Magazinkolik'teki bu 35. yazımda belki de ilk kez 'müzik' konusunun dışına çıkıp, 'medya' ile ilgili son zamanlarda sadece beni değil bütün ülkeyi rahatsız ettiğine inandığım bir konuya girmek istiyorum yüksek izninizle..
Ama önce pek çok kişinin bilmediği bir gerçeği anlatarak..
Televizyonlarda ve yazılı basında yapılan onca reklamdan sonra 'yeni gazetemiz' [belki de gazetelerimiz demek daha doğru olur çünkü 'Her gün 5 gazete veren tek gazete' sloganıyla piyasadaki yerini aldı] hakkında pek çoğunuzun bilmediği bir konuya gireceğim..
Anacığımın unutamadım bir lâfı vardır 'Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi..' diye.. İşte 'mülk'ün yeni sahibi Sayın Turgay Ciner.. Peki ya ilk sahibi kimdi dersiniz?.. Gerçekten başarılı bir gazeteci olan [nitekim bir dönem Milliyet'in de genel yayın yönetmenliğini yapmıştı] rahmetli Ufuk Güldemir'di..
Biz o zaman Tevfik Yener abimizin komutasında Star grubunda Damga gazetesini çıkartmakla meşguldük.. Bir gün Tevfik Abi aradı ve aynen şöyle dedi:
'Yarın HaberTürk'te buluşuyoruz..'
Emir demiri keserdi elbette.. Ertesi gün İkitelli'deki Star binasının yerine Halkalı'daki HaberTürk'ün yolunu tuttuk.. Rahmetli Duygu Asena'lar.. Spor'da sevgili Büşah Gencerler.. Magazinde sevgili Kenan Erçetingözler, Mehmet Sarışınlar ve daha niceleri bir iki gün önce gazeteyi çıkartmaya başlamışlardı..
Tevfik Yener ekibinin yani bizlerin gelmesiyle gazete yeni bir çehre kazandı.. İki-üç ay kadar soluklu gazeteler yaptık.. İyi de satıyorduk.. Ama giderek maaşlar bırakın zamanını, hiç ödenmemeye başladı.. Tevfik Abi, bir gün küstü ve gitti.. Ardından onunla birlikte gelen 'bizim ekip'ten 30 kadar arkadaş daha.. Gidenler hemen gazeteyi mahkemeye verdi..
Biz asla 'mahkeme koridorlarında para peşinde koşmak niyetinde olmayan' 5-6 arkadaş kaldık.. Bin bir cambazlıkla 35 kişinin yaptığı gazeteyi, 5 kişi yapmaya başladık.. Rahmetli Ufuk Güldemir pek memnundu.. Mutluluğunu 'küfürlü teşekkürleri' ile belli ederdi.. Bir akşam üstü çıktım, bahçedeki arabama doğru gidiyorum.. Baktım arkamdan muhasebe müdürü koşturuyor!
'Tamam' dedim 'El altından alamadığımız paralara mahsuben bir ödeme yapacak?'
Çünkü bu tür ödemeler artık 'moda' olmuştu HaberTürk'te..
Adını çoktan unuttuğum müdür bey yanıma gelip şöyle demez mi?
'Ufuk Bey, bugüne kadar yapmış olduğunuz hizmetlerinizden dolayı teşekkür ediyor..'
Eeee estağfurullah da.. Alacaklarımız n'olacak? O zamanın parası tam 4 milyar 200 bin [bugünün parasıyla 4 bin 200 lira] birikmiş alacağım ne olacak?..
'Ödenecek.. Hiç merak etmeyin, peşin olmasa da parça parça ödenecek?'
4200 lira için.. Belki de 42 kez gittim gazete binasında.. Belki de 42 kez değişen muhasebe müdürleri ve avukatlarla muhatap oldum..
Bu arada mahkemeye giden 35 arkadaşımız vardı ya.. Çatır çatır aldılar paralarını.. Biz 5-6 kişi mi? Ne yazık ki üzerine birer bardak soğuk su içtik..
Bu arada GAZETE KAPANDI.. Bir süre sonra da UFUK GÜLDEMİR, bana ve 5 arkadaşıma BORÇLU OLARAK bu dünyaya veda etti gitti..
Dilerim bu satırları okuyanlar arasında değerli eşi, kardeşleri ve çocukları da bulunuyordur..
