Ülkesine dönerken basın toplantısı yapan yönetmen, 'Bu ülkenin Kültür Bakanı'nı düşman görüyorum' şeklinde konuştu. Birkaç ay önce Bursa'da da konser verdiğini hatırlatan ünlü yönetmen, Kültür Bakanı'yla aynı partiden olan Belediye Başkanının kendisini öpüp kucakladığını da sözlerine ekledi.
Dünyaca ünlü ünlü Sırp yönetmen Emir Kusturica, aldığı tepkiler üzerine 47'nci Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin uluslararası jüri başkanlığından çekildiğini açıkladı. Emir Kusturica, "Bu barbarca bir skandal ve çok büyük bir ilkellik.
Bu ülkenin Kültür Bakanı'nı bir düşman olarak gördüğümü belirtmek istiyorum. Çünkü o bunu hak ediyor. Bir ülkenin Kültür Bakanı böyle açıklama yaparsa sokaktaki herhangi bir vatandaş da beni kurşunlayabilir" dedi. Kusturica, Semih Kaplanoğlu'nu ise "Soykırımlara bu kadar duyarlıysa Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler'e karşı uygulanan soykırıma neden sessiz kalıyor" sözleriyle eleştirdi.
Altın Portakal'a davet edilmesiyle ilgili tartışmaların hedefinde olan ve protesto gösterileriyle karşılanan Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica, Hillside Su Otel'de düzenlediği basın toplantısında Altın Portakal Uluslararası Film Jürisi Başkanlığı'ndan ayrıldığını açıkladı.
UĞRUNA SAVAŞTIĞIM BİRLEŞİK YUGOSLAVYA'YDI
Toplantıda Altın Portakal'a katılmasına yönelik eleştirileri ve protestoları değerlendiren Kusturica, şöyle konuştu: "Kariyerime başladığımdan beri benim anti- emperyalist bir yapım var. Bütün çalışmalarımı ve anlayışımı bunun üzerine kurdum. Bana bu noktadan gelen saldırıları anlamsız buluyorum.
O zaman söylemek doğru olur ki benim uğruna savaştığım şey birleşik Yugoslavya'ydı. Yugoslavya'nın neden yok olduğuna dair iki versiyon var. Birinci versiyon benim de suçlanmama neden olan sebeplerden birisi Yugoslavya'yı Miloşeviç'in parçaladığıdır.
Bu anlamsız bir versiyondur. Miloşeviç, Yugoslavya'nın parçalanmaması için uğraştı. Bana göre Yugoslavya Berlin duvarının yıkılmasından sonra parçalandı. Amerika'nın ve Avrupalılar'ın Balkanlar'ı yeniden şekillendirme istediği yüzünden yıkıldı."
KENDİMİ SAVUNMAK BİLE İSTEMİYORUM
Bu politik olayların bir yönetmenin suçlanmasına kadar ileri gittiğini kaydeden Emir Kusturica şunları söyledi:
"Benim ülkeme dair vizyonum öznel ve kişisel bir vizyondur. Ben herhangi bir politik partinin üyesi değilim. Ve benim cümlelerim tamamen inançlarımdan kaynaklanır. Bazen doğru bazen yanlış. Ben her zaman bunların doğru olduğuna inanırım ama doğru olmayabilir. Bu festivalde hayatımda hiç başıma gelmeyen bir şey başıma geldi.
Ben bu konuda kendimi savunmak bile istemiyorum ama bazı şeyleri açığa kavuşturmak lazım. Belediye Başkanı'na sıcak ilgisi nedeniyle teşekkür etmek istiyorum. Ama bu ülkenin Kültür Bakanı'nı bir düşman olarak gördüğümü belirtmek istiyorum. Çünkü o bunu hak ediyor. Hayatını insanlığa pencereler açmak için harcamış bir insan için, böyle bir suçlama olamaz. Bu insan herhangi bir suçu destekliyor olamaz."
