Efendim 12 gün süren muhteşem Londra izlenimlerimi sizler için yazıya dökmek istedim. İstedim ama nerden, nasıl başlasam bir türlü karar veremiyorum.
Nedenini sorduğunuzu duyar gibiyim neden mi? İngiltere için dünyanın her yerinden gelen yaklaşık 1000 farklı dilin ve bir o kadar farklı kültürlerin, hoşgörü ve çeşitliliğin bulunduğu, uyumlu uyumsuz her hayat tarzını rahatlıkla kapsaması ve bir o kadar farklı dillerin konuşulduğu tek ülke diyebilirim...
Bu duruma göre en fazla karma evlilikler bu kentte yapılıyor. Buna inanın adım attığınız her cadde, metro, tren, otobüs ve sokaklarda rahatlıkla görebiliyorsunuz.
İngiltere'nin sisiyle ve aniden başlayan yağmurlarıyla ünlü başkenti ve adeta geçmişin izlerini taşıyan tarihi bir Avrupa kenti... Ancak siz siz olun benim gibi İstanbul havasına aldanıp Londra yağmurlarını unutarak bavul hazırlamayın!!!
Londra'nın bin yılı aşan tarihi olduğunu ve nüfusunun 8 milyonun üzerinde olduğunu hatırlatmadan geçemeyeceğim. Ancak bu kadar kalabalık nüfusa sahip olması ve İngiliz polisinin hala silah taşımıyor olması inanın beni çok şaşırttı.
Kentin içinde bulunan birçok parkta ve ortak kullanım alanlarında kapanış saatlerine kadar oturabiliyor olmanız farklı bir anlayışmış gibi yaşadım diyebilirim.
İngiltere'nin düzenli hayat standartlarıyla gerçekten yorulmadan gezip görebileceğiniz bir düzeni var. En özel turistik bölgesi Westminster. Bu bölgede şehrin en önemli yapıtlarından Big Ben ve Parlemento binası var.
Bunun dışında Thames nehrinin hemen kıyısında Akvaryum, London Eye, Dali Universeve Saatchi Gallery gezebilir. London Eye ile tüm Londra'yı tepeden fotoğraflaya bilirsiniz.
Yalnız inanılmaz bir kuyruk var, ona göre kuyruk beklemek ve binip inmek için 2 saatinizi ayırın derim. Şahsen biz 2 saatte ancak o duyguyu yaşayabildik. Bu arada ulaşım açısından metro, tren ve otobüs yolculuğu yapabilirsiniz...
Tam gün sınırsız kullanabileceğiniz Oyster bileti yaklaşık 15 - 20 pound arası kullanabileceğiz günlük bilet satın alabilir. Yolculuklarınızda göstererek kullanabilirsiniz.
Tabii sadece ulaşım araçlarını değil yürüyerek de çok keyifli zaman geçirebilirsiniz. Yürüyerek geçtiğiniz her yerde düzen ve önem verilen bir şehir ile baş başa olduğunuzu göreceksiniz.
Şahsen ben ve dostlarım Big Ben'den yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşten sonra Buckingham Sarayı'nın önüne ulaştık ve nöbet tutan askerlerin değişimini ve değişim sırasındaki ayakları ile çıkardıkları sesleri dinledik.
Tabii bu güzel birliktelik ve kültürlerin yaşadığı Türk dostlarımı ve onların birlikteliklerini unutmak mümkün mü?
Degil tabii ki !!! Türk dostlarımızın oradaki birliktelikleri beni gerçekten onurlandırdı. Onların içlerinde birbirlerine sahip çıkmaları ve ülke özlemlerini sürekli paylaşmaları benim orada duygularımı daha da pekiştirdi.
Dost ellerinden yediğimiz o güzel köfteleri, mezeleri ve sebze yemeklerini, Adana Kebabını, Pesto soslu makarnayı hatırlamadan geçemeyeceğim. Güzel dostlukları, sevgileri ve beni sımsıkı sarmaladıkları için buradan kendilerine teşekkür etmek isterim.
Eeeee!!! artık gelelim benim ilgi alanım olan yemek zevkime... Londra damak tadınıza, ilgi alanlarınıza ve en önemlisi bütçenize göre tercihlerde bulunabileceğiniz bir kent.
Ancak ben tabii Türkiye'den gezmeye, görmeye ve özellikle tatları denemeye gitmişken Türk restoranlarını ziyaret etmeden geçemedim. Tabii güzel dostlarımın Türk misafirperverliği ile ağırlamaları beni inanılmaz mutlu etti. Hadi bu kadar ağırlamadan sonra Türkiye özlemini giderelim seni küçük İstanbul'a götürelim dediler...
Nasıl yani? Londra'da küçük İstanbul'mu diye sordum?
Evet, gidince şaşıracaksın dediler ve öyle de oldu gerçekten...
Her yer bizim insanımız, her yer bizim restoranlarımız, her yer Türklerle dolu! Londra'daki sekizinci günümde bir mutlu oldum, bir mutlu oldum anlatamam sizlere.. O restorandan çık diğeri İstanbul Kebap, Gaziantep Baklava, Haz Restoran, Sarıyer Balık, Barış Cafe gibi derken muhteşem lezzetlere dahil oldum efendim.
Londra'dan yaklaşık 2 saat uzaklıkta olan Brıghton'da çok iyi bir Türk restoranı duyumu aldım ve Keyif ve Lezzet keşifçisi olan bendeniz hemen yola koyuldum efendim.
