Hulusi Paşa: Asker bük bakalım şu televizyonun kulağını da biraz dedikodu alalım..
Asker: Emredersiniz Paşam..
Lerzan Mutlu (gene başını kaçırdım, Lerzan gene stüdyoyu inletiyor): Ayıp ayıp; sen koskoca Melek Baykal’sın.. Git türbanlı başörtülü kadınlarla resim çektir sonra onu instagram’da paylaşıp dalganı geç.. Biz seni onurlu mağrur, kadına değer veren bir sanatçımız olarak bilirdik ama değilmişsin. Hiç yakışmadı sana.. Yazıklar olsun Melek Baykal..
(Melek Baykal’ın bir grup başörtülü kadınımız ile çektirdiği resme bir daha bakıp): Iyyy ne de suratsız çıkmış.. Eleştireceksen çektirmeyecektin kaaardeşiim!
(Birden konuyu değiştirir): Yaaa kızlar, bana da mesaj atmışlar; ‘Boynundaki o Haç kolyeyi çıkar.. Sana yakışmıyor.. diyolaaar! Ayol ben Müslüman kızı Müslümanım, benim 4 yapraklı yonca kolyemi Haç’a benzetmiş gariplerim..
Hulusi Paşa: Yonca dedi de.. Bizim Yonca Evcimik yeni albüm kapağının resimlerini çektirmek için New York’a gitmiş.. Şimdi benden iki kişiye ‘ahh bee..’
Ah be Yoncimik; paran çok galiba.. Bırak Türkiye’yi İstanbul’u.. Oturduğun sokak bile binbir doğal dekorla dolu..
Ah be Erol.. Stüdyo Erol.. Burada işi bırakıp, çok erken gitmedin mi İzmir’e?..
DENİZ AKKAYA’YA FENA SARDI!
Lerzan Mutlu; Melek Baykal’ı bırakıp Deniz Akkaya’ya sardırmaya başlıyor: Deniz Akkaya’nın bir bar çıkışı, alkolden ayakta zor duran görüntüleri geliyor ekrana.. Lerzan belli yayın öncesi inceleme imkanı bulamamış, soruyor: N’olmuş n’ooolmuş?.. Deniz gene mi çok içmiş.. Nerde içmiş.. Neden içmiş.. Aaa küfür de mi etmiş.. Vah vah vah, yazıkkk! ‘Kodum mu oturturum’ demiş.. DJ kabinine girip ‘Kudurrr.. Tepinnn.. Azııınn’ diye bağırmış..
Hulusi Paşa:Hemen Deniz Akkaya’nın magazin yorumculuğu yaptığı TV8’i açıyorum.. Deniz tam karşımda.. ‘Dün gece erken yattım, uykumu aldım çok zindeyim’ diyor.. Allah Allah; alkollü görüntüler hangi geceden kalma acaba?
Yazımın burasına ‘ek’ gireceğim aklıma gelirdi de, Lerzan’dan yeni açıklamalar olur diye.. Ama Lerzan’ın ‘uşak’larından.. Bi dakka.. Hemen hakaret diye algılamayın, uşak = rahmetli anacığımın memleketi Karadeniz’de ‘çocuk, evlat’ demektir.. İsterseniz, rahmetli babacığımın memleketi Tekirdağ’daki gibi sesleneyim;
Lerzan’ın ‘kızan’larından.. Kızan = Trakya’da çocuklar için kullanılan bir isim takısı = Bir şeye hiddetlenen.. Aşırı tepki veren..
BİRCAN, DENİZ’E PİS DALDI!
Asker: Paşam artık sadede gelseniz..
Hulusi Paşa: Uşak mı kızan mı ne diyeceğime karar verememiştim ama tamam kızan daha iyi.. Lerzan’ın kanalına zapladığımda bizim sevgili manken dostumuz Şenol İpek’in değerli eşi Bircan, belki de yumruğu küçük olduğu için elindeki kalemi masaya vuruyor, Deniz Akkaya’ya argo olacak ama pis dalıyordu:
Bircan İpek: Eyyy Deniz denilen kadın, bize çemkirmeyi bırak.. Yüzümüze söyle.. Adımı bilmiyormuş.. Eyy kadın kendi adından çok benim adımı bilmiyorsam namerdim.. Daha çok konuşturma beni yoksa memleket sallanır..
Ara nağme: Salla salla gül memeler çağlasın../ Salla salla yer yerinden oynasın..
(Son günlerde birisi ‘Konuşursam memleket sallanır’ deyince aklıma hemen Sezen Aksu’nun şarkısı geliyor)
Dün yaptığım gibi hemen TV8’e dönüyorum.. Deniz Akkaya’nın hiçbir sıkıntılı hali yok, hani ‘mahalle yansa, saçımı tararım’ havalarında. Yani ipimle kuşağım..