HOŞ GELDİN SAYIN FATİH ALTAYLI
Ardından gazete ve televizyon Sayın Turgay Ciner'e satıldı.. Ciner de başına sayın Fatih Altaylı'yı getirdi.. Ne güzel yüzlerce işsiz arkadaşımız yeniden iş buldu [ben mi?.. vallahi teklif bile almadım.. Yani bu bir yıkama-yağlama yazısı değildir..]
Bu yazıyı HaberTürk'ün 15 Mart 2009 tarihli 15. sayısını okuduktan sonra yazmaya karar verdim!
Hıncal Abi benim kadar beklemedi ve iki gün arka arkaya Sabah'taki köşesinde neredeyse yarımşar sayfa övgü dolu sözcüklerle yapıcı eleştirilerini sıraladı..
Vay sen misin bunu yapan? Hemen 'çatlak sesler' yükselmeye başladı..
Hıncal Abi, iki gün öne de mesleğe Sabah'ta başlayıp HaberTürk'te devam eden bir yazı kaleme aldı! Gene yapıcı.. Vayyy bu kez de Balçiçek Hanım, 'Hıncal Abi' dediği insana köşesinden saydırmaz mı?
Bu arada medya üç gruba ayrıldı:
İktidar yanlısı medya [ki Vatan'ın genel yayın yönetmeni sayın Tayfun Develioğlu onlardan son olarak 'biberonlu basın' diye söz etti..]
İktidar karşıtı medya [ki onlar için de muhalefetin avukatı diye yazıldı..]
Ve bu iki grubun arasında olduğunu iddia eden Habertürk..
AJDA PEKKAN'I BİLE KARALADILAR
Hürriyet Gazetesi son olarak 'Aile İçi Şiddete Karşı' bir 'Güldünya Şarkıları' konseri düzenledi.. Hani şu Ajda Pekkan'ın Kürtçe bir türkü söylediği konser.. Gördüğüm kadarıyla bu konserin bir Hürriyet yapımı olduğunu bir tek sayın Nazlı Ilıcak yazdı.. Diğerleri sayfa sayfa kullandıkları haberde Hürriyet'in adını bile anmadı..
Oysa 35 yıl önce Milliyet'te işe başladığımızda bir başka gazete ile ilgili bir haber kullanırken, o gazetenin adını mutlaka kullanmamız gerektiğini değerli hocam Doğan Şener öğretmişti bize..
Neyse.. Bu arada kullanacağım kelime için bağışlayın 'ahmağın biri' bu konser sonrası Ajda Pekkan için aynen şöyle yazdı:
'Yıllar önce Magazin Gazetecileri Derneği'nin konserinde Kürtçe türküsüyle ilgili açıklama yapan Ahmet Kaya'nın ardından çatal bıçak fırlatanlar arasında bulunan Ajda Pekkan şimdi sıkılmadan Kürtçe türkü söyleyebiliyor..'
Ah be 'ahmak'.. O gece Ahmet Kaya'nın türkülerine oturdukları masadan eşlik edenlerin başında Ajda Pekkan geliyordu..
Şimdi ben sizlere Akşam Pazar'da Yiğit Karaahmet'in, Hürriyet Pazar'da Kanat Atkaya'nın, Tolga Akyıldız'ın, Deniz İnceoğlu'nun, Vatan Pazar'da Elif Ergu'nun, Buket Aşçı'nın, Milliyet Pazar'da Elif Berköz Ünyay'ın, Zeynep Miraç Özkartal'ın, Sabah Pazar'da Sonat Bahar'ın, Star Pazar'da Berrin Haberveren'in, Günaydın'da Eylem Bilgiç'in röportajlarını kaçırmayın desem..
Reklâm mı yapmış olurum?.. Yoksa birbirinden yetenekli bu gençleri biraz yüreklendirmiş mi?
Dilerim bu yazı; başta GÜLDEMİR AİLESİ olmak üzere sevgili Hıncal ULUÇ Abi, Sayın Fatih ALTAYLI tarafından da okunur.. Medyada kimsenin sahipsiz olmadığını görmek adına..
Sevgilerimle.. Saygılarımla..
hulusi.tunca@magazinkolik.com
hulusi.tunca@hotmail.com