'BURSA'DAKİ BAŞKAN KUCAKLIYORDU'
Birkaç ay önce Bursa'da da konser verdiğini hatırlatan ünlü yönetmen, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Birkaç ay önce Bursa'da konser verdik ve çaldım. Kültür Bakanı'yla aynı partiden olan Belediye Başkanı bizi öpüp kucaklıyordu. Elinden gelen en iyi ağırlamayı yapıyordu. Çok güzel bir konser verdik. Çok değişik türde seyirci toplulukları vardı. Başörtülü kadınlar el çırpıyordu. Bu benim için çok büyük bir mutluluktu. Benim anneannem de başörtülüydü. Hayal ettim; hayatta olsaydı onlarla dans ediyor olacaktı. 1.5 ay sonra bir Kültür Bakanı'yla karşılaşıyorum, Ben geldiğim için festivale katılmayacağını açıklıyor. Bu barbarca bir skandal ve çok büyük bir ilkellik."
ERMENİ SOYKIRIMINA NEDEN DUYARSIZ
Dünyaca ünlü yönetmen, "Emir Kusturica varsa ben yokum" diyen Altın Ayı ödüllü 'Bal' filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu'nu da çok sert sözlerle eleştirdi. Kusturica, şöyle konuştu:
"Bundan daha kötüsü bir film yönetmeni festivale katılmak istemediğini söylüyor. Soykırımlara bu kadar duyarlıysa neden Birinci Dünya Savaşı'nda Ermenilere uygulanan soykırım hakkında konuşmuyor. Böylece insanlara karşı işlenen suçlara karşı duyarlılığını bütünlemiş olur.
Benim üyesi olduğum Sırbistan'ın Bosna'da işlemiş olduğu insanlık suçlarına karşı her zaman tavrımı aldım, tavır koydum. Benim ulusum da işlenen cinayetlere karşı tavır aldı. Aynı zamanda Bosna'da çok sayıda Sırp öldü. Siz ne kadar insan kalıp eski suçlara karşı tavır alsanız da suçun cinayetin politik vizyonuna uyamıyorsunuz. Ve sonra da bu anlamsız suçlamalara muhatap oluyorsunuz.
Bu da Kültür Bakanı'nın yerine getirdiği eylem oluyor. Ben bin yıl yaşayacak olsam ya da iki binyıl, bu iki bin yıl soykırımlara karşı çıkarım. Ama ne yazık ki gelişmeler soykırımlar üzerine kurulu. Irak'ta 4 yıl önce ne oluyordu. Blair ve Bush Irak'ta ne yaptılar. Bana tavır alan bu yönetmen, neden açıkça Blair'e karıı aynı tavrı göstermiyor."
SORUMLU KÜLTÜR BAKANI
Hayatı boyunca asla insanlık adına işlenmiş bir suça ortak olmadığını belirten Kusturica, şöyle dedi:
"Bana gelen suçlama da kendini 'Soykırıma karşı tavır almadı' suçlamasıdır. İnsan Hakları Mahkemesi, Bosna'da Müslümanlar'a karşı suç işlendiği sonucuna vardı. Soykırımın linguistik tanımı bu sonuçla tanımlanmamıştı. Hukuksal olarak bakarsak orada insanlığa karşı işlenen suçlardan kendimi uzak tuttum ve tavır aldım. Şimdi bu algı değişmeye başladı.
Şu anda her yerde arka arkaya soykırımlar görüyoruz. Ben bunların hiçbirisinin parçası değilim. Nihai olarak özellikle Bosna'da katliama uğrayan Müslümanlar için duyduğum üzüntüyü bir kez daha ifade ediyorum. Sonuç olarak belirtmek isterim ki Kültür Bakanı bugün sinema öğrencilerinin benden ders alamamasının sorumlusu olacaktır.
Öğrencilere 50 badyguard eşliğinde bir şey anlatamazsınız. Belki o bakan veya o yönetmen bunu yapabilir. Beni çağıran kişiye çok teşekkür etmek istiyorum. Sırp dilinde 30 bin Türk kelimesi var. Birçok insanın kullandığı kelimeden daha fazla. Ortak yaşadığımız tarihin birçok lehçesinden haberdarım. Türkiye Hollanda'ya veya başka bir Avrupa ülkesine karşı oynadığı zaman benim Türkiye'yi tutacağımdan emin olabilirsiniz."
SANATÇILARDAN TEPKİ
Sırp yönetmen Emir Kusturica'nın Antalya Altın Portakal Film Festivali jüri üyeliğinden çekilip Türkiye'den ayrılmasına yol açan süreç, sanatçılar tarafından da tepkiyle karşılandı.
