Yazın geride kalması ve Kuruçeşme'nin gece hayatında eski popülaritesini kaybetmesi sokak modasında ki yerini yıllardır en üst sıralar da koruyan ve gece hayatında boy gösteren tüm beylerimizin üzerine yapışmış olan beyaz gömlek de çok şükür tarih oldu?
Tamam.. Beyaz gömlek iyi seçilmiş bir kumaştan ve profesyonel ellerden çıkarsa; klasik ama asil durur. Ve; benim de beğendim bir tarzdır. Ama açıkça söylemek gerekirse, bizim Türk erkeklerin atletik vücut yapıları, gece hayatında ki duruşları ve ülkemize has maço tripleri anımsanınca, bence garson kıyafeti giymiş gibi duruyorlar.
Neyse ki, gündemde ki yeri her geçen gün artan Nişantaşı eğlenceleri arttı da bu trendte tarih oldu..
Yalnız Kuruçeşme'nin getirdiği beyaz gömlek, blue-jean bütünlemesinin son bulmasıyla şimdi de Nişantaşı'nın getirdiği siyah dar kesim t-shirt üzerine takılan atkı ve demim bütünlemesi de şöyle bir değinmek gerekecek, sanırım.
Longtable de yapılan Salı partilerinde gözlemlediğim ve mekandaki bayların neredeyse hepsinin hınca hınç dolu o sıcakcık mekanda, kısacık boyunlarına doladıkları o atkılar?
Eee; Kebap kültürüyle yoğrulmuş beylerimiz bu kadar hit olan mekan da ne kadar da modern görünmek için çabalasalar da, o kalın enselerine doladıkları fular yada atkılarla penguenlere benziyor olmalarına şaşmamak gerek?
Beyler kasmanıza gerek yok, neyseniz o olun!
Kadınlar kim rakıcı, kim şarapçı anlar?
Boyna takılan fularla, atkıyla komik oluyorsunuz!!
Bunun dışında yine Logtable 'da yapılan Salı partilerinde Süreyya Yalçın'a rastladım. Kendisini yazılı ve görsel medyadan veya karşılaştığımız mekanlardan sık sık takip ediyorum.. Zaten etmemek pek mümkün değil! Kendisini hiç tanımayan sade bir vatandaş bile Bülent Ersoy'vari giysisiyle hemen fark edebilir.
Bunda bir sıkıntı yok da ben şunu gerçekten çok merak ediyorum. Genç ve göz önün de bir bayan olarak, elinde ki tüm imkanlara rağmen nasıl oluyor da bu kadar kötü ve abartılı giyinebiliyor. Şimdi buradan oturup neyi nasıl giyindiğini anlatıp hiç birinizi yormak niyetinde değilim? Çünkü; parıltılı, sahne kostümünü andıran ve göz yoran koket giysilerin içindeki Bülent Ersoy edasındaki rüküş haline hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Bu da bir başarı, esasen.. Kendisini bu anlamda tebrik etmek lazım. Bence Türkiye'nin en rüküş kadınlarından biri Süreyya Yalçın ve çok uzun yıllar daha kimseye yerini kaptırmayacak gibi görüyor..