BRAVO SİZE, MAGAZİN GAZETECİLİĞİNİ DİBE VURDURDUNUZ!...

Son zamanlarda magazin gazeteciliği konusunda yaşananları görünce çok üzüldüğümü söylemeliyim? Birilerinin bunu yapması, bu sorumsuzluğa imza atması için öncelikle, gazeteciliğin temel ilkelerinden, meslek etiğinden bihaber olması lazım..

Aslında, bunun bilgisizlikten kaynaklanmadığını, sırf reyting peşine koşma uğruna, sansasyon yaratacak haber peşinde koşarken ar damarının patlaması diye tanımlanabilir bu yapılanlar..

Bu yapılanlar; özellikle gazetecilik etiğinin hiçe sayılması açısında utanılacak bir durum?

Bir başka göz ardı edilen ise; her dem kamu görevi yaptıklarını iddia edenlerin, görevlerini yaparken, en çok dikkat etmeleri gereken; insan haklarına, kişilik haklarına saygı konusunda sergiledikleri davranış bozuklukları ve son zamanlarda gündemden hiç düşmeyen özel yaşam sınırlarının zorlanması, hiçe sayılması açısından tehlikeli boyutlara ulaşmasıdır?

Ayıp ve de utanılacak olan, kişilik haklarının ihlali konusunda sınır tanımazlık, özel yaşam sınırlarının zorlanması konusunda sorumsuzluğun iyice kontrolden çıkmış olmasıdır?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; magazin gazeteciliğinin bu günkü durumuna gelmesinde en az suçu olanlar gece geç vakitlere kadar eğlence yerleri kapılarında, bar kapılarında sabahlara kadar sanat ve eğlence dünyasındaki ünlülerini sokalarda kovalamak durumunda kalan ve son görüntülerin ortaya çıkmasına neden olan magazin gazetecileridir. Zaman zaman, çalışmak ve onlardan istenen görüntüleri çekebilmek için tüm zorluklarla mücadele etmek zorunda olduklarını söylediklerinde samimi olduklarına inanıyorum?

Ve şu gerçeği de göz ardı etmeyelim? Bir dönem, şimdi kapılarına bile yaklaşamadıkları o mekanların içinden fotoğraf çekebilen, o mekanların içine davetli olarak girip fotoğraf çekebilen, haber yapabilen magazin gazetecileri şimdi o günleri mumla aramaktadır. O mekanlar girebilmek, haber yapabilmek hayal oldu.. İş, o mekanlardan çıkanları sokaklarda kovalamaya kadar taşındı..

Magazin gazetecisi tanımı değişti.. Gece fotoğraf çekebilen her kes magazin gazetecisi oldu?

İş kontrolden çıktı?

Basın kuruluşlarında magazin departmanlarında çalışabilmenin hiçbir formatı kalmadı.. Her kes her şekilde ve de şansı yaver giderse(!) bir basın kuruluşunda çalışabiliyor... Bu konuda en kontrolsuz olanlar ise; televizyonlarda adına magazin denen o programlara görüntü çekmek üzere gecelere salıverilenlerdir. Bunların bir çoğuna magazin gazetecisi demenin hiç doğru olmadığını bir çoğumuz bilmekteyiz. Bugün yaşananları, varılan sonuçları, 70'li yılların başından beri magazinin içinde olan, magazin gazeteciliğinin kimliğinin koruması, yücelmesi konusunda bir çok şey yapan, bu yolda asla taviz vermeyen bir magazin gazetecisi olarak değerlendiriyorum. Magazin gazetecisinin bu kadar duygusuz, insanların zor anlarından acımasızca yararlanabilecek kadar vicdan yoksunu olabileceklerine inanmak istemiyorum.. Ama izlediklerimi, bunun yarattığı ortamda magazin gazetecilerine olan tepkileri, konuşulanları, giderek artan öfke ve nefreti gördükçe oluşan ortamdan yılların magazin gazetecisi olarak büyük üzüntü duyuyorum?

Magazin gazeteciliğin bu duruma düşürenler şimdi ne yapıyorlardır bilemem ama vicdanlarının hiç sızlamadığı apaçık ortada? Bu durumda bile ortaya çıkıp birkaç laf edecek cesaretleri yok?

Bugün artık magazin diye bir şey kalmadığının söylenebildiği, "magazin programları kaldırılsın" söylemlerinin yüksek sesle telaffuz edilebildiği bir ortamda isek ve magazin izleyicisinden bile yoğun tepki alıyorsak magazin gazeteciliği büyük tehlike altında demektir.

Buna söyleyecek tek şey var;

Bravo sizlere? Gözünüz aydın, magazin gazeteciliğini dibe vurdurdunuz?

xxxxxxxxxxxxxxxx

Şimdi gelelem, yukarıdaki yazdıklarımıza neden olan olayları yorumlamaya?

Konuyu gündeme taşıyan üç olay neredeyse aynı hafta içine denk gelince "takke düştü kel göründü".. Timuçin Esen olayında ekrana yansıyanların utanç vericiliği, işin ne kadar çivisinin çıktığının gösteren ibret fotoğrafı oldu. Bu fotoğrafı kendilerine yakıştıran birileri bir zahmet kendi duvarına asıverir artık...

Uğur Yücel olayını izlememiştim.. Ama orada olanların da oldukça tepki çektiği konusunda birkaç yazı okudum? Uğur Yücel olayına dönüp ayrıntı yazmak istemiyorum ama, son zamanlarda yaşadıkları ile oldukça sıkıntılı bir dönem geçiren ünlü sanatçının zaman zaman içkide teselli bulması çok yadırganacak bir durum değil.. İşte öyle bir günün gecesinin sonunda bar çıkışı yaşadıkları ve yere yuvarlanışı? Yılların sanatçısına ait bu görüntülerin ekranlara yansıtılışı bir çok kesim tarafından yadırganmış, sanatçının bu zor anından yararlanılması, haber yapılması tepki çekmişti?

Sıcağı sıcağına ikinci olay ise; Ünlü sanatçı Leven Kırca'nın Beşiktaş çarşısındaki bir balıkçıdan çıkışı sırasında karşılaştığı magazin gazetecileri ile yaşadığı "çekersin-çekemezsi", "neden çektin" tartışmasının vardığı sonuçtu. Burada yaşanalar da "hatalı kim", "haklı kim" sonucuna varabilmek için orada olmak gerekir.. Aşırı içkili de olabilirdi?Söylenenlerden konunun nasıl geliştiğini anlamak mümkün görünmüyor.. Olayın nedeni geçmişteki bir olaya bağlı olarak o gece tepkiye donuşmuş olması, yaşananlara neden gibi gösterilse de, her ne olursa olsun, sanatçı-gazeteci ilişkisinin bu derece düzeysiz hale getirilmesinin hiç doğru olmadığını, gazeteci görevini yaparken, insanların kişilik haklarına özen göstermesi gerektiğini unutmamalıdır. Bu durumda serinkanlılığını kaybetmemesi gerekenler, olayın içinde olan gazeteciler olmalıdır.. Bir gecesinde olağan eğlenme hakkını kullanmak isteyenin kimseye bir zararı yoksa, o durumu görüntülemenin haber niteliğı taşıması açısından çok ön sıralarda yer alabileceğini düşünmüyorum? Bu durumda, kimseye zarar vermediği sürece de sıradan bir vatandaş gibi eğlenir ve yoluna devam eder.. Ayrıca da; gecenin sonunda bardan, meyhaneden içkili çıkan bir insanın psikolojisini en iyi bilmesi gerekenler de gazeteciler olmalıdır? Bu ortamda onların sıkıştırılarak tartışma ortamı yaratılması ve oluşan bu tartışma ortamından yararlanılarak görüntü alınması olayı kontrolden çıkarabilir, çoğu zaman olduğu gibi kişilik hakları ihlaline kadar varabilir..