Sanata politika karıştırıldığını söyleyen oyuncu İlker İnanoğlu, "Bir sanatçı sarhoş olabilir, kötü bir hayat yaşantısı olabilir, görüşleri farklı olabilir. Ama sanatı iyidir. Sanatçılığı iyidir. Özel hayatındaki kötülükler özel hayatındadır. Sanatına bakılmalıdır.
Geri kalanı kimse dert etmemeli" dedi. Altın Portakal'a siyasetin karıştığına inandığını belirten İnanoğlu, "Kusturica aşırı tepkilere maruz kaldı. Belki ben de onun yerinde olsam aynı şekilde hareket ederdim. Ama gitmemeliydi, sanatını konuşturmalıydı. Bir de anlamadığım bu kadar tepki göreceğini bildikleri birisini neden çağırdılar, bu olayların yaşanmasına yol açtılar, Portakal'a leke geldi, bunu anlayamıyorum" diye konuştu. Emir Kusturica'ya gösterilen tepkileri de 'aşırıcılık' olarak yorumlayan İnanoğlu, "Bir dahaki Altın Portakal'a gelirken ben bile düşünür olacağım. Acaba bana da aynısını yaparlar mı diye" dedi.
'TEPKİLER YANLIŞ'
Emir Kusturica'nın jüriden ayrılma kararına oyuncu Hakan Yılmaz da tepki gösterdi. Kusturica'ya gösterilen tepkilerin yanlış olduğunu düşündüğünü belirten Yılmaz, "Savaş karşıtı bir adam olarak görüyorum. Bölünmeyen bir ülke isteyen bir sanat adamı. Bu kadar tepki verilmesi, protesto edilmesi ve jüriden çekilmesine varacak kadar baskı uygulanmasını bir sanatçı olarak hiç iyi görmüyorum" dedi.
TİLMAÇ'TAN ESPRİLİ YORUM
Emir Kusturica'nın Antalya'dan ayrılmasıyla ilgili esprili değerlendirmede bulunan Sümer Tilmaç, "Çingeneler Zamanı 3'ün çekimleri için acil çağırıldı. Kültür Bakanı'nı görmek için önce Ankara'ya uğrayacak" dedi.
Kusturica olayının festivali etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması üzerine Tilmaç, "Altın Portakal Film Festivali Antalya'nın gönül verdiği, halkın festivali. Tabii ki zedelemez. Sanatın politikası, siyaseti olmaz. Halk için yapılan bir festival bu. Sanatçıları siyasete karıştırmasınlar. Biz işin tepki tarafıyla ilgilenmiyoruz. Bu konuyu kullanarak puan toplamaya çalışanlar var. Sanat doğruyu yalan gibi, siyaset de yalanı doğru gibi gösterir" diye konuştu.
FESTİVALİ ZEDELEMEZ
Müjdat Gezen ise Kusturica'nın gitmesiyle ilgili "Şahsi düşüncesi. Keşke kalsaydı ama gitmeyi tercih etti. Bu olay festivali zedelemez. Dışarıda bu konu ne kadar sabote edilirse edilsin güzel işlere birşey olmuyor. Festival tüm güzelliğiyle devam ediyor" dedi.
Menderes Samancılar, Emir Kusturica'nın gitmesine son derece üzüldüğünü belirterek, "Gideceği ana kadar yoğun bir şekilde işiyle uğraştı. Eğer ortada Kusturica'nın bir ayıbı varsa bu ayıbını film yaparak yüzüne vurabilirdik. Siyasetle festivali ayrı tutmalıyız" dedi.
'ÇOK SERT TEPKİ VERİLDİ'
Yapımcı Tümay Özokur da Emir Kusturica'ya yönelik tepkilerin çok sert olduğunu belirterek, "Protestolar yapılabilir. Tepkiler dile getirilebilir. Ama söylem çok önemli. Karşıdaki insanın bir sanatçı olduğunun unutulmaması gerekirdi. Politik tepkilerle karşılaştı. Bence bunlara göğüs germeli, jüri üyeliğine devam etmeliydi" diye konuştu.