Evlilik programları tatilde.. Yerine gelen ölü ya da diri bulma programları tad vermiyor.. Allah’tan Dünya Güzellerim var da bize de yazacak bir şeyler çıkıyor.. Allah bereket versin..
Show TV; en iyi reyting alan yapımlarından ‘Dünya Güzellerim’e devam ediyor.. Safiye Hanım, muhteşem İngilizcesi ile gene yarmadık kafa göz bırakmıyor..
Safiye Soyman (kaldıkları otele sipariş vermek için oda servisini arıyor): Hav ar yuuu?
Bülent Ersoy: Kız sana ne elin adamının nasıl olduğundan?
Safiye: Ayyy öyle mi dedim?
Banu Alkan: Bana büyük karides söyle bebeğim.. Pilav söyle içinde deniz mahsulleri olsun.. (Oysa ‘paella’ dese çok daha kolay olacak)
Safiye: Ay ben bunların hepsini nasıl söylerim? Sanki İngilizce biliyormuşum gibi.. Sanki sen de çok biliyorsun.. Ah may gaaaad.. Oh mayy gaaad… Ay lav yu bebeğim.. Hepsi o..
Faik Bey’e Düşen Görev:
Şimdi biraz ciddiyet; sanatçı nedir? Topluma örnek olan kişidir, toplumun aynasıdır, rol modeldir, taklit edilendir, toplumda saygı görendir.. Saygı gösterendir.. Hele hele yurt dışında ‘Türküm’ diye göğsünü gere gere dolaşıyorsa..
Faik Bey; ünlü bir ses yorumcumuzun kocası.. Haha hihi.. Kakara kikiri.. Bunlar güzel de iş sanatçının görevlerine gelince durum değişiyor..
Safiye Hanım; 100 metrelik bir caddede yürüyor.. Sağa sola en az 50 kere ‘I’m singer.. Türkiş singer.. Artist.. TRT.. Star..’ diyor.. Bizden başkası anlamıyor tabii..
Trene binmişler; Safiye’nin karşısında suratı bir karış kimbilir aklından neler geçen bir Hintli beye sesleniyor:
Safiye: Hinduuu Hinduuu.. Kaç senedir buradasın?.. Hintli misin?.. (Bülent Ersoy’a dönüyor) İngilizce bilmiyor galiba.. Oysa o ana kadar ağzından tek bir İngilice kelime çıkmış değil..
Otobüse binecekler (Banu Alkan’a): Sen 60 yaş üstü kartınla mı biniyorsun?.. Hani şu yaşlılara verilen..
Evet Faik Bey, Türkiye dönüşü Safiye hanımı acil olarak bir yabancı dil kursuna yazdır.. Hiç olmazsa bundan sonra biz de bizi layıkıyla temsil ediyor diyelim arkasından..
Burcu bir avm’ye gütürüyor kızlarımızı:
Safiye (manava soruyor): Sizin hıyarın adı ne?
Banuş: Ohhhh mayyy hıyaaarrr… Tam ağzıma göreee!
BANU ALKAN’I SEKSTEN SOĞUTMA DERSLERİ (4)
Yani hakkaten oh my god! Allahım ben ne ettim de şu Banu Alkan kulunun Türkiye’de ‘İLK’i oldum..
Gazeteci olarak; İLK ben gördüm.. İLK ben tanıdım.. İLK ben röportajını yaptım..
Rahmetli Gürbüz Hanif, ‘İLK röportajımızı sen yaptın delikanlı.. İnşallah bize uğurlu geleceksin.. Banu seni asla unutmayacak ilk gazetecisi olarak..’ demişti ya..
O gün bugündür Banu’yu özellikle de son Hindistan seferinde içim burkularak başım dönerek, midem alt üst olarak izliyorum.. Çok üzülüyorum çok. İki kuruşluk Hint erkekleri için yapmadığını bırakmıyor..
Ve ben ne yaptım; üç bölümdür onu seksten daha doğrusu Hintlilerden soğutmak için burada dilimin erdiğince yazdım çizdim. Olmadı..
Geçen hafta; kimselere söylemeden tası tarağı toplayıp uçtum.. Kaldıkları oteli buldum.. İlk Bülent Hanım’ın huzuruna çıktım. Banu ile özel bir söyleşi yapmak için özel izin istedim.
-JOURNAİST olarak di mi efendim.. Yani Banu Hanım’la MUHARRİR olarak görüşeceksiniz..
