En sıkı gazete okurlarından; benim yazılarımın da en sıkı takipçilerinden biri de kız kardeşim Alev'dir? Sabah; kocasını işe, oğullarını okula gönderip gündelik ev işlerini kotardıktan sonra başını gömer gazetelerin arasına.. Geçen gün aradı (dersem yanlış olacak, çünkü günde en az 3 kez arar) geçen gün aramalarından birinde şöyle dedi:
-Abi, İzzet Çapa'nın röportajlarına bayılıyorum.. Sen niye eskisi gibi röportaj yapmıyorsun?..
Sevgili adaşımın (benim tam adım İzzet Hulusi Tunca'dır) röportajlarını gerçekten ben de ilgiyle takip ediyorum.. Sadece onun yazısı olduğu günlerde Haber Türk alıyorum.. Fatih Altaylı şimdi diyecek ki?
-Ne zaman adam oluruz?
-Haber Türk'ü her gün aldığımız zaman!..
A be değerli meslektaşım Fatih Bey, bizler emekli gazeteciyiz.. Artık günde iki gazeteden fazlasını alamıyoruz ki..
Zaten Hürriyet'te paşa paşa çalışırken, üstelik bir müzik köşesi bile yapmaya başlamışken, senin kankan Ertuğrul Özkök, 'emekliyim' diye beni kapının önüne koymamış mıydı?..
Hemen kız kardeşimin sorusuna dönüyorum:
-Abi, İzzet Çapa'nın röportajlarına bayılıyorum.. Sen niye eskisi gibi röportaj yapmıyorsun?..
Şöyle kabaca bi hesap yaptım; HEY Dergisi'nde çalıştığım yıllarda en az 800 (sekiz yüz) röportajım çakmış..
Ama ah be kardeşim; İbrahim Tatlıses'e 'Neden okumadınız' diye sorduklarında 'Urfa'da sanki Oxford vardı da biz mi gitmedik?' dememiş miydi?
Şimdi benimkisi de o hesap; 'Röportaj yap' dediler de yapmadık mı?..
25 yıl Milliyet.. 2 yıl Hürriyet.. Arada; Takvim, Sabah, HaberTürk (Ufuk Güldemir'inki), Akşam ve Şok'ta geçirdiğimiz günler de var..
Hürriyet'ten sonra 'işsiz' kaldım.. Doğru.. Ama bu benim Türk Pop Müziği konusunda 70'li, 80'li, 90'lı yılların uzmanı olduğum gerçeğini asla değiştirmedi.. Ne zaman 'fi tarihi' ile ilgili bir müzik konusu olsa.. Gazeteci dostlar da, televizyoncu yapımcılar da hep benim kapımı çaldı ayıptır söylemesi..
Sevgili Nurcan Sabur hep der ki (ayıptır söylemesi) 'Ustaaa, 'Tarih'te Murat Bardakçı, sinemada Agah Özgüç neyse Müzikte de sen osun..'
Sağolsun..
Gözünü seveyim Ayşe, ağlayabildiğin kadar ağla!
Madem ben buyum; yaşanan son Nurseli İdiz olayından sonra oturup bir karar aldım:
Birkaç gün içinde Alaçatı'ya gidiyorum.. Sabahtan otel odasında başlayacağım içmeye.. Sonra çıkacağım meydana.. Özellikle muhabir arkadaşlar nerede kümelenmişse, hemen onların yakını bir yere ilişip, öğle sıcağında söyleyeceğim bir büyük rakı.. Yakamı bağrımı da öööle bi açacağım ki, resmin altına 'Vay be, alkol Hulusi'yi ne hale getirmiş' desinler..
Böylece ilk adımı atmış olacağım.. Sonra, 'küçük' Ayşe'yi arayacağım (Özyılmazel).. Diyeceğim ki; 'Yarın gazetelerde bir resmim çıkacak.. Gözünü seveyim Alişan'la yaptığınız programda ağlayabildiğin kadar ağla..'
Ardından 'büyük' Ayşe'yi arayacağım (Arman).. 'Aman Ayşem yaman Ayşem bi yazı patlat da Hulusi iş bulsun.. Güzel güzel röportajlar yapsın gene..'
Beni mi kıracaklar.. Ardından bi Hıncal Abi, bi Yılmaz Özdil bi de Mesut Yar, benim için iki satır yazdı mı bu iş tamamdır.. Gelsin işler gelsin keyifler..
Biliyorsunuz;
Alaçatı'da alkollü ve bitkin halde görüntülenerek magazin basınının gündemine oturan Nurseli İdiz'in şansı açıldı! Fotoğrafları basına yansıdıktan sonra 'Bundan sonra hiçbir yapımcı bana iş vermez. Oyunculuğu bırakıp buralardan gideceğim' diyen İdiz'in korktuğu başına gelmedi. İlk önce Gani Müjde, yeni projesi 'The Harem'de 'Mozaikli Valide Sultan'ı canlandırması için İdiz'e teklif götürdü.
Nurseli İdiz'e ikinci destek de Tiyatro Kedi'nin Genel Sanat Yönetmeni Hakan Altıner'den geldi. İdiz, Altıner'in yöneteceği 'Tatlı Kaçık' adlı tiyatro oyununda başrol oynayacak. Ünlü oyuncunun İstanbul hanımefendisi 'Suzan' karakterini canlandıracağı oyunda; Armağan Çağlayan, Şebnem Özinal, Celal Belgil ve Hilmi Özçelik de rol alacak. 4 Ekim'de Tiyatro Kedi Black Out Sahnesi'nde perdesini açacak olan oyunun, 'Bu dünyada dostun varsa sırtın yere gelmez' şeklindeki sloganının, İdiz'in durumuyla örtüşmesi de çok ilginç değil mi?..
Eh; Alaçatı'da çekilecek fotoğraflarımdan sonra benim de şansım açılacak, artık sırtım yere gelmeyecektir..
Engin Yörükoğlu: "Üzerime bir ağırlık çöktü..
Önce bir festival haberi vereyim; İzmir'in Dikili ilçesinde Barış ve Demokrasi Festivali, 'Dikili Barış ve Nazım Hikmet Günleri' adıyla 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde başlayacak.
Etkinliğin konukları arasında yazar Hıfzı Topuz, yazar Doğan Hızlan, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Genco Erkal, Moğollar ve Melike Demirağ bulunuyor. Bu yıl ilk kez verilecek Dikili Nazım Hikmet Barış Ödülü'nü ise edebiyatçı Yaşar Kemal alacak. Etkinliğin ana teması 'Barış ve Barış Adamı Nazım Hikmet' olacak. Dikili Belediye Başkanı CHP'li Osman Özgüven, 12 Eylül'ün karanlık günlerinden bugüne kadar ilericilerin, yurtseverlerin, demokratların, özgürlük, barış ve demokrasi için yıllarca Dikili Şenlikleri'nde buluştuklarını söyledi.
Haber Hürriyet'in gündem sayfasında geniş bir biçimde bol resimli olarak yer aldı.. Elbette ki Moğollar'ın da güzel bir resmi kullanıldı.. Resme göre; Moğollar'ın davulcusu hala Engin Yörükoğlu.. 24 Nisan 2010'da yani tam iki yıl önce yitirdiğimiz sevgili Engin Abi, Hürriyet'teki resmini görse inanın şöyle derdi:
'Çocuklar kusuruma bakmayın.. Üzerime bir ağırlık çöktü.. Yoksa seve seve festivalinize gelirdim..'
Neyse.. Siz beni tutmayın.. Bavulumu toplayıp gidiyorum.. Alaçatı'ya..
hulusi.tunca@magazinkolik.com