Hulûsi TUNCA
POLİS HER YERDE YEŞİM SALKIM'I ARIYOR!..
21 Eylül 2007 Cuma günü hemen hemen tüm gazetelerden yer alan bir haberden öğrendik ki; Türk Polisi, Yeşim Salkım'ı arıyormuş.. Haberin özü şöyleydi:
Manken Güzide Duran'ın açtığı hakaret davasına katılmayan şarkıcı Yeşim Salkım için yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul 3'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada hazır bulunan Salkım'ın avukatı, müvekkilinin dizi çekimleri nedeniyle duruşmaya gelemediğini belirtti.
Duruşmaya katılan Güzide Duran ise kendisine "DEVEDE DE BOY VAR AMA EŞEK ÇEKİYOR" diyen Yeşim Salkım'dan şikayetçi olduğunu söyledi. Mahkeme, davanın açılmasından bu yana 1 yıl geçmesine rağmen duruşmaya katılmayan Salkım'ın ifadesinin alınması için duruşmayı erteledi.
Bizim bildiğimiz Türk Polisi 'yakalar'dı.. Ama ne olduysa bu kez yakalayamamıştı [yani bu satırların yazıldığı ana kadar..]
Kaldı ki Yeşim salkım'ı arayan sadece Türk Polisi de değildi.. Milliyet Gazetesi'nin Magazin Müdürü, sevgili Ali Eyüboğlu da uzun zamandır Yeşim'in peşindeydi.. Ondan açıklamasını istediği bir liste vardı! İşte Yeşim; bu listeyi açıklamaktan da kaçıyordu.. Neydi Ali'nin istediği liste? Ali'nin Milliyet Cafe'deki köşesinden okuyalım:
"Yeşim Salkım'ın banka hesaplarına düzenli para yatırıp zengin ettikleri GAZETECİLERİN olduğunu iddia etti. Herkesi zan altında bırakma, kalemlerini satın aldığınız o insanları açıkla dedik, hâlâ açıklayamadı?"
Bekliyoruz Yeşim Hanım.. Yoksa hala 'Kitabımda açıklayacağım' deyip, ucuz reklam peşinde olmaya devam mı edeceksiniz?
DİKİLDİ Mİ DİKİLEMEDİ Mİ?..
Söz madem medyadan açıldı.. Sıcağı sıcağına bir örnek daha verelim.. 19 Eylül 2007 Çarşamba günü, bütün gazetelerde bir 'TİMSAH' haberi vardı.. İşte o haberin özeti;
ABD'nin Güney Caroline eyaletinde 59 yaşındaki dalgıç Bill Heddon, Moultrie Gölü'ne daldı. 3.5 metrelik bir timsahın saldırısına uğradı. Kolunu timsaha kaptırdı. Çevredeki güvenlik görevlileri timsahı hemen vurdu. Karnı yarıldı. Kol çıkarıldı. Buz kabına konulup hastaneye yetiştirildi. Sonra.. Sonra ne olduğunu gazete başlıklarından takip edelim:
Timsahın Yuttuğu Kol Yerine Dikildi [Akşam + Takvim + Vatan]
Timsahın Yuttuğu Kol Yerine Dikilecek [Bugün + Güneş + Hürriyet + Milliyet + Tercüman]
Timsahtan Çıkarılan Kol Yerine Dikilemedi [Posta + Sabah]
Yani; bu kadar mı olur? Bilgisayarın 'B'sinin, internetin 'İ'sinin olmadığı 'bizim' CİLALI TAŞ DEVRİ günlerimizde bile böyle bir şey yaşanmazdı.. Hoş bu kadar gazete de yoktu elbette.. Olsa, ertesi gün Bab-ı Ali'den birkaç kelle giderdi..
Şimdi mi? Hangi gazete yöneticisi bunu fark etti çok merak ediyorum doğrusu..
EN 'HASTA' TARAFTAR..
Milliyet'ten Gökhan Karakaş'ın yukarıdaki başlığı taşıyan haberi şöyle idi [21 Eylül 2007 Cuma]
"Boğaziçi Köprüsü'nden Anadolu yakasına önceki gece emniyet şeridinden giden bir ambulanstan şüphelenen polis ekipleri, aracı durdurdu. Emniyet şeridinden tepe lambasını yakarak giden 34 AZ 2863 plakalı özel bir şirkete ait ambulansın içine bakan polis, hasta yerine üçü personel, ikisi Fenerbahçe formalı, yedi kişi buldu. Inter maçı için stadyuma giden araç, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Ambulans sürücüsü Halit Söylemez'e 108 YTL para cezası kesilirken, araç otoparka çekildi. Gazetecilere saldırmak isteyen Söylemez, ambulansın Fenerbahçe Kulübü tarafından kiralandığını öne sürdü. 4 kişi ise açıklama yapmadan şubeden ayrıldı.."
Kaliteli gazete başlığına hasret kaldığımız şu günlerde Gökhan arkadaşımızın haberinin başlığı ilaç gibi geldi..
Not! 'Hasta' değil 'Sağlıklı' bir Galatasaraylı olduğumu başta sevgili Nurcan Sabur olmak üzere tüm dostlarım bilir. Ama tüm Fenerbahçeli dostlarım bilsin ki, Deivid'in Inter'e attığı muhteşem golünü evde ayakta alkışladım.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.