Okurları, Abbasi İmparatorluğu dönemiyle günümüz arasında dolaştıran Nigâhdar, din ile bilimin, Tanrı kavramı ve tasavvufla kuantum fiziğinin iç içe geçtiği, soluk soluğa okunacak bir roman.
Giderek büyüyen bir okur kitlesinin takip ettiği Başak Sayan, dinler tarihi üzerine iki yıl süren derin bir araştırmanın ardından yazdığı yeni romanı Nigâhdar’da; Hallâc-ı Mansûr’un kayıp risaleleri ekseninde okurlarını tarihin derinliklerine sürüklüyor. Roman; Hallâc-ı Mansûr’un uğruna can verdiği öğretileri ters yüz ederek topluma dayatan din ve siyaset ilişkisinin bugün de devam ettiğini çarpıcı bir anlatımla gösteriyor. Tasavvufun dinler üstü bir kavram olduğunu, güçlü bir polisiye kurguyla anlatan Nigâhdar, bilimsel, tarihi, felsefi ve mistik ögeleriyle dikkat çekerken okuyucunun merak duygusunu her sayfasında canlı tutmayı başarıyor.
Öte yandan Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist olan Şirin Özdemir, tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu öğrenir. Olayları çözmek amacıyla New York’tan İstanbul’a gelir ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım mücadelesinin içinde bulur. Bu mücadelede ona, yolunun trajik bir biçimde kesiştiği, tanınmış bir yazar ve felsefeci olan, karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım eder. İkili, gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken, geçmişten günümüze gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek o büyük sırrın ne olduğunu da bulmak zorundadır. Ve elbette büyük bir küresel gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.
Kitapları ilgiyle takip edilen Başak Sayan’ın Nigâhdar adlı romanı, geçtiğimiz haftalarda İnkılâp Kitabevi’nden çıktı.