Hayatım boyunca 3 konuyla grur duydum: 1) Galatasaraylı olmakla.. 2) Beykozlu olmakla.. 3) Haydarpaşa Liseli olmakla..
1903 - 1933 yılları arasında Tıp Okulu olarak hizmet veren daha sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle lise haline getirilen bu muhteşem binanın kapısından ilk olarak kayıt olmak için annemle birlikte girdiğimde nasıl da büyülenmiştim..
İlk adımımı atar atmaz gördüğüm muhteşem tarihi yapı beni büyülemeye yetmişti.. Haydarpaşalı olmakla her zaman gurur duydum. 4 M sınıfı 2176 Nolu Hulusi Tunca; Haydarpaşa’yı öyle bir sevdi öyle bir sevdi ki!
4 M’yi bir senede geçtim de 5 Fen G ve 6 Fen D sınıflarını işte bu sevgi yüzünden ikişer kere okudum.. Böylece 3 yıllık lise eğitimimi 5 yılda tamamlayıp kendi çapımda bir Guinnes’cik Rekoru sahibi oldum.. Sevgiden olduğuna inanmadınız mı?.. Aman be! İnanmayan inanmasın.. Hani asker ocağı olsa tezkere bırakacağım ama sonunda ite kaka mezun ettiler beni..
Erkin Koray’ın ‘Kızları da Alın Askere’ adlı şarkısı en sevdiğim şarkılarından biriydi.. Biz; 5 sene erkek erkeğe okuduk.. Bize en yakın ‘kızlı’ okullar Haydarpaşa Sanat, Kadıköy Ticaret ve Sağlık Meslek Lisesi idi..
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hatta 1972 – 1974 döneminde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Sabahattin Özbek, Orhan Dengiz ve Mustafa Üstündağ’a ‘Daha verimli olmamızı istiyorsanız, okulumuza kız öğrenci de alın’ diye yüzlerce imzalı dilekçe gönderdik.. Kabul edildi sonunda.. Okulumuza kız öğrenciler de alındı..
Ama 1980’de yani biz mezun olduktan yıllar sonra.. Belki de bizim gitmemizi beklemişlerdi..
Sonra Haydarpaşalılar yerlerinden yurtlarından edildi.. Üzüldük, kahrolduk ama bir şey yapamadık.. Ve şimdi gurur duyarak öğrendik ki Cumhuriyet tarihinin en gözde okullarından biri olan Haydarpaşa Lisesi, eski görkemli günlerine dönüyormuş. İşadamları tarafından kurulan Haydarpaşa Vakfı, okula itibarını yeniden kazandıracakmış..
Geçen yıl proje okul seçilen ve İngilizce eğitime başlayacak olan Haydarpaşa Lisesi'nde mezunlar tarafından çok özel projeler başlatıldı. Başta Acıbadem Sağlık Kurumları CEO'su Mehmet Ali Aydınlar ve BAU Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel gibi mezunlar, 83 yıllık liseye akademik destek sağlayacak. Lisenin her türlü teknolojik altyapısı da mezunlar tarafından tedarik edilecek.
Sosyal etkinlikler için yine Haydarpaşa'dan mezun Kadir İnanır, Ercan Saatçi gibi sanatçılardan destek istenecek.
ÇOK ÖNEMLİ BİR NOT: Milliyet’in unutulmaz Liselerarası Müzik Yarışması’nı yapıyoruz Spor ve Sergi Sarayı’nda.. Jüri başkanıyım; karşımda Haydarpaşa Lisesi Orkestrası ve orgcusu; sevgili Ercan Saatçi.. Hem aynı apartmanda oturuyoruz hem de ben mezun olduktan sonra Haydarpaşa’ya girmiş çok değerli bir müzisyen kardeşim..
Notum şu ki; Haydarpaşa Lisesi ve Ercan Saatçi isimlerinin birlikte geçtiği her yerde, elimden ne geliyorsa Haydarpaşam için yapmaya ben de hazırım..
Haydarpaşa Lisesi Eğitim Vakfı Başkanı Emin Gökalp Baş "Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz da Haydarpaşa Lisesi mezunu. Haydarpaşa, devlet liselerinin Robert'i olacak" dedi. İnşallahhhh!
BİR NOT DAHA: Konuyu gazetesi Sabah’ın Kültür Sanat Magazin sayfasına en ayrıntılı şekilde yansıtan değerli meslektaşım Ceyda Karaaslan; yüreğine ve kalemine sağlık.. Tüm Haydarpaşalılar adına teşekkürler..
HEPSİNİ ANLADIM DA.. GÜMÜŞ TARAK HARİÇ
Sevgili Deniz Seki özgürlük turlarına –haklı olarak- paracıklarına yeni paracıklar katarak devam ediyor.. Anneciğinin ak sütü gibi helal olsun..
Deniz’in 12 Ağustos Cumartesi durağı Kıbrıs Savoy Ottoman Hotel.. Adını Osmanlı’dan alan otelin yöneticileri Deniz’e jest olsun diye ona Osmanlı havasını soluması için çeşitli sürprizler hazırlamışlar..
Listede yüzünü yıkaması için gül suyu, sağlımla içmesi için kızılcık şerbeti, altın hamam tacı, altın kurna, gümüş ayna + aynalı kemer Deniz için hazırlananlar arasında..
Haa pardon en önemlisini (belki de en önemsizini) unuttum:
Gümüş tarak..
Benim bildiğim Deniz sahneye çıkacağı günlerde saçını asla yabancı birine teslim etmez.. İstanbul’dan Deniz için gelecek olan kuaför, yıllardır kullandığı kendi tarağı dururken Kıbrıslının gümüş tarağını kullanır mı bilemem..
GİRERKEN NE KADAR UZUN GELMİŞTİ.. ÇIKARKEN, NE KADAR KISAYMIŞ MEĞER..
(Sakın sakın saman altında su ya da öküz altında buzağı aramaya kalkışmayın.. Cümle; 60’lı yılların o moda ‘Fırıncının Kızı’ tarzı romanlarından birinde değil, anlı şanlı bir televizyon dizimizde geçti.. Geçen çarşamba.. Meryem (Kanal D) kendi adını taşıyan dizide; mapushaneye giriş ve çıkışında geçen, daha doğrusu geçtiğini sandığı zamanı işte böyle özetledi kendisini karşılayanlara..)
ÇAVUŞOĞLU: NEREYE KADAR TUTACAĞIZ?
Dışeşleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu sorusunun muhatabı bugünlerde olsa olsa Galatasaray olur..
-Bu Galatasaray’ı nereye kadar tutacağız?
Fenerbahçe, Beşiktaş., Trabzonspor hatta ligin yeni ekibi Göztepe bile çatır çatır transferler yaparken Aslan’ın uyuması elbette ki taraftarı çıldırtıyor..
Ama bakanın sözü Galatasaray’a değil mültecilere:
-Avrupa, mülteci akımına uğramıyorsa bunun sebebi Türkiye’nin gösterdiği büyük ferdakarlıktır. Biz bu çabayı yarından itibaren bırakacak olursak ciddi bir kriz yaşanır, AB bunu unutmasın..
YILMAZ GÜNEY: İYİ Kİ BU GÜNLERİ GÖRMEDİM…
“Aşık ruh karanlık ve soğuk iklimde yaşar. Isı da ışık da hep bir adım ötede, sevdiğinin ellerindedir. Aşk birbirlerine doğru sürüklenen iki kalbin bir türlü birleşememesi, yaklaşmaya çalışırken uzağa, hep uzağa düşmesidir…”
Karakterleri gece ile gündüz kadar farklı, dünyaları siyahla beyaz kadar ayrı iki gencin Ömer ve Zehra’nın hikâyesi de imkânsız bir iklimde yeşerecektir..”
Böylesine edebi bir yazıdan sizi mahrum edemezdim.. Önce bu yazı için yapılan yorumlara bi bakalım:
Orhan Pamuk: Tam ben yazacaktım, biri benden önce davranmış..
Viktor Hugo: 1862’de Sefiller’i yazacağım diye sefil olacağıma, 2020’li yıllarda TRT’ye dizi yazmayı tercih ederdim..
Zülfü Livaneli: Yer Demir Gök Bakır’dan önce bu senaryo elime geçseydi şimdi Altın Palmiyeli yönetmendim.
Yılmaz Güney: İyi ki bu günleri görmedim..
Daha fazla uzatmadan yazının kaynağını açıklayayım:
TRT’de yayınlanan Adını Sen Koy dizisinin ‘açıklaması’ndan.. Kaleme alanı gerçekten merak ettim..
‘KULAKLARINI KAPAT.. KALBİNİ AÇ DA GEL..’
Kanal D Gel Barışalım’da Emin, karısı Fatmagül’e şiddet uygulamış, aldatmış kabul ediyor.. Ve özür diliyor.. ‘Kulaklarını kapat, kalbini aç da gel’ diyor.. Sunucumuz Asuman Damak ‘alkışşş’ diyor, kızdan çıt yok.. Dur bakalım n’olicek?.. Sahi Fatmagül’ün suçu ne?
ŞENOL HOCA’DAN KUZU ÇEVİRME OLUR MU?
Beşiktaş- Konyaspor maçının 60. dakikası.. Şenol Hoca iki değişiklik yapıyor..
Yorumcu Erman Toroğlu: Şenol bütün riskleri aldı. Maçı çevirmeye oynuyor. Bu değişikliklerle çevirdi çevirdi, çeviremedi kuzu çevirme olur..
Çarşı Grubu: Sezon sonu biz şampiyon olacağız ve seni kuzu çevirme yapacağız Erman Hoca..
Erman Hoca: Sezon sonunda kimin kuzu çevirme olacağını şimdiden kestirmek çok zor.
BİR ÖNCEKİ YAZILARIMA TEPKİLER
ALEYNA; Sanırım sevgili Cengiz yazımı okumadı.. Okumadığı için de Aleyna’nın soyadı Tilki nereden geliyor gene öğrenemedik gitti..
SİMİTÇİ; çok şükür ki ona uzanan eller kırıldı. Dayakçılar işten kovuldu. Ama köpeği ezen herif ne yazık ki serbest bırakıldı. Ben böyle adalet düzenini napiiim ha napiiim!