Burada olanlar yazıldı çizildi.. Haklı ve hatalı olanlar konusunda yorumlar yapıldı? Ama beni asıl ilgilendiren bu olay sonunda Levent Kırca'nın iddiası ve bu iddiaya sözü geçen muhabirin yanıtıydı? Levent Kırca; söz konusu muhabir tartışma sırasında üzerin karafatma boyutlarında bir böceği attığını iddia etmesiydi.. Bunu pek anlamadım.. Tam fıkra gibiydi?Muhabirlerin, gece gezmelerinde yanlarında, zaman zaman sanatçılara atmak üzere bu tür böcekleri taşıdıklarına hiç ihtimal veremem? Bu tam bir mizah kurgusu gibi geldi bana.. Anlatılanların fıkra gibi olmasının yanı sıra, asıl çok komik olan, böcek meselesinde adı geçen muhabirin Levent Kırca'nın iddiasına verdiği yanıttı.... Vatan Gazetesi muhabiri Bora Engin Kırca'yı yalanlamış ve basına yansıdığı şekliyle aynen şöyle demiş: "?Başıma ağaçtan böcek düşmüş, garson, 'Başında böcek var' diye beni uyardı. Kafamı silkeleyince böcek fırladı ve yere düştü. Levent Bey'in kastettiği bu olay. Niye böcek atalım ki?". Ben çok komik buldum.. Ve de "laf ola beri gele" bir yanıt gibi geldi bana? Bu kara mizah durum magazin gazetecileri ile sanatçılar arasındaki ilişkilerin ne durumda olduğunun, işlerini ne kadar ciddiye aldıklarının göstergesi?

Bu olayın hemen arkasından ekranlara ve gazetelere yansıyan görüntü ve bilgilerle daha sonra yazılanlar arasındaki farkların neden kaynaklandığına, birbirini tutmayan söylemlere, olayı anlatanların tutarsızlıklarına kadar bu konuda yazılacak o kadar çok şey var kı? Ne söyleyelim? "Bozacının şahidi şıracı" meselesi?

Ve magazin gazeteciliğini dibe vurduran Timuçin Esen olayı?

Hani şu; geçtiğimiz hafta Çarşamba gecesi Beyoğlu'nda gittiği bir bar çıkışı sonrasında kendisini görüntülemek isteyen gazetecilerle tartışan, bu tartışma sırasında yumruklaşmaların yaşandığı, gazetecilerden birinin kamerasının kırıldığı iddiası sonrasında polise şikayet edilen ve şikayet üzerine Beyoğlu'nda arkadaşları ile yürürken gelen polislerce götürülmek istenen, direnince tartaklanan yerlerde sürüklenen, yerde polislerce elleri kelepçelenerek yaka paça karakola götürülen Timuçin Esen olayı? İşte bu olayla ilgili tüm görüntüleri izledim, yazılanları okudum? Yazılanları nereden okursanız okuyun, görüntülere nereden bakarsanız bakın olanlar utanç verici?

Her ne şartlarda olursa olsun, değil bir sanatçıya, bir insana yapılanların ekranlara taşınması, bu şekilde acımasızca ve sorumsuzca görüntülenmesi ve tüm bunların polisin de bulunduğu ortamda olması inanılmaz kötü bir olay? İşte bunlar; suçu sadece (buna suç denirse) gittiği gece kulübünde içki içip biraz eğlenmek olan Timuçin Esen adlı sanatçının yaşadıkları.. Nedeni her ne olursa olsun, gazetecilerle tartışan (kimse eveleyip gevelemesin tartışma nedeni çok belli), tartışma sonrasında gazetecilerin şikayeti üzerine caddede yürürken, söylendiğine göre de içkili olan Timuçin Esen'in polis tarafından götürülüşü sırasında yerlerde süründürülüşü, yaşadıkları ve ekrana yansıyan üzüntü verici görüntüler.. Ve bu olayın sorumlusu olarak gösterilen magazin gazetecilerine yönelen yoğun tepkiler.. Bu tepkiler pek burada kalacağa benzemiyor.. Bir çok kesimin magazin gazeteciliğine bakışı tamamen değişti.. Biraz sempatisi olanlar dahi tepkili.. Tepkisiz kalanlar ise; etliye sütlüye karışmayan, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" düşüncesinde olup konu hakkında ortadan yorum yapanlar, magazine olan ihtiyacının ağır basması nedeniyle "Fransız" kalarak eyyam yapanlar, çok acıdır ki sanatçı arkadaşlarına arka çıkma cesaretini gösteremediler, şimdilik kenardan seyrediyorlar? Burada en sert tepki verenler yine gazeteler ve gazeteciler oldu?