Asker: Paşaaaaam!
Hulusi Paşa: Tamam tamam: ipimle kuşağım.. Nerde benim tansiyon ilacım.. Uydu mu asker.. Evet; bir sonraki programı bekleyeceğim, Deniz bir cevap verecek mi acaba diye.. Bu arada Denizler’in mekanda konu; torun..
Jess Molho: Ne demişler torun baldan tatlıdır..
Deniz ve radyocu abla ses çıkarmadıkları gibi bir de başlarıyla onaylıyorlar.. Bana da doğrusunu söylemek düşüyor..
Asker: Nedir doğrusu Paşam?
Doğrusu torun değil, baldız baldan tatlıdır.. Türküleri bile vardır.. Anlaşılan Jess’in hiç baldızı olmamış..
JESS, 118’İ HİÇ ARAMIŞ MI?
-Jess dedim de aklıma geldi.. Jess, şimdi de 118 reklamlarına çıkıyor ve diyor ki ‘Bilinmeyen numara kalmasın..’
Valla artık telefona çıkan bayan; ‘Ölle bir nümero kayıtlı değil efendim’ diyor mu bilemem (çünkü artık aramıyorum) ama..
Asker: Gene mi ama..
-Elbette asker gene ama.. Çünkü devamı yok.. 4-5 kez aradım.. Önce numara sordum.. Cık! Sonra isim sordum: Cık cık.. Tüketici Derneği’ne şikayet etsem kazanırım valla..
-Kazanırsınız Paşam.. Hadi şikayet edin de gelecek parayla bir ocakbaşı yapalım..
-Bir baş kırmızı soğan kırarım.. Seni kırmam asker..
BALDIZ BALDAN TATLIDIR
Tam o anda görüntüde taze dullarımızdan Çağla, bağırıp duruyor:
Çağla Şıkel: Kardeşim benim kolyem size battı mı?.. İyi bakın iyi.. O haç değil, 4 köşeli bi şey.. Bizim meslekte sorun bakalım bütün sureleri bilen biri daha var mı benden başka?.. Benim kadar dinine düşkün biri var mı?.. Allah hepinizi…
Asker: Paşam boş ver Çağla’yı, ben şu baldıza takıldım.. Nasıl bir şarkısı vardı?..
Hulusi Paşa: En son Vitamin grubu söylemişti;
‘Enişte deme bana dayanamıyom/ Seni görmeden yapamıyom/ Çek elini elimden tuhaf oluyom/ Bi kaza çıkmadan baldız/ Bak şimdi bir gören olacak/ Komşular uygunsuz bulacak/ Komşuları boşver geç/ Ablan anlayacak baldız..’
Ankaralı Oğuz’un da bi ‘Baldız’ı yani baldızlı şarkısı vardı:
‘Birgün divana yatmıştı/ Yanağını al basmıştı/ Şeytan aklımı almıştı/ Ondan öptüm baldız seni/ Önceden biraz utandım/ Sevdandan tutuşup yandım/ Karanlıkta ablan sandım/ Ondan öptüm baldız seni..’
Asker: İyi ki baldızım yok, utanır yüzüne bakamazdım valla..
ALTIN ÇOCUK, 80 YAŞINDA
-Vay be asker.. Yaşlanıyoruz desene..
-Hayırdır Paşam..
-Gençliğimizin ‘Altın Çocuk’ lakaplı Göksel Arsuy’u 80. Yaş gününü kutlanıyormuş..
-Sizi de mi davet etti?
-Elbette.. Bakırköylü sanatçılardan biri olan Göksel Arsoy; Bakırköy Belediyesi ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği (BASAD) işbirliği ile Yunus Emre Kültür Merkezi’nde (Ataköy 9. 10. Kısım) bu akşam (20 Mart Pazar) saat 20.00’de düzenlenen gecede 80. yaşını kutlayacak.
1957 yılında evinin yakınındaki Atatürk Havalimanı’nda çalışırken Sırrı Gültekin’in yönettiği ‘Kara Günlerim’ filmi ile Yeşilçam’a ilk adımını atan Göksel Arsoy bugüne kadar 68 filmde önemli roller aldı.
Nice yaşlara Altın Çocuk..
-Gidecek misiniz Paşam?
-Limonata pasta ikram etmeyeceklerse.. Şaka şaka elbette..
Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, Göksel Arsoy için 80 yıla yakışır sürprizleri olduğunu söyledi.. Bakalım, göreceğiz..