Altın Portakal?
Ülkemizin en önemli sinema festivali?
Tam 48. si yapıldı bu yıl?
Tam anlamıyla rezalet? Tam anlamıyla Fiyasko?
Ne tesadüf ki; yabancı magazinin ülkemizdeki en önde gelen isimlerinden biri olan magazinkolik'de yazılarını keyifle okudunuz Murat Öktem ile çok yakın şeyleri düşünüp, yazımızın konusunu aynı seçmişiz?
Her sene daha iyiye gitmesi gereken festival, Ne yazık ki mehter takımı gibi, ama bir farkla; 2 ileri, bir geri değil, tam tersi bir ileri 2 geri gidiyor?
Nerden başlasak yaşanan ve de ekrana yansıyan rezaletleri yazmaya ?...
Açılış günü "Yaşam Boyu Onur Ödülleri" verilirken bom boş olan salondan mı başlasak; "After Parti"de sinemanın o dev emektarlarına verilen "1 tek içki" kuponlarından mı; "Daha fazlasını içerseniz cebinizden ödeyeceksiniz"den mi söz etsek;
Türk Sineması için "Altın Portakal"dan daha büyük bir kurum olan koca Film-San Vakfı'nın küstürülmesini mi yazsak ? AKSAV'ın koca koca amatör ve iş bilmez yöneticileri (!) Film-Sanı küstürürlerken, bunun tarihte kara bir leke gibi görüleceğini o lekenin imzasında da tüm iyi niyetine rağmen Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın yazacağını bilmiyorlar mıydı acaba?..
Gene o Aksav yöneticileri, oraya davet ettikleri ve bir hafta paşalar gibi ağırladıkları 1200 kişinin kaçının sinemaya ne kadar hizmet ettiklerini biliyorlar mıydı? Yoksa Sinemamızın 4 yoncasını, Necla Nazır'ları, Perihan Savaş'ları, Serdar Gökhan'ları, Müjdat Gezen'leri, artık sadece dostlarından bir vefa bekleyen Erol Günaydın'ları, Nejat Uygur'ları, Münir Özkul'ları bırakın bedenleri rahat etsin, en azından gönüllerini oraya taşıyamaz mıydınız?
Bırakın bunları sayın Aksav yöneticileri; Sizin düzenlediğiniz "Altın Portakal"ın kurucularından rahmetli Behlül Dal'ın eşi, eski yönetmenlerinden Nevin Dal'ı bile oraya davet etmediniz... Üstelik Behlül Dal adına bir de yüzünüz kızarmadan ödül verdiniz.Eşi adına verilen ödülü hakedene Sayın Nevin Dal'ın vermesi en doğal yöntem değil miydi sizce? Bakın çok açık ve net söylüyorum; tarih sizi affetmeyecek ve bu yaptığınız (ister acemilik deyin, ister işbilmezlik, isterseniz de beceriksizlik ya da saygısızlık) torunlarınıza miras olarak kalacak.
Aksav Yöneticileri sizlere sesleniyorum? Siz hiç televizyonlarınızdan kırmızı halı izlemediniz mi? Bırakın Amerika'da ki Oscar törenlerini, Cannes ve Berlin Film Festivallerindeki, Grammy'de ki kırmızı halı geçişlerini 4 yıl bizzat organizasyonlarında bulunduğum Magazin Gazetecileri Derneği'nin "Altın Objektif" ödüllerini, Hürriyet'in "Altın Kelebek"leri hiç mi izlemediniz ?
Beyler ! "Kırmızı Halı"nın ilk şartı; halının kırmızı ve de ebatlarının görkemli olmasıdır? Neydi Allahaşkına o çaput bezi gibi serilen, rengi kırmızıdan çok bordoyu andıran o leş gibi halının hali?
Bakın sonuçlardan, kadın jürinin başarılı olup olmadığından hiç söz etmiyorum bile? Çünkü biliyorum ki, bunlar çok teknik ve yoruma açık ve haddimin sınırlarını zorlayan konular 34 yıllık meslek geçmişime rağmen?
Dileğim; bundan böyle Antalya Film Festivali'nin daha önceki bazı yıllarda olduğu gibi profesyonelce ve iş bilen ekiplerce yapılmasıdır.. Çünkü bu festival benim, senin hepimizin festivalidir. Elinden geleni yapmayan da namerttir !..
Yoksa bu seneki gibi, Portakalın suyunu içenler içer, posası da maalesef Yeşilçam'ın gerçek emekçilerinin elinde kalır !..