Merhabalar,
Hangi filmi konuk alacağımı şaşırmış durumdayım her iki hafta da filmler oldukça güçlü ve
muhteşem.
Jhonny Depp hayranları her sinemacının ağzının suyunu akıtan kadro ile bu suç film'i kaçmaz diyorum..
Kara Düzen - BLACK MASS
16 Ekim itibarı ile vizyona girdi, Halen 21 sinemada oynuyor .
Çok kısa olarak konusu aynen böyle ;
Güney Boston bölgesinin en azılı suçlularından biri ve aynı zamanda eyalet senatörünün de erkek kardeşi olan James "Whitey" Bulger İrlandalı bir mafya babasına dönüşürken Güney Boston sokaklarında birlikte büyüdüğü John Connolly başarılı bir FBI ajanı olmuş ve Boston ofisinin en önemli figürü haline gelmiştir.
İkilinin yolları yıllar sonra ortak düşmanları olan İtalyan mafyasını ortadan kaldırmak için tekrar kesiştiğinde John, mafya liderini kendisiyle işbirliği yapmaya ikna edecektir.
Yönetmenliğini Scott Cooper’ın üstlendiği filmde Whitey Bulger rolünde Johnny Depp'i seyrederken
Benedict Cumberbatch ise ağabeyi Bill Bulger olarak karşımıza çıkıyor.
Yıldızlar kadrosunda ayrıca Joel Edgerton, Sienna Miller, Juno Temple, Dakota Johnson, Peter Sarsgaard ve Kevin Bacon gibi hepsi ayrı birer başrol olan isimler var.
Bu arada 23 Ekim’de vizyona girecek olan SOLACE harika bir Gerilim filmi.
Afonso Poyart'ın yönettiği film, korkunç cinayetler işleyen ve ardında hiçbir iz bırakmadan kimliğini
saklamayı başaran bir seri katilin peşine düşen, genç bir FBI dedektifinin hikayesini ele alıyor.
Genç dedektifin bu zorlu davada, kızının ölümünün ardından hayata küsüp emekli olan bir uzman tıpçıya ihtiyacı vardır ve onu davayı çözmek için birlikte çalışmaya ikna etmesi gerekmektedir.
Yönetmen: Afonso Poyart Oyuncular: Anthony Hopkins, Colin Farrell bence bunu da kaçırmayın derim..
Hepinize iyi haftalar ve harika seyirler,
BENİ OKUMADAN SAKIN SİNEMAYA GİTMEYİN DERİM..
Sevgisiz, Sinemasız ve beni takipsiz kalmayın,
BENİM İÇİN; HAFTANIN EN İYİ 3 FİLMİNİ SİZLER İLE PAYLAŞMAKTAN GURUR DUYARIM..
AMY
2011 yılının Temmuz ayında henüz 27 yaşındayken hayata veda eden, müzik alanında yüzyılın gördüğü en önemli yeteneklerden biri olarak kabul edilen Amy Winehouse'un hayatını beyazperdeye yansıtan film, ünlü müzisyenin kendi anlatımı eşliğinde, daha önce görülmemiş arşiv görüntülerini izleyiciyle buluşturacak.
Aynı zamanda Winehouse'un daha önce duyulmamış şarkılarını da gün yüzüne çıkaran belgeselin
yönetmenliğini 2010 tarihli “Senna” belgeseliyle büyük ses getiren yönetmen Asif Kapadia üstleniyor.
Amy Winehouse, Öldüğünde sadece 27 yaşındaydı.
Kısacık hayatının her bir köşesini yaşama amacı olan müzikle doldurmuştu.
AMY"i izlerken bu trajik hikayeye şahit olmak beni derinden üzdü.
Yönetmen Asif Kapadia, bu güzel müzik kadının zaaflarını, zayıf yönlerini kalbini, ruhunu ortaya koyan bir belgesel hazırlamış iyi ki de yapmış..
Hatta filmi izlediğinizde anlayacaksınız ki bu genç kadın komik, samimi, utangaç ve çok farklı. Güzel olan sadece sesi değil; ruhu, kalbi.
Belgeselde Amy'nin kendi ses kayıtlarını, konser görüntülerini, evinde çekilmiş videolarını, ailesiyle,
arkadaşlarıyla olan yakınlığını, aşkını, en çok da müziğe olan bağlılığını izliyoruz.
Kendini saklamayan, aşık olmaktan korkmayan, benliğini sadece müziğine veren Amy'i bu belgeselle
daha iyi tanıma fırsatı bulacaksınız..
Genç yaşta hayatını kaybetmiş ancak durmadan üretmiş, istediği gibi yaşamış ve en önemlisi de müziğini dinleyen herkesin kalbine dokunmuş, dokunmaya da devam edecek.
Amy Winehouse'un yeteneğinin dışında, aslında kalbinde nasıl biri olduğunu görme etkisinden kolayca kurtulamadım bir çok yerde okumuş ve yazılanları takip etmiştim ama bu bambaşka inanın.
Filmin en büyük özelliği de bence bu.
Bambaşka bir Amy ile karşılaşacaksınız ve onu bir kat daha seveceksiniz.
Seyrettikten sonra Keşke, böylesine içten ve benzersiz birini kaybetmeseydik diyeceksiniz.
Winehouse'un ölümüyle ilgili belki de en acı şey yardıma ihtiyacı olduğu halde hayatındaki kimsenin ona "tam anlamıyla" yardım etmemesi.
Elinden tutulmaya ihtiyaç duyan Amy küçük bir kız çocuğu gibi ürkek, sadece sarılmak istiyor.
Hayatında ve medyada olup bitenlerle o kadar boğuluyor ki kaybolup gitmek istiyor gibi; ki öyle de oluyor.
Bir Amy Winehouse hayranı olarak gidin diyorum seyredin ki aynı yanlışlara düşmeyin..
16 EKİM itibarı ile sinemalarda oynuyor..
Hepinize iyi seyirler
Fragman >>
YAKTIN BENİ
Usta oyuncu Uğur Yücel ve oğlu yönetmen Can Yücel’in üçüncü filmi.
Altı yaşından beri elinde kamera olan oğul Yücel, bir dönem sinema eğitimi aldıktan sonra mesleğe alaylı olarak devam etmiş.
6-7 Senedir beraber çalışan baba oğul bu filmde oldukça iddialılar..
Oğul Yücel, yönetmenlik duruşu olarak, tüm filme yedirilmiş olan müthiş bir sinema dili kullanmış.
Elbette bu müthiş başarı da başrol de babanın ve yönetmenlik koltuğunda da evladın olması.
Uğur Yücel, oğlunun filminde kelimenin tam anlamıyla rolüne öyle bir asılıyor ki döktürüyor da döktürüyor.
Macit (Uğur Yücel) karakteri bu filmin esas noktası.
Yücel hem yetkin oyunculuğu gereği, hem de ilk başta yadırgayacağız, sonra kanıksayacağız muhteşem bir ses tonuyla üstlendiği Macit rolüne öyle bir gerçekçilik aşılıyor ki filmin tüm düşen karakterlerini geride bırakıyor, yeğeni rolündeki Sarp Apak’ı bile.
Tüm film, Macit için yazılmış gibi.
Dediğimiz gibi Yücel de karakterinin ve senaryonun hakkını yerden göğe veriyor.
Eskimiş, hatta modası geçmiş, “sepya filtresi” yemiş bir karakter Macit.
Kralı olduğu alemler ve onun camiası çok gerilerde kalmış; artık işler onun “babaları” ile yürümüyor, bir ikisi hariç kapılar eskisi gibi ona açılmıyor.
Batmış, yitip gitmiş…
Ama hala oralarda bir yerlerde benliğini korumaya çalışıyor; tıpkı ve aynen Yeşilçam’ımız gibi. Baba-oğul Yücel’lerin emek döktüğü belki tam da bu.
Yeşilçam ruhundan, kaldıysa üç beş hatıra ya da miras, ellerinden geldiğince onu yaşatmak ya da yeşertmek. Yoksa bu devirde kaldı mı mafyaya ameliyat parası için böbreğini satmak?
Baba Yücel oyunculukta ders veriyor, taş çıkartıyor; ama talebesi Sarp Apak’ın ondan geri kalmaya pek niyeti yok.
Sarp yine bildiğimiz ve sevdiğimiz gibi, altına girdiği rolün her açıdan hakkını veriyor; özellikle yarı panik atağa bağladığı kekeme sahnelerde.
Sinem Kobal’ı cici “ev kızı” rolünde seyredebilmenin keyfi bir yana Bülent Şakrak, “her devrin adamı
bürokrat” rollerini ne kadar da başarılı canlandırıyor!
Umarız ki bu oyunculuk kimliği üstüne yapışıp kalmaz da kendisini “Son Mektup” gibi daha da karakteristik
rollerde yine, yeniden izleyebiliriz.
“Yalan Dünya”nın Gülistan’ı Hasibe Eren’in oynadığı bir mafya anası rolü var ki!
Parmak ısırtır; hem oyunculuğu ile hem kendisine yazılmış sahneleriyle!
“Ayyus Teyze” sıfatlı mafya anası karakteri ve onun ağzından öyle güzel yazılmış replikleri var ki,"iyi ki
Eren oynamış" dedirtiyor.
Eşkiya’ya yapılan gönderme ise cabası; tebessüm etmeyen seyircinin sinema sevgisinden şüphe ettirir.
Tüm bunların genelinde harika bir sanat ve görüntü yönetimi de seyirciyi doyuracak nitelikte.
Organ mafyasının kırmızı et ticareti ile özdeşleştirilmesine "apartılmış" da diyebilirsiniz.
Aslında kısa konusu aynen şöyle;
İtfaiye çalışanı olan Selam, ailesini kaybettikten sonra kendi düzenini kurup hayata geri dönmeyi
başarmıştır.
