Hamilelik süreci ekstra fiziksel gereksinimler gerektirir. Bu sebeple de anne adaylarının sık sık yemek yemesi gerekmektedir. Hormonal değişimler sebebiyle anne adayları daha sık acıkır ve daha fazla yemeye ihtiyaç duyar. Bu, anne adayının iki kişilik yemesini gerektirmez ancak gereksinim duyduğu mineral ve vitaminlerin daha da artmasına sebep olur. Hamile olan anne adaylarının kan şekeri 3-4 saatte bir düştüğü için sık sık yemek yemek durumu söz konusudur. Bu sebeple de anne adaylarının sık sık ancak daha az yemesi gerekir. Kesinlikle anne adaylarının oruç tutması önerilmez. Bu hem bebek, hem de anne için zararlıdır.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, konu ile ilgili bilgi verdi.
Aç kalmak gebeliği riske atıyor
Oruç tutulması durumunda bebeğin psikolojik ve nörolojik gelişimi olumsuz etkilenebilir. Uzun süren aç kalma saatlerinde ketonlar kanda artışa geçer. Ketonlar şekerin hücrelerin kullanımı için vücutta bulunmadığından depolanmış olan yağlar yakılır ve ketonlar ortaya çıkar. Yani anne adayı 12 saat aç kalırsa, vücut şeker deposunu tüketmeye başlar. Bu sebeple de hücrelerin enerji ihtiyacı için vücut yağları yakar. Bu sebeple de ketonlar ortaya çıkar. Bu durum kontrol altında olmayan şeker hastalığı ile neredeyse aynı bir durumdur. Kandaki keton oranındaki artış sebebiyle bebekte psikolojik ve nörolojik sorunlar oluşma riski artar.
Gebelerde yüksek keton oranlarına kolaylıkla ulaşılmasının iki nedeni vardır. Öncelikle gebelerdeki açlık süreçleri gebe olmayan kadınlara kıyasla çok daha çabuk bir şekilde hipoglisemiye (kan şekeri düşüşü) yol açmaktadır. Kanda, bu düşüş nedeniyle, hücrelerin enerji olarak kullanımları için şeker kalmayınca da vücut yağlar yakar ve ketonlar bu yakımın yan ürünü olarak yükselir. Gebe olmayanlarda bu keton yükselmesi 24 saat içinde yoğunlaşırken, gebelerde bu süre 16 saat civarındadır. Yüksek keton oranlarının gebelerde oluşmasına olanak tanıyan ikinci neden ise gebelerde, özellikle ileri haftalarda, insülin direncinin gelişmesidir. Bu direncin çok yüksek olduğu durumlarda gebelik diyabeti gelişir. Bu durumda kanda yeteri kadar şeker vardır ama bu şekeri hücrelerin kullanımına sokacak olan insülin görevini yapamaz. Şeker kanda yükselir ama hücreler yakıt olarak şekeri kullanamaz. Hücreler bu nedenle alternatif yakıt olan yağı yakarlar ve bu da açığa yüksek keton oranları çıkarır.
Anne adayları susuz kalmamalı
Oruç tutarken anne adaylarının karşılaştığı diğer bir önemli sorun da susuz kalmaktır. Gebelik sürecinde damarlarda dönen kan ve sıvı miktarı oldukça artar. Bu kan ve sıvı miktarını muhafaza edebilmek adına hamile olan anne adaylarının günlük olarak en az 3 litre su tüketmesi gerekir. Şayet anne adayı yeterli sıvıyı alamaz ise kan basıncında düşüş meydana gelir. Bu sebeple de hem plasenta yani bebeğin eşine hem de bebeğe giden oksijen azalmaya başlar. Yapılan bilimse araştırmalar ve çalışmaların ortaya koyduğu veriler, hamilelerin kesinlikle oruç tutmaması gerektiğini ortaya koyar. Gebe kadınlar, oruçlarını emzirme ve hamilelik dönemi sonrasında kaza orucu şeklinde kılabilirler.
Emzirme dönemi ve oruç
Emziren annelerin de oruç tutması önerilmez. Emzirme döneminde özellikle bebeğin ilk altı ayında bebek anne sütü dışında herhangi bir besinle beslenmez. Bu sebeple anne sütünün yapısının ve miktarının yeterli olması gerekir. Bunun için de annenin düzenli olarak beslenmesi, vücudunun direncini koruması gerekir. Süt oranı ve kalitesi anne adayının beslenmesi ile doğrudan ilişkili olduğu için emzirme döneminde de oruç tutulması önerilmez.