Rahmetli annem; (liradan 6 sıfır atılmadan önce) Üsküdar’dan dolmuşa biner, biraz sonra şoföre şöyle sorarmış:
-Oğlum Acıbadem kaç kuruş?..
Şoför de tüm içtenliği ile yanıtlarmış:
-Ah be teyzem kuruş mu kaldı.. Lira lira… Acıbadem 2 lira..
Sevgili Hakan Ural; TV8’de Gel Konuşalım programına tam gaz devam ediyor partneri Seda Akgül’le birlikte.. Magazin ve magazin dışı her türlü konuyu tartışıyorlar..
Konu; Bodrum’da sevgilisiyle kedisini çeken foto muhabirlerin sözlü saldırıda bulunan Sarp Levenoğlu idi..
Hakan’ım yiğidim; Allah razı olsun, meslektaşlarımı savundu:
-Yahu bu çocukların günahı yok ki, müdürü ona ‘Kardeşim her gün iki makara film bitireceksin yoksa kendine iş ara’ diyor. Onlar da ne yapsın, ne bulurlarsa çekiyorlar işte..’
İki makara.. Günümüzün selfi çocukları anlamazlar iki makarayı.. Anlatayım; efendim eskiden 36 pozluk filmler vardı. Takardın makinene çekerdin..
Yani Hakan’ın hesabına göre müdür, muhabirine ‘Kardeşim her gün 72 kare resim isterim’ diyor..
Ah be Hakan’ım.. Ne annemin kuruşları kaldı ne de gazetecilerin makaraları.. Digital dünyada akıllı makineler (hatta cep telefonları ile) çek çekebildiğin kadar.. Karışan yok soran yok..
Valla Hakan iki makara dedi ya..
Televizyonun karşısında koy verdim makaraları.. Selfi çocukları bunu da anlamamıştır:
Makaraları Koy vermek = Kahkahalar atmak..
AT VE TARAK
Gökten NAL yağsa, bizim başımıza AT düşer (4N1K İlk Aşk dizisinden)
Dua et sen, AT’ın TARAĞI da düşebilirdi..
Hani şu atı tımar ederken kullanılan TARAK..
Öyle ya Allah muhafaza sivri sivri dişleri; batı batıverirdi bir yerlerimize..
GÜLSE; YALAMASAYDI.. BÜTÜN YAZ BEN YALARDIM..
Gülse Birsel; tatile çıkmamış, İstanbul’da kalmış.. Durun durun, ‘Helal olsun kıza bu sıcaklarda bile oturmuş yeni sezon için senaryo yazmaya devam ediyor’ demeyim..
Tamam İstanbul’da kalmış.. Hatta iş için kalmış.. Ama yazarlık değil, yeni bir reklam filmi çevirmek için.. Bir meşrubat reklamından sonra şimdi de bir dondurma reklamında izliyoruz kendilerini.. Bir dondurmayı yalarken..
Allah daha çok versin diyeceğim ama artık o ‘daha çok’ nedir?.. Gülse Hanımcığımızın 40 kuşak sülalesine yetecek kadar parası yok mudur?.. Kesin vardır.. Eee bu hırs niye?.. Üstelik; koca da zengin mi zengin.. Gülse, bu dondurma reklamı için teklif geldiğinde adamlara deseydi ki;
‘Bizim Jet Sosyete’de Alara var (Ecem Uzun), Melike var (Aslı Bekiroğlu), Yıldız var (Tuğba Çom), İlayda var (Deniz Cengiz) var oğlu var.. Bu arkadaşlardan birini seçseniz, inanın reklamınız çok daha güzel olur..’
Eşittir artık onlar da kazansınlar..
Yemin ediyorum; bu ulvi hareketi karşısında bütün yaz (hatta kış) o dondurmayı yalardım keyifle ben de..
SERVİS PARASI.. EKMEK PARASI..
Kanadalı bir adam: 24 eşten, 149 çocuk yapmış.. Toplu fotoğraf ekrana geliyor ve işte ‘sabah şekerlerimiz’in tepkileri:
Hakan Ural: Bu çocukların servis parasını düşünebiliyor musun?
Seda Akman: Bu eve günde kaç ekmek giriyordur acaba?
MERAK BU YA!
Asansörde ter kokan kız Orhan Abi’nin uyarısı üzerine duşa giriyor ya..
Merak işte;
Orhan Abi, kız duşunu bitirene kadar başında bekliyor mu?.. Öyle ya duş bitince ‘Yetmeeeeez, bir de deodorant lazım’ diyor da..
TRAFİK ŞUBE MÜRDÜRLERİ: PİZZACILARA DUR DE
Pizzacıların reklamını mutlaka duymuş, görmüşsünüzdür: Siparişleriniz 15 dakikada elinizde.. 1 dakika geçsin, ücret almıyoruz..
Bunun üzerine iş moto kuryelere düşüyor elbette.. Bastı mı gaza gider mi gider Musti’nin şarkısındaki gibi..
Ama kelle koltukta.. Sadece kuryenin değil, yanlarından geçen otomobillerde bulunanların da can güvenliği tehlikede.. Kurye haklı; yetiştiremezse maaşından kesilecek..
Ama göz göre bir trafik canavarı yaratıldı bile.. Ey tüm illerin trafik şube müdürleri:
Hele bir el atın bu işe.. 15 değil de varsın 20 dakikada gitsin pizzaları..
Açlıktan ölecek halleri yok ya..