Coşkun Sabah “Benim hikayem Türk filmi gibi, roman gibi”
Sanatçı düzenlediği basın toplantısında kitabını tanıtırken “Benim 51 yıllık bir sanat hayatım var, Bunun 41 yılı şarkıcılıkla geçti.
Hayatım bir klasik Türk filmi gibi roman gibidir. Kitap bunları anlatıyor” dedi.
Kitapta sanatçının hayatından ilginç fotoğraf kareleri de yer alıyor.
Unutulmaz şarkıların bestekarı ve ud sanatçısı Coşkun Sabah’ın hayatı kitap oldu.
Didem Abidin ve Selahaddin Abidin tarafından kaleme alınan yaklaşık dört yüz sayfalık kitap, Alfa Yayın Grubu’na bağlı Mona Kitap tarafından basılarak satışa sunuldu.
Önceki gün Etiler I. Land Cafe & Restaurant’ta düzenlenen basın toplantısı ile kitabının tanıtımını yapan sanatçı hayatını, anılarını kitap için “51 yıllık bir hikaye bu aslında.
Sıfırdan gelen bir adamın çay bahçesinden, düğün salonundan geçip Coşkun Sabah olmasına kadar gelen bir hikayedir.
Kitapta çok can alıcı dönüm noktaları var. 41 yıllık şarkıcılık hikayem var.
10 yılı da sahnelerdeki ud sanatçısı geçmişimi de katarsak 51 yıllık bir sanat hayatı ve yaşadıklarım var” dedi.
Kitapta hayatındaki pek çok dönüm noktasına yer verdiğini belirten sanatçı “Müzikle iç içe geçen yıllar, konservatuvar yıllarım, İstanbul radyosu ve devlet korosunda geçen yıllar.
Bülent Ersoy ile konservatuarda sınıf arkadaşıydık. Yıllar sonra kopukluk oldu ve Maksim Gazinosu’nda karşılaşmıştık. Bunların hepsini anlatıyorum” dedi.
“Hayatınızdaki en can alıcı şey neydi?”
Bir gazetecinin “Hayatınızdaki en can alıcı şey neydi?” sorusuna ise ünlü sanatçı “Konservatuarı okumuş iyi bir saz sanatçısıydım.
Yeşil pasaportum vardı, devlet memuruydum ama ünlü bir sanatçı olma yolunda planımı yaptım ve memuriyetten istifamı verdim.
Annem çok üzüldü gönül koydu bana. Ama ben planımı yapmıştım. Hayatımdaki çok önemli bir kararadır.
Hayatımın dönüm noktasıdır. Hepsi kitapta var. Yaşanmışlıklar var” dedi.
Yaşadığım aşkları kendime sakladım. Çünkü o kadınların çoğu evli ve çocuk sahibiler…
Hayatındaki aşk yaşadığı, beraber olduğu kadınların kitapta yer alıp almadığı ile ilgili bir soruya ise ünlü sanatçı “Yaşadığım aşkları kendime sakladım.
Çünkü o kadınların çoğu bugün evli ve çocuk sahibiler.
Onlara karşı haksızlık ve saygısızlık yapmak istemedim anlatmadım” dedi.
Sosyal medyadaki kara cahiller hiç umurumda değil…
Sosyal medyada yer alan ve evlilik üzerine söylediği sözlerin büyük yankı uyandırdığı da kendisine hatırlatılan sanatçı konu ile ilgili olarak şunları söyledi “Evliliklerde 20 yıldan sonra eşinizle hala kızı, teyze kızı gibi oluyorsunuz sözlerimi sosyal medyadaki bir takım cahil, hem de kara cahil kişiler anlayamadılar.
Onlar hiç umurumda değil. Belden aşağı vurmaya çalışıyorlar, hazırda bekliyorlar.
Onları hiç umursamıyorum. Ne anlattığınızın farkında bile değiller.
Evlilik aşkı öldürüyor kelimesinin başka bir izahıydı bu.
Aşkı ölmeyen yaşlı insanlar görüyorum müthiş duygulanıyorum.
Mesela boşandığım eşim Ceyda hanımla ayrıldık.
Akraba gibi, yakınım gibi olduk. Bugün başıma bir şey gelse yanıma ilk koşup gelecek kişi de odur.
Bir akraba fedakarlığı gibi düşünün. Bu bir sahiplenmedir yıllar sonra. Ama aşk çoğunlukla ölüyor” dedi.