BİLGİ KİRLİLİĞİ VİRÜS KADAR TEHLİKELİ
Tüm dünya koronavirüse karşı büyük bir mücadele veriyor ve salgını kontrol altına almaya çalışıyor. Salgına karşı en büyük silahımız elbette ki aşılanma ama bir yandan aşı karşıtları bir yandan salgını fırsata çevirmeye çalışan kişilerce ortaya atılan asılsız iddialar müthiş bir bilgi kirliliğine neden oluyor.
Covid-19’a neden olan virüsten korunmak ya da virüsü yenmekte işe yaradığı söylenen fakat hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgiler sosyal medyada, WhatsApp gruplarında dolaşıyor. Hatta internetten virüse karşı koruduğu ve tedavi ettiği iddia edilen ilaçlar satılıyor.
Salgın döneminde insanlar her şeye inanabiliyor. Bunun sonucunda Covid-19'a karşı hiçbir şekilde etkisi kanıtlanmamış ürünler, yanıltıcı reklamlarla yok satıyor ve halk sağlığını tehdit ediyor.
Kulaktan dolma bilgileri bir kenara bırakalım, Şimdi gelelim asıl konumuza…
Bilim insanları tarafından Covid-19’a karşı etkileri araştırılan, üzerinde pilot çalışmalar yapılan bazı ürünler var. Bu çalışmaların bir kısmının sonuçları da henüz bilimsel dergilerde yerini almadı ama basına yansıdı. Bu ürünlerin bazılarının sadece etkileri tartışılıyor bazıları çoktan üretildi bile.
Bilim dünyasında tartışma yaratan, koronavirüse karşı hem koruyucu hem de tedavi edici özellikleri olduğu iddia edilen pek çok ürünü İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’den Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener’e sorup tüm bu çalışmaları mercek altına aldık.
İDDİA1: KORONAVİRÜSÜ DAKİKALAR İÇİNDE ÖLDÜREN BURUN SPREYİ
Kanadalı bir şirket, sadece burun spreyi ve gargara şeklinde kullanılacak bir ilaç üretti ve testlerde 99 oranında başarı elde etti. Şirket kalabalık bir ortama girmeden önce bu sprey burna sıkıldığında, burundan içeri giren virüsün kol ve bacaklarının kırıldığını iddia ediyor.
İsviçre merkezli biyoteknoloji şirketi Auris Medical da, 2020’nin sonlarına doğru koronavirüse karşı etkili bir burun spreyi geliştirdiğini duyurmuştu. İngiltere'de Birmingham Üniversitesi’nde yapılan başka bir araştırma sonucunda da koronavirüsten 48 saat boyunca koruyan sprey üretildi.
Ülkemizde de benzer çalışmalar Bursa Uludağ Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri’nde benzer çalışmalar yapıldı ve yerli spreyler geliştirildi.
GERÇEK: Bu tip ürünlerde iki önemli bakış açısı vardır. Birincisi uzun süre kullanımda bir birikici etki veya yan etki olası mı? İkincisi gerçek yaşamda ne kadar etkili? Gargara ve spreylerin çoğunda bu tip etkileri görebiliriz. Bu bir sırrın keşfi değildir. Örneğin yaygın kullanılan klorhekisidinin (mukoza ve yara temizliğinde kullanılan antiseptik) de aynı etkiyi yaptığını biliyoruz. Ama burada zor olan uzun süre kullanım durumudur. Ayrıca gerçek yaşamda aynı etkiyi test etmek ve göstermek çok zor ve göreceli. Bir diğer önemli faktör ise neden maske yerine bu spreyleri kullanalım. Bu spreyleri kullandığımızda virüsten korunmak için maske kullanmayacak mıyız? Yanıt yok… Ayrıca virüsün yapışmasını önlemek tek başına yetmiyor. Tek bir virüs bile tutunup çoğalmaya başlayabilir.