-Elbette dedim..
-Sus hınzır ben senin toyluk zamanlarını da bilirim.. Sonra o şuh kahkahasını attı ve gitti..
Günlük programları bitene keder otelde bekmedim.. Ve geldiler.. Banu beni görünce bir heyecan bir heyecan.. Dudakları titredi.. Saçlarını öyle bir savurdu ki sanırsınız meltem yeli esmekte.. İçime bahar kokuları yayıldı.. (ulan onu seksten soğutayım derken ben azgın teke durumuna düşmeyeyim..)
-Demek buralara gelecek kadar beni beybiiii dedi..
Sustum.. Gözlerim gerekeni söyledi..
-Üzerimi değiştireyem hemen geliyorum dedi..
Ve resmini çektim hemen o gün yeni aldığı kıyafetleri içinde.. Ulan resim çekmeyi de unutmuşuz, baksana başı tam çıkmamış…
Neyse Afrodit gene Afrodit’ti her zamanki gibi..
Otelin müzik kanalını açtı.. ‘Dans edelim mi beybiii’ dedi.. ‘Edelim anammm’ dedim.. Yanağını yanağıma dayamaz mı?.. Dayadı.. Ben öyle bir mutlu öyle bir mesut.. N’oluyo lan!
Yok yok onu kurtarayım derken, ben güme gideceğim.. Oturalım dedi. Oturdum.. Elimi tuttu. Kalbinin üzerine koydu… Gümbürtüleri duyuyor musun dedi.. Benim elime gelen kocaman, yumuşacık sıcacık bir şey..
-Beybiiii sana biraz emeğim varsa lütfen şu Hint erkeklerinden vazgeç.. Unut onları.. Türkiye’de sana erkek mi yok.. dedim…
-Ayol Türkiye’ye gitmeye ne hacet tam karşımda duruyor işte demez mi?..
Anaaaam! Dudaklarını ıslatmış yaklaşıyooo! Yaklaşıyoo! Son üç yüz.. Koş be oğlum kim tutar seni.. Koş be yiğidim koş aslanım… Finiş ipine değde değecekkkk..
Kapı! Güm güm güm (üç defa)
Haklısınız, gelen Bülent Hanım’dı… Muharrir Bey dedi bugünlük bu kadar mülakat yeter yarın devam edersiniz..
Sabah oldu.. Gözümü açtım.. Yatağımdayım.. Sağıma soluma baktım.. Oda servisini arayayım da demli bir çay getirsinler diye…
Gerek kalmadı. Kendi evimdeymişim.. Kalktım çayımı koydum..
O sırada Buna ne yapıyordu acaba?
BİZ GÖREMEDEN HAKKIN RAHMETİNE KAVUŞTU
Mehmet Ali Erbil’in bir motel işlettiği bir dizisi vardı: İlk o zaman Alaçatı gündeme düşmüş ve o sokaklarına bayılmıştık. Karar vermiştim ilk fırsatta giderim diye.. Bugüne kadar kısmet olmadı.. Bundan sonra da olmaz sanırım..
Sabah’tan Burcu Aldinç, gitmiş, görmüş ve yazmış:
‘Alaçatı yanıyor ama bu öyle bir yangın ki böyle giderse bitip kül olacak Alaçatı desek yeridir.. Ayağınızı ezen bebek arabaları bir taraftan, yediğiniz dirsekler diğer taraftan, hanutçular dört bir taraftan etrafınızı sarıyor. Tatile değil de sanki Survivor’a, engelleri aşmaya sonunda da tabağı 195 liralık kuzu yiyerek kazıklanmaya geldik. Plaj locaları bin lira ama havlu yok..’
Daha yazmayayım.. İştahım kaçtı bir kere.. Sizi bilmem ama ben gitmem arkadaşım..
Banuş: Ohhhh mayyy Alaçatıııı.. Ben fazla mı geldim sevgilimmm..
O KADAR FAZLA ÖPÜŞME HAYRA ALAMET DEĞİL
Bu aşk o kadar konuşuldu ki; sonunda Nur Çintay’ı bile çileden çıkardı: Beyan esastır! Metin Hara ile Adriana Lima arasındaki 'hal'in aşk olmadığı, bana kalırsa apaçık. O kadar fazla öpüşme, hayra alamet değil! Fotoğraflardan üstümüze kurgu sıçrıyor. Ama Metin Hara, zekâmıza hakaretle sevgili olduklarını beyan ediyor. Peki. Israr edemeyiz. O zaman ne yapacağız? İnanmış gibi yapıp, susup bekleyeceğiz. Nasıl olsa yakında çıkar kokusu...
