyorsa, içinizde ülkede olup bitenden sıkılmış, vücut kimyanızı değiştiren bir isyan varsa, terapi için "Patron Mutlu Son İstiyor" filmine gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.1 Saat 35 dakika gülmek, aşkın saf halleriyle debelenen gençlerin yaşadıklarına şahit olmak içinizi temizleyecek.

Güldüğünüzde vücudunuza huzur veren endorfin salgılanır. (Böylece haberleri dinlerken daha az sinirlenirsiniz.) Gülmek bağışıklık sisteminizi güçlendirir. (Hayata ve haksızlıklara karşı direnciniz artar.) Gülmek içinizde biriken öfkeyi size zarar vermeden vücuttan atar. (Düşman değil rakip olduğunuzu anlarsınız.) Gülmek bedeninizde tümörlerle savaşan hücrelerin arttırır... Kansere ve diğer virüslere karşı kalkanınız olur.

Özel bazı hastalıkların tedavisinde "gülme terapisi" kullanıldığını biliyor muydunuz? Kahkaha yogası kursları veren arkadaşım Eda Atay'ın kursu sonrası insanların beden ve ruhlarındaki değişimi nasıl hayretle fark ettiklerini uzun uzun dinlemiştim. Bu filmden çıkınca da işte aynen o arınmış vücut elektriğini hissediyor insan.

"Patron Mutlu Son İstiyor", vücudunuza iyilik yapan bir film. Aklınıza huzur, kalbinize kahkaha koymak kadar güzel bir iş var mı? Üstelik süper kaliteli kurgu, oyunculuklar ve görüntülerle.

Ben filmleri ikiye ayırıyorum. Toplumun hayal gücünü, akıl haznesini geliştiren filmler ve vücut yapısını etkileyen hayatına yepyeni sayfa açan filmler...

"Eternal Sunshine", "Thruman show" veya" Eşkıya" filmi sonrasında kafanızda haftalarca bu konunun döndüğünü itiraf edin.

"Schindler'in Listesi" veya "Guguk Kuşu'nu izledikten sonra hayatınıza ait bir bakış yerinden oynamadı mı? "Hababam sınıfını", "Selvi Boylum Al Yazmalım"ı yüzlerce kez seyretmemize rağmen hala filmden bir kare gördüğünüzde TV önüne çekildiğimizi de itiraf edelim.

"Patron Mutlu Son İstiyor" filminin çekimleri sırasında rahmetli babam yoğun bakımda, dünya ile öte alem arasında kararsız yatıyordu.

İki ay boyunca, Kayseri-Istanbul-Antalya arasında hayatımda hiç yapmadığım kadar sık yolculuk yaptım. Rolüm küçük bir roldü, set arkadaşlarım kocaman yetenekler!..

İçim bir hüzün bir katranla sıvanırken varlıkları, sıcaklıkları destekleriyle ömrümün en ağır günlerini sayelerinde ruhum hasar görmeden atlattım.

Bağlarda, ince kumla döşenmiş peri bacaları arasında, gece ay ışığında gümüş sıvanan setlerde ekibin neşesi,desteği bana hayatın bir döngüden ibaret olduğunu, "gelip", "gülüp", "gideceğimizi" anlattı. Hayatın devam ettiğini, kundakla kefen arasına sıkıştırılmış bir gülümsemenin en büzük hazine olduğunu... En büyük patron (!) da mutlu son istiyor. Her şeyi berbat eden biz insanlarız.

Bu filme gidin! İçinde sizden eksiltilen kocaman bir kahkaha çalacaksınız.

[email protected]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.