7 Şubat Cuma günü vizyona girmesi beklenirken, “İki Gözüm Ahmet” filmi ile ilgili olarak Ahmet Kaya’nın varislerinin talebi üzerine İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından “İhtiyati Tedbir” kararı alınmıştı.
Filmin yapımcılarının karara itirazları sonucu 7 Şubat günü görülen davada hakim kararında bir değişiklik yapmayarak “ihtiyati tedbir” kararının devamına hükmetti.
Böylece “İki Gözüm Ahmet” filminin mahkeme süreci, bir üst mahkeme yolu açık olarak devam ediyor.
Karar üzerine basın açıklaması yapan filmin yapımcıları “Filmimiz Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun bir şekilde çekilmiştir.
Davamızı Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm mahkemelerinde ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıyacağız.
Bu karar Türk sinema sektörü üzerinde ciddi bir baskı ve sansürdür” dediler…
Yapımcı Ömer Demiral “Filmimiz herhangi bir telif hakkı içermemektedir
Yapımcı Ömer Demirel, “Biz iyi bir senaryo, büyük bir prodüksiyonla “İki Gözüm Ahmet” filmini gerçekleştirdik.
Filmimizin her sahnesi hukuk süzgecinden geçirilerek tamamlandı. Gelinen nokta da filmimizin gösterimi herhangi bir somut delile dayanmadan maalesef durdurulmuştur.
Filmimiz Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun bir şekilde çekilmiştir. Herhangi bir telif hakkı içermemektedir” ifadelerini kullandı.
Hukuk Danışmanı Avukat Hacı Orhan “Bir insanın hayatının çekilmesi için ailesinin iznini gerektirecek yasal bir yasal bir mevzuat söz konusu değildir”
Filmde herhangi bir telif hakkının bulunmadığını ifade eden hukuk danışmanı Av. Hacı Orhan “Bu film 7 Şubat’ta yayına girecekti.
Ancak mahkeme gösterime 7 gün kala bir tedbir kararıyla filmin gösterimini engellemiş oldu.
Bu kararın esasında kişilik haklarına saldırı, kişilik haklarının ihlali sebebi ile bir durdurma kararı verildi. Telif hakkı bitmiş bir eser için söz konusu olabilir.
Yani bugün Ahmet Kaya filmi biterse, gösterime girdiğinde, ilerleyen süreçte bir kişi gelip bir kişi bu filmi kullanırsa o zaman Ahmet Kaya filmi için bir telif hakkı söz konusu olur.
Ancak burada telif hakkının söz konusu olması için eser sahibinin bir dava açması gerekir.
O yüzden şu an bir davacı Gülten Kaya’nın böyle bir eseri söz konusu olmadığından dolayı Gülten Kaya’nın kendi kişilik hakları ihlal edildiğinden dolayı dava açmıştır.
Kendisinin de telifle ilgili bir talebi yoktur. Davanın konusu telif değildir.
Hukuken bu filmin çekilmesi, bir insanın hayatının çekimi için ailesinin iznini gerektirecek yasal bir yasal bir mevzuat söz konusu değildir” dedi.
Yönetmen Hakan Gürtop “Gülten Kaya filmimizi izlesin bize teşekkür edecektir”
Filmin yönetmeni Hakan Gürtop filmin mahkemelik olması ile ilgili olarