Acun iyi televizyoncudur, kendini yetiştiren bir kimliktir?
Kendisini spor muhabirliği yaptığı, Serhat Ulueren, Murat Özarı ve Can Tanrıyar'la saç-sakal kesmecesine girdiği iddialardan bu yana tanır ve takip ederim?
Ekranda "Acun Firarda" başta olmak üzere hep doğru işler yaparak zirveye geldi?
Ammaaaaaa! Bu son "Survivor Ünlüler Gönüllüler" yarışması onun başarılı televizyonculuğuna hiç mi
hiç yakışmadı?Özellikle de yarışmanın finali?
Bugüne dek yapılmış en güçlü kadro ile başlamıştı yarışma oysa? 100 gün süren zorlu bir maraton? Yüzlerce kişilik kadro, milyon dolarlık bütçe...Öylesine ki; denge, güç, dayanıklılık, bireysel beceri ve sabır gerektiren yarışmada tüm bu zorlukların üstesinden gelen 2 "süper güç"ü finalde karşı karşıya getiriyorsun,bizler ekran başında unutulmayacak, hatta hafızalarımıza kazınacak bir mücadele beklerken olayı adeta oldu bittiye getirerek SMS oylarına yıkıyorsun ve adeta bir fiyaskoya imza atarak izleyenlerde büyük bir hayal kırıklığı yaratıyorsun!..
Ne yazıktır ki, bu skandal final her iki finalisti de en az senin kadar şaibe altında bırakmıştır sevgili Acun? Halkın gözünde onlar senin sayende "mücadeleden kaçan adamlar" damgasını yediler çoktan?
Oysa onları finalde belki de en güçlü en zor oyunlarla yarıştırsan ve şampiyonu bileğinin hakkıyla, yarışarak, savaşarak, vuruşarak belirleseydin inan her şey çok farklı olurdu?
Finaldeki SMS oylaması öyle bir oldu bittiye geldi ki; SMS sonuçlarını bile açıklayamadın sevgili Acun? Bu bile yarışmaya "şaibe" damgası vurmaya yeter de artar?
Hele hele yarışmacı Merve Büyüksaraç'ın yarışma hakkında son söylediklerini de ekleyince, "Durum ayna, çal çal oyna"vaziyetleri ortaya çıkıyor ki, bu da Acun için hiç de içaçıcı değil...
GELİP GEÇMEDİ, "DELİP" GEÇTİ?
Evlenip boşanmış!.. Nikah masasına oturup imza atmasının üzerinden yaklaşık 1 yıl geçmiş; boşanmasının üzerinden de tam 2 ay!..
Ve şimdilerde AyşeÖzyılmazel kızımız (gazeteci olarak bebeklik fotoğraflarını çektiğim birine "kızım" tabirini kullanmamı hoş görürsünüz sanırım) biten evliliğin ardından cam çerçeve taşlıyor, o da yetmezmiş gibi çıktığı ekranlarda hıçkıra hıçkıra ağlıyor?
Bak Ayşecik; seçimlerimizle varız, sonuçlarıyla da yaşarız!..
Bundan bir yıl önce verdiğin karar senin seçimindi; bugün akıttığın gözyaşları ve kırdığım cam-çerçeve de bu kararının sonuçları?
O günlerde hadi flört zamanı diyelim; oturup bir düşünsen, bir derin nefes alsan belki de bugün böylesine gözyaşları dökmeyecektin?
Hiçbir zaman kendini saklamamış, net ve açık bir adamdı karşındaki? "Kitap okumam", "sinemaya gitmem" demişti?
Aynı kadınla 2 kez evlenip boşanmış; üstelik son boşanması kadın ölümcül bir hastalığın pençesindeyken, belki de doktorları "artık ne yerse yesin" dediği zamanda yeni bir evlilik kararı almış bir erkek?
İşte böyle biriyle nikah masasına oturdun.
Çok istedik, mutlu ol, bebeğin olsun ama; şapı kaynatırsan olur mu şeker?
Aslında bu yazıyı yazmayacaktım tam 35 yıldır tanıdığım annenin ve babanın hatırına ama ekranda "Ben ötekine ne yaptım !" diye ağladın ya! Rahmetli Selma Hanımı kastettiğin çok açık!
Bak Ayşe; "ötekine" ne yaptığın için değil; ne yapmadığın için ağlıyorsun bugün?
Nikah masasına oturacağın adamla 20 küsur yıl evli kalmış, 2 kez evlenip boşanmış bir kadındı o? Bir kapısını çalsaydın ve
"-Ne yaptı bu adam sana da 2 defa evlenip boşandın" diye bir sorsaydın. Bir helallik alsaydın, insaniyet adına bir "geçmiş olsun" deseydin. Elini uzatsaydın ve "öteki"ni bir dinleseydin.
Keşke!..
Nitekim rahmetli sana küçük tiyolar da vermişti oysa; "Ayşe; sakın hasta olma" dediğini hatırlıyorsun değil mi?
Ve keşke; buna benzer girişimlerde bulunabilseydin de; bugün bu kadar üzülüp ağlamasaydın ve bu ilişki gelip geçseydi. Ama maalesef delip geçti!..
nurcan.sabur@magazinkolik.com