Selam'ın önündeki en büyük hayal ise yıllardır birlikte olduğu İpek ile dünya evine girmektir.
Selam bu hayaline adım adım yaklaşırken yıllardır görmediği dayısı Macit'in çıkagelmesiyle işler karışır.
Selam'ın evine yerleşmeye karar veren Macit'in, Leyla'ya aşık olması ise bu karmaşaya tuz biber eker.
Uğraş Güneş'in senaryosunu yazdığı ve Can Yücel'in yönetmenliğini üstlendiği komedi filminin başlıca
rollerinde Uğur Yücel, Sarp Apak, Sinem Kobal, Meltem Cumbul, Hasibe Eren, Sezai Aydın ve Fedon
yer alıyor.
16 EKİM itibarı ile sinemalarda ..
Hepinize bol kahkahalı iyi seyirler
Fragman >>
BABALAR VE KIZLARI - FATHERS AND DAUGHTERS
Bir baba ile kızı arasındaki güçlü ilişkiyi konu edinen Babalar ve Kızları, Pulitzer Ödüllü yazar Jake Davis ile New York City’de yaşayan ve 25 yıldır ayrı kalmış bir baba ile kızının hikayesi.
Crowe, akli dengesinin bozulması sonrasında kızıyla ayrı kalan ünlü bir romancıyı canlandırıyor.
Filmin konusu aynen şöyle;
Jake Davis eşinin bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi sonrasında beş yaşındaki kızı Katie ile tek
başına kalır.
En büyük problemi ise New York'ta öğrenim gören küçük kızının eğitimiyle ilgilenmektir.
Jake aynı zamanda ani sinir patlamalarıyla boğuşmaktadır.
Aradan yirmi beş yıl geçer...
Karakterler 25 yıl sonra tekrar bir araya geliyor ve Manhattan’da yaşayan 30 yaşındaki genç kadın babası ve sorunlu geçmiş çocukluğu ile yüzleşiyor.
Katie zorlu çocukluğunun neden olduğu psikolojik sorunların sonuçlarıyla yüzleşmeye başlar.
Russell Crowe, Amanda Seyfried, Aaron Paul ve Diane Krueger gibi isimlerin başlıca rolleri paylaştığı
filmin yönetmeni Gabriele Muccino.
23 EKİM itibarı ile sinemalarda ..
Hepinize iyi seyirler
Fragman >>
16 EKİM / 29 EKİM ARASI SİNEMA VİZYON TAKVİMİ
16 Ekim
AMY
Yönetmen: Asif Kapadia
Oyuncular: Amy Winehouse, Mark Ronson
Kara Düzen - BLACK MASS
Yönetmen: Scott Cooper
Oyuncular: Johnny Depp, Joel Edgerton
Kızıl Tepe - CRİMSON PEAK
Yönetmen: Guillermo del Toro
Oyuncular: Mia Wasikowska , Tom Hiddleston
KÜ'FA : CİN KAPANI
Yönetmen: Aykut Karagöl
Oyuncular: Zerrin Eren, Ezgi Yanık
Arkadaşlık Oyunları - MY LİTTLE PONY: FRİENDSHİP GAMES
Yönetmen: Ishi Rudell
Oyuncular: Tara Strong, Ashleigh Ball
ÖYLE YA DA BÖYLE
Yönetmen: Alper Kaya
Oyuncular: Erdal Tosun, Şeyma Korkmaz
YAKTIN BENİ
Yönetmen: Can Yücel
Oyuncular: Uğur Yücel, Sarp Apak
23 Ekim
Babalar ve Kızları - FATHERS AND DAUGHTERS
Yönetmen: Gabriele Muccino
Oyuncular: Russell Crowe, Amanda Seyfried
EVLENMEDEN OLMAZ
Yönetmen: Yasemin Türkmenli
Oyuncular: Cansel Elçin, Özge Özberk
MUSTANG
Yönetmen: Deniz Gamze Ergüven
Oyuncular: Güneş Nezihe Şensoy, Doğa Zeynep Doğuşlu
Otel Transilvanya 2 - HOTEL TRANSYLVANİA 2
Yönetmen: Genndy Tartakovsky
Oyuncular: Adam Sandler, Andy Samberg
Hayalet Boyutu - PARANORMAL ACTİVİTY: THE GHOST DİMENSİON
Yönetmen: Gregory Plotkin
Oyuncular: Chris J. Murray, Brittany Shaw
SOLACE
Yönetmen: Afonso Poyart
Oyuncular: Anthony Hopkins, Colin Farrell
Son Cadı Avcısı - THE LAST WİTCH HUNTER
Yönetmen: Breck Eisner
Oyuncular: Vin Diesel, Rose Leslie
TAKIM: MAHALLE AŞKINA
Yönetmen: Emre Şahin
Oyuncular: Fırat Tanış, Yağız Can Konyalı