Rasim Öztekin... "KAVUĞU BU SENE GENÇ BİR ARKADAŞA DEVREDECEĞİM"!..
Türk Sineması’nın efsane ismi Hülya Koçyiğit, her Pazar günü saat 12:00’de TRT 2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” programında konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Koçyiğit’in bu haftakikonuğu tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Rasim Öztekin oldu
İşini severek yapmanın öneminden bahseden Rasim Öztekin “Ben işime meslek olarak değil, hobi olarak bakıyorum.
Hep oyun oynuyorum. Benim en büyük şansım hobimle para kazanıyorum” dedi. Hülya Koçyiğit’in kült proje Seksenler’i sormasına üzerine Öztekin şöyle konuştu:
“Seksenler, seyircinin talebiyle yayına geri dönene ilk dizi olmalı. Garip bir yayın saati de olsa TRT’nin vardır bir bildiği.
Yayındayız, hep katlayarak, üstüne koyarak gidiyoruz. Kadronun yüzde sekseni tiyatro oyuncusu olunca, bir de sit-com olunca, çok rahat tiyatro oynar gibi çekim yapıyoruz.
Çekimlerde tanıdık objeleri görmek çok mutlu ediyor, o yıllara götürüyor bizi.”
“Kavuğu Bu Sene Genç Bir Arkadaşa Devredeceğim”
Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi İsmail Hakkı Dümbüllü'nün kavuğu, Ferhan Şensoy'dan Rasim Öztekin'e devredilmişti.
Öztekin, Hasan Efendi'den günümüze gelen kavuğun beşinci sahibi olmuştu. Öztekin ilk kez söylediğini belirterek ‘Film Gibi Hayatlar’ programında kavuğu devredeceğini belirtti:
“Onur verici bir şey ama burukluğu var bende. Kavuğu aldım ama kalbimdeki rahatsızlığımdan dolayı, doktorlar canlı performansı yasakladı bana.
Sinema veya dizi değil canlı performans aritmetiği tetikleyen bir şey. Herkes iyi niyetli değil; ’Kavuğu aldın madem niye oynamıyorsun?’ diyorlar.
Ortaoyuncular’da ‘Şahları’da Vururlar’ için Ferhan da teklif etti ama oynayamıyorum, sağlığım el vermiyor, hatta oyunu izlemeye bile gidemeyebilirim.
Bu nedenledir ki kavuğu bu sene genç bir arkadaşa devredeceğim. İsimler var, yakın zamanda olacak” dedi.
Hülya Koçyiğit ise “Dilerim o genç arkadaş bunun hakkını verir, çok önemli bir duygu” dedi.
Rasim Öztekin, programda geçmiş günlerden de bahsetti. Erol Günaydın’la baba –oğul gibi olduklarını belirten Öztekin “Ben hatta yaşlandıkça kendimi Erol abiye benzetiyorum, sahnede ne yapıyorlar, kuliste ne yapıyorlar, her şeyi usta isimleri izleyerek öğrendim” dedi.
Gençlerle çalıştığı zaman da kendini yenilenmiş gibi hissettiğini belirten Rasim Öztekin “Onlardan da çok şey öğreniyorum.
Gençlerle çalıştıkça kendimi düğmeye basıp güncellemiş gibi hissediyorum” dedi.
“Ben Seksenlerde Yaşamak İsterim”
Rasim Öztekin’in seksenli yıllara dair sözleri de dikkat çekti: “Seksenlerin ve bugünün ayrımını yaparsak ben seksenlerde yaşamak isterim, o zaman mutluyduk, insan ilişkileri farklıydı, kibarlık, nezaket vardı.
Hepimiz devlet okulunda okuduk mesela bir yarış yoktu; gösteriş yarışı. Herkes eşitti. Globalleştik ama yaya kaldık.”
“Keyif için çektik başucu filmi oldu”
Birol Güven’in senaryosunu yazdığı, Müfitcan Saçıntı’nın yönettiği ve başrollerini Rasim Öztekin’le birlikte paylaştığı Mandıra Filozofu ile ilgili sohbette dikkat çekti.
Öztekin’in film ve felsefesi üzerine “Biraz kendi keyfimiz için çektiğimiz Mandıra Filozof’u başucu filmi oldu.
İnsanlar diyor ‘Sıkıldıkça izliyorum, rahatlıyorum ama yapamıyorum’ diye. Benim de dahil aç gözlülüğümüz var, bunun nedeni bu aslında.
Al bir tarla yaşa, yaşarsın ama gözü karartmak lazım. Yapanlar var, eşimin doktor arkadaşları mesela egeye yerleştiler” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.