İDDİA 2: 30 SANİYEDE VİRÜSÜ ÖLDÜREN AĞIZ ÇALKALAMA SUYU
Galler’de yapılan bir araştırmaya göre ağız çalkalama sularının hem pandemi döneminde hem de sonrasında el yıkama, sosyal mesafeye uyma ve maske takmayla birlikte insanların rutinlerinin önemli bir parçası haline geleceğini düşünüyorlar.
Cardiff Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı, ağız çalkalama suyunun laboratuvar ortamında tükürükteki virüsün 30 saniyede öldürülmesine yardımcı olabileceği ancak solunum yolu ya da ciğerlere ulaşmayacağı için bunların koronavirüs tedavisinde kullanılabileceğine dair bir bulgu olmadığı görüşündeler.
GERÇEK: Bu tipte moleküller ileride ciddi kullanım alanı bulabilir ama önce şunu bilmemiz lazım: Boğazdaki virüsün fazla olması akciğerde de yüksek olacağı anlamına geliyor mu? Hayır, birbiri ile çok ilişkili değil. Çünkü akciğerdeki olay daha çok, virüsün oluşturduğu yaygın hasardır. Hatta biz burada virüsü baskılayan ilaçların kullanımından sadece solunum cihazına bağlı hastalarda emin oluyoruz.
Buradaki stratejik etki bireysel değil toplumsal olabilir. Virüs yükü yüksek ve dolaşımda, toplumda da artmış ise mutasyonun arttığını biliyoruz. Bireyde aktif enfeksiyonda bu tip ürünlerin kullanımı virüsün temizlenmesini hızlandıracağı için bulaş ihtimalini azaltır. Yani dolaylı olarak mutasyon oranı da azalır. Bu bir indirekt etkidir ve daha kıymetlidir diye düşünüyorum.
İDDİA 3: 3 DAMLA ETER VİRÜSÜ PARÇALIYOR
Geçtiğimiz günlerde Başbakanlık Eski Müsteşarı Eczacı Füsun Köroğlu Çorapçıoğlu, önceden hastaları bayıltmak için kullanılan eterin, virüsün yağ tabakasını parçalayarak etkisiz kılabileceğini belirtti. Bu görüşe göre virüsün dış yüzeyindeki yağ tabakası parçaladığında virüs etkisiz hale geleceği için korona enfekte olmuş bir hastaya, 3 damla eter koklatıldığında virüs etkisiz hale geliyor. Yani bir nevi alkolle el temizliği gibi eterle de akciğerlerin dezenfekte olacağı iddia ediliyor.
GERÇEK: Bu aslında ilginç bir yaklaşım. Doğru olabilir ama burada düşünmemiz gereken konu bu tip ürünlerin beşeri vasfında olması yeterli değildir. Cansız yüzey için iyi fikir ama insan için kısa veya uzun süreli kullanıma uygun değil diye düşünüyorum.
İDDİA 4: KENEVİR KORONAVİRÜSE KARŞI KORUYOR
Kanadalı araştırmacılar tıbbi kenevirin yeni tip koronavirüse karşı koruma sağlayabileceğini düşünüyor. Aslında bu fikir, kanser ve Crohn hastalığı tedavisinde kenevir kullanımına dair araştırmalara dayanıyor.
GERÇEK: Bu tip ürünleri çok sık duyuyoruz, daha da çok duymaya devam edeceğiz ancak endüstriyel tıp bu tarzda ürün geliştirmeye alışkın değildir. Bitkisel ürünlerdeki etken madde; bitkinin bulunduğu toprak tipi, içerdiği mineral, aldığı güneş, su, gübre, hasat zamanı gibi pek çok etkenden etkilenir. Kenevir gibi genel ürünlerin içindeki etkiyi gösterecek madde de değişir. Bu nedenle şu bitki şuna iyi gelir gibi genellemeler çok doğru değildir.