Ben bu yaşananları gördüğümde, okuduğumda, magazin gazeteciliğinin geldiği durumu içim acıyarak izledim? Sanatçı magazin gazetecileri bir bütündür ve biri olmazsa diğeri de olmaz.. Her iki kesim de birbirlerine saygıda kusur etmemelidir? Gazeteciler saygı konusunda çok daha hassas davranması gereken taraftır. Yaptığı iş kamu görevi ve bunu yaparken meslek ilkeleri, meslek etiği ve en önemlisi haber kaynaklarının kişilik haklarına, ünlü olsun olmasın özel yaşamın sınırına ve gizliliğine saygı göstermelidir.. Bir gazeteci bunun aksine hiçbir şey yapamaz yapmamalıdır da.. Bu konudaki yasalara uyum gazetecinin birinci görevidir?

Timuçin Esen olayında polisin tutumunun da çok şık olmadığını söylemeliyim.. Bir çok konuda gazetecilerin görev yapmalarını sınırlayan polis bu olayda görünen o ki gazetecilere olabildiğince yardımcı olmuş..

Yardımcı olmuş da; içkili olduğu her halinden belli olan bir sanatçı, bir insanın karga tulumba yerlerde sürünerek götürülmesi, yere yüzükoyun yatırılıp kelepçelenmesi görüntülerinin, her ne şartlarda olursa olsun insanı korumak görevi olan polise yakışmadığını söylemeliyim? Umarım bu görüntüleri, izlediğinde İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Hüseyin Çapkın da çok rahatsız olmuştur...

Burada beni asıl üzen ise; yere düşen, yerde sürüklenen haksız bile olsa-ki bu konuda tamamen haksız olduğunu düşünmediğim gibi, haksızlığa da uğradığını düşünüyorum- bir insanın, bir sanatçının hiç hak etmediği halde düştüğü zor durumunda görüntülerini almak için eğilip fotoğraf çekmeye çalışan foto muhabirinin davranışıydı? Ayıp ki tarif edilemez? İşte bu ayıp herkese yeter?Birileri utanmalı ama; yerlerde süründürülen Timuçin Esen değil onun o durumunu görüntüleyerek ondan haber yapabileceğini düşünenler utanmalı?

Gazeteciler haber yapmalıdır ama haber kaynaklarına da saygı duymalıdır.. Biri olmadan diğerinin olamayacağı gerçeğini unutmamalıdır. Onun fotoğraf albümüne utanacak görüntülerini eklemek magazin gazetecisine hiçbir şey katmaz.. Sadece ileride vicdanında hep hissedeceği bir sızı, hiç kapanmayan bir yara bırakır?

Umarım o gece yaşananları magazin gazetecilerimiz, magazin gazeteciliğini bu güne getirenler izlerler ve nerede hata yapıyoruz diye kendilerini yargılarlar?

Gözünün aydın, başardınız?.

Magazin gazeteciliğini dibe vurdurdunuz?

Alın hayrını görün?

Fehmi.ketenci@magazinkolik.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri

Ailemize Hoş geldin Burhan Akdağ...