Kendimi muhteşem Makara Charcoal Grill & Meze restoranında buldum. Tabii rezervasyon yapmadan gittiğimiz için kapıda bir müddet bekledik. Bekledik ama bugüne kadar tattığım en güzel mezeleri ve ızgara et servisini orada buldum diyebilirim.
Benim için en önemli odak nokta sahibi mutfakta sürekli müşteriye ürün yetiştirmeye çalışıyordu. Bu arada sahibi olan Faruk Barut'un aslında bir aşçı olmadığını ve yıllardır mutfağa olan düşkünlüğüyle bu kadar başarılı olduğunu öğrendim.
Şaşırtmadı değil tabii beni bu durum! Ancak bir kez daha kendime itiraf ettim ki yaptığınız işiniz ne olursa olsun siz severek yapın ve başında olun her şeyin en güzelini yaşayabiliyorsunuz.
Tüm Türk restoranlarında en çarpıcı bulduğum ve beni daha da heyecanlandıran konulardan biri de bizim Türk restoranlarında yemek yiyen müşterilerin yüzde 80 yabancı olması ve onlarla yaptığım sohbetlerde 'muhteşem lezzetler, Türk mutfağını tek geçeriz' yorumları gurur vericiydi.
Bu arada 'yurt dışına gittim aç kaldım ya da yiyecek bizim ağız tadımıza uygun tat' yoktu diyenlere her halde Londra için geçerli olmadığını anlamışınızdır... Şahsen ben bir yedim bir yedim sanki Türkiye topraklarında gibiydim.
Kendimde gece hayatında bulunan bir işletmeci olarak birazda gece hayatına göz atmak istedim tabii...
Bu kozmopolit kent çok renkli bir gece yaşamını içinde barındırdığını unutmamak ve değişik bir eğlence anlayışını yaşamak isteyenlere alternatifler sunabilirim.
Burada yaşayan insanların işten sonra buluşma yerleri publar efendim. Her gün işten sonra pubların ağzına kadar dolup taştığını göreceksiniz. Ben şahsen 7 gün aynı işi yapmalarına şaşırdım diyebilirim.
Özellikle 150 yıllık tarihi geçmişi olan ve Briclayers Arms inanılmaz keyif aldığım bir pub oldu. En kısa zamanda tekrar ziyaret etmek ve o tarih kokan havayı tekrar yaşamak isterim. Saatler 23.00 gösterdiğinde mekanlarda bir zil çalıyor. Efendim bu zil son siparişleri alalım demekmiş. 24.00 kapanış saatleri olduğu için gösterdiğinde kimse mekanlarda kalmıyor. Ordan sonra ya evlere ya da bizim yaptığımız gibi gece hayatına dalış yapıyorlar.
Bazı publarda, belli saatler arasında indirim (happy hours olarak adlandırılıyor) vardır. Bazı içkileri daha ucuz tatma imkanını da bulabiliyorsunuz. İnsanları iş çıkışlarında pubların önünde ellerinde biralarıyla, arkadaşlarıyla sohbet ederken göreceksiniz.
Merkez de vakit geçirebileceğiniz gibi Liverpool Street, Angel, Old Street?te eğlence hayatı ve publarıyla meşhurdur ve biraz daha turistlerden uzak kalarak vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca Camden Town'da Londra'da gece hayatında söz sahibi semtlerden bir tanesidir.
Çok alternatif bir yer olmasından dolayı her türlü insanla karşılaşabilirsiniz. Biraz vakit harcadıktan sonra kendi tarzınız için en uygun yeri bulacağınıza emin olabilirsiniz.
Canary Wharf'ta diğer seçeneklerimiz arasında yer alıyor. Burası Londra'nın doğusunda bulunan ve gökdelenleriyle, iş merkezleriyle meşhur semt. İş çıkışında pubların ve restoranların burada çalışan kişiler tarafından istila edildiğine şahit olacaksınız.
Farklı bir deneyim yaşamak isterseniz denemenizi öneririm. Eğer filmlerde gördüğünüz Notting Hill ve Chelsea'yi merak ediyorsanız diğer alternatiflere göre biraz daha pahalı olsa da gidip rahatça vakit geçirebileceğiniz birçok yer bulunuyor.
Londra'nın farklı bölgelerindeki publar arasında fiyat uçurumu yok. Ama eğer gece kulüplerine giderseniz kapıda ödeyeceğiniz ücret £5-£50 pound arasında değişiyor!
Tabii benim için eğlendiğim ve çok keyif aldığım mekânları sorarsanız; Moustache Bar, Oro Bar, Fabric, Ministry of Sound, Egg diyebilirim.
Gerçekten bu mekanlar Londra'ya gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken yerler arasında başı çekiyor! Ve bir çok Türk DJ de ( DJ_Haki ve DJ Hasan Yıldız Londra'da çok popüler, söylemeden geçmek olmaz...)bu mekanlar da partiler yaparak Londra gece hayatına imzasını atıyor!
Londra'da gördüklerimi, hissettiklerimi, yaşadığım 12 günümü bu kadar kısa satırlara sığdırmakla olmaz ilerde Londra deneyimlerimi bölümlere bölüştürerek sizlerle paylaşmak isterim...
Hadi Bakalım Lezzet ve Keyif Keşifçiniz olarak sizleri en kısa zamanda Özgürlükçü ve Kozmopolit Londra programınızı yapmanızı tavsiye ederim.
Şimdiden iyi keyifler efendim...
Özlem Mekik
Yorumlarınız için: ozlem.mekik@magazinkolik.com