İDDİA 5: ADAÇAYI VE EBEGÜMECİ KARIŞIMI COVİD-19'A KARŞI HEM KORUYUCU HEM DE TEDAVİ EDİCİ
Almanya Duisburg Essen Üniversitesi Tıp Fakültesi Viroloji Enstitüsü Öğretim üyesi Vu Thuy Khanh Le-Trilling ve arkadaşları yaptıkları bilimsel çalışmada adaçayının koronavirüse karşı hem koruyucu hem de tedavi edici özellikte olduğunu ortaya koydu. Makalede, Covid-19'a karşı koruyucu özelliğinden dolayı adaçayının gargara olarak kullanılması da önerildi.
Bilimsel makalede ayrıca adaçayının Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) kayıtlarında güvenilir bir bitki olduğuna da değinildi. Ada çayıve ebegümeci bitkisinin antiviral etkisine dair kayıtların Avrupa İlaç Ajansı’nda da (EMA) yer aldığı ifade edildi. Covid-19’a yakalanmamak için adaçayı ve ebegümeci karışımıyla yapılacak gargaranın sabah öğle akşam kullanılmasını tavsiye eden İbrahim Saraçoğlu da bu konuda aynı fikirde.
GERÇEK: Bakın su ile bile gargara yapsanız teoride virüsün yapışmasını engelleyebilirsiniz. Ama virüs de boğazda açıkta sizin gargara yapmanızı beklemiyor. Ağzımıza hortum bağlayacak halimiz de yok. Virüs reseptöre hızlıca saniyeler içinde bağlanıyor, üstelik hızla hücre içine girip çoğalmaya başlıyor.
Bitki özlerinin üremeyi durdurucu etkisi olabilir ama hepimizin bildiği gibi normal şartlar altında yani insan vücudunda etkisi ne olacak bilinmez. Çünkü virüs vücuda girdiği anda tükürükte amilaz var, bununla parçalanmayan bir yapıda olmalı. Bu işin enzim kısmı, en basiti… Ağız florası var, buradaki bakterilerin salgıladığı bir sürü enzim var. Virüsün bunlar ile stabil kaldığının, etkili olduğunun gösterilmesi lazım, bu o kadar kolay değil. Bunların hepsinin ne yazık ki işlenmiş molekül olarak çalışılması lazım. "Ebegümeci ama nereninki? Hangi hasat?" gibi liste uzar gider. Bu tip ürünlerin her halükarda işlenmiş molekül haline gelmesi lazım ki işe yarasın.
İDDİA 6: BOĞAZ PASTİLİ KORONAVİRÜSÜN AKCİĞERE İNMESİNİ ENGELLİYOR
İtalya’da Covid-19 testi pozitif çıkan fakat semptom göstermeyen 39 kişi, beş altı kişilik gruplara ayrılarak hepsi üzerinde doğrudan virüsü öldürme etkisi olan pastiller denendi. Pastili kullanan kişilerde hastalığın 3'üncü ve 7'inci günlerinde tekrarlanan PCR testleri sonucunda, her bir gruptaki pozitif vaka sayısında düşüş gözlendi. Bu pilot çalışmada kullanılan pastillerin içinde nar kabuğu ekstraktı içeren Pyhtorelief CC’nin salınımı daha uzun sürdüğünden daha etkili olduğu tespit edildi. Çalışma sonucunda, pastillerin virüsün ilk kuluçka yeri olan mukozadaki virüsleri öldürerek hastalığın bulaşıcılığını azaltabileceği öne sürülüyor.
GERÇEK:
Özellikle çinko +2 içeren pastillerde çinko, parmaksı proteine bağlanarak RNA polimeraz inhibiayonu ile virüsün üremesini durduruyor. Virüsün çoğalması durduğu için akciğere inmesi de önlüyor. Korunma ve tedavide de etkin bir yöntem. Tedavi alanlarda virüs yükünü de azaltmak için kullanılabilir.