Her şehir bir hikaye, her ülke bir dünya.
Koşturma çabasında olduğumuz bu dünyada kalıcı bir yerinizin olduğunu düşünüyor musunuz? Olamaz tabii bir sabah Paris, bir gün Londra, ertesi hafta Moskova, seneye New York. Belki de Ağrı, Diyarbakır, Edirne, Çanakkale, Amasya veya küçük bir sahil kasabasında. Kim bilir bu akşam veya yarın sabah veya ertesi hafta, önümüzdeki yıl neredeyiz? Ha bu dünyada mıyız o da belli değil gerçi...?
Yaşamın akışına kaptırmış gidiyoruz. Biraz daha öğrendikçe yaşam dar geliyor, merak ediyoruz köyleri kasabaları,dağları, denizleri. Yıllar geçtikçe bunlar da yetmiyor, daha zor yerleri merak ediyoruz. Mesela İguasu şelalesini, Amazonları, orta afrika kabilelerini, vahşi ormanları, olağanüstü güzellikte şelaleleri hatta uzayı bile. Eskiden hayal olan Uzay turları bile başladı günümüzde.
Her yolculuk ise bir macera. Ve çok çekici. Macera merakı bir de bakmışsınız tutkuya dönüşmüş.
Bir kere başladınız mı kendinizi yeni coğrafyalar keşfetmekten alamazsınız. Ve her keşif, yenilenmek demektir. Yenilendikçe hayata farklı bakmaya başlarsınız. Dönüşüm başlamıştır artık, karşı koyulmaz derecede bağımlılık yaratır. Ve her dönüşte bir de bakmışsınız siz, eviniz, aileniz, arkadaşlarınız değişik geliyor. Ver elini yeni tanışmalar, yeni arkadaşlıklar ve böylece yeni fırsatlar…..
İşte bu kitapta birkaç küçük yaşam hikayeleri okuyacaksınız. Her birinde yollar, oteller, uçaklar, mesafeler ve yeni maceralar var. Kah üzüntü, kah depresyon kah neşe ve mutluluk. Biraz acı biraz tatlı. Tıpkı hayat gibi karmaşık ve farklı. Belirsiz ve şaşırtıcı. Tek ortak tarafları ise asıl yaşamın yollarda olması.!
Kitapda farklı insanlardan yaşanmış seyahat notları göreceksiniz. Yaşanmış olaylara tanık olacaksınız. Belki de bazıları sizin hayatınıza ne kadar benziyor değil mi? Kimbilir belki de o hikayenin kahramanı sizsiniz. Ya da olmak ister misiniz?
Figen’in, Zeynep’in, Seval’in, Meral ve diğerlerinin hikayelerinde kendinizi bulabilirsiniz. Hatta hayallerinizi. Neden bunlar sizi yeni hayallere götürmesin? Neden yolculuklarımız hep uçaklarda ve otellerde kalsın. Ve neden sadece “Check-In” olsun.
Bizler o kocaman hayal dünyamızda hep seyahat etmiyor muyuz? Ah o seyahatler. Kimi gerçek kimi rüyada. Olsun ama yine de yer değiştirmenin verdiğim hazzın keyfini yaşamaz mıyız? Hele tanıştıklarımız, yaşadıklarımız, yeni fırsatlar, ve bambaşka hedefler!
Otele girerken, ya da uçağa binerken. Check In. Bu kadar mı? Hayır, bu kadar değil ve olmayacak. Hayat size farkında olmadığınız fırsatları sunmaya devam edecek, sizin karşı koymanıza rağmen. İşte her duygusal anımızda ister fiziken ister düşüncede yeni “Check In” lere izin vermek lazım. Belki de kafanızı kaldırdığınızda karşıda bekliyor olacak.
Hayat ne kadar zor olursa olsun daha çoooook keşfedilecekler var......