Zaten asıl öbür taraftan öyle bir çıktı ki koku, öffff! Ne parfüm, ne oda spreyi... Bu coşup taşma, zıvanadan çıkma, şirazesi kayma haline hiçbiri fayda etmez, onda bu üslup olduktan sonra hamam bile paklamaz.
Yahu azıcık yol yordam bilen ahlaklı bir adam, bir gazete mülakatında hiç kalkıp da daha önce beraber olduğu kadınları sayar mı? Racona sığar mı?
Banuş: Şu Metin bi de beni öper mi mayyy gadddd!
ÇEKİP GİDESİM VAR ŞU DÜNYADAN!
Sonunda Tuğba Özerk’i de çıldırttılar.. Sanatçı, Instagram hesabından dikkat çekici ve isyankar bir paylaşımda bulundu. İsyanı ise müzik sektörüneydi..
'Artık şu milyon palavralarını, tıklanmaları bi kenara atıp gerçek müziğe baksak diyeceğim ama aynı düzen devam. Müzik dünyasını salmışlar çayıra'
'Gerçekten çok sıkıldım çekip gidesim var şu yalan müzik dünyasından...'
Müzik dünyasına sinirlenen Tuğba Özerk'in 'Çekip gidesim var artık yalan dünyadan' diye bir şarkısı da var.
Tuğba Özerk Haziran ayında Posta gazetesinden Canan Danyıldız'a verdiği röportajda 'Kendime eş değil çocuğuma baba arıyorum' demişti. Ayrıca iki kez evlenen ve boşanan Tuğba Özerk 'Aşka kendimi kapamadım sadece daha temkinliyim' diye de eklemişti..
Banuş: Keşke bizimle Hindu’ya geleydin kızzz!
SERGEN: BU İŞİ BİLİYOR: Ekranda reklam gördü mü zaplayanlardan mısınız yoksa yeni bir reklam var mı diye bekleyenlerden mi?.. Benim köşeye iyi malzeme veren reklamların bugünkü konuğu Sergen.. Oğlan gerçekten işi biliyor.. Kahkahalarla izliyorum son reklam filmini.. Hele son bir ‘Çay söyleseydim’ demesi yok mu?.. Gebertiyor..
SOL ANAHTARI İLE EVİN KAPISI AÇILIR MI?
Evrim Akın; sonunda yerini buldu.. Meslek kariyeri boyunca sunmadığı program kalmayan genç ve sempatik sunucu çocuklarla o kadar mutlu ki.. Bakalım cumartesi gecesinden çocuklar mı galip çıkacak TRT’nin Sıra Sende Türkiye’si mi?..
Minik: Tesbih nedir?.. Bana soracağına Ferman Toprak abiye sorsana Evrim abla.. Tesbihleri sallayıp sallayıp atan o..
Dilberay: 30 torun var.. Ama 30 torun derken torunların torunları da var.. sırada gelecekler var…
Ferman Toprak: Program üç ölümden oluşuyor: Ekşın, Mekşın, Dikşın.. Ekşın hareketlli parçalar.. Millit yerinde oturamıyor.. Mekşın: Orta şiddette parçalar.. İster tepin ister dans et.. Dıkşın.. Damarrrdan parçalar… Müslüm Baba da var Ferdi Baba da Orhan Baba da..
Evrim: Sol anahtarı ile evin kapısını açabilir miyiz?
Minik: Ders bitmiştir çocuğum..
ZORUNDA MIYIM?
Miniklerden birine Dilbaray’ın en sevdiği türküsü soruldu..
Çocuk: Söylemek zorunda mıyım?
Okan Bayülgen geldi aklıma.. Dilberay’a programında sormuştu.
-Ablacığım son albümünün ismi nedir?
Cevap: Söylemek zoruda mıyım?
Bunun albüm adı olduğunu bilmeyen Okan hemen özür dilemişti:
-Estağfurullah rica ederim ablacığım elbette söylemek zorunda değilsiniz?
-Oğlum evladım albümün adı Zorunda mıyım?
Banuş: Okaaaan bana da sor sevgilimmm!
Yukarıdaki Yarışmadan
KIZ MİNİK: Ben büyüyünce doktor olacağım..
ERKEK MİNİK: Ben büyünce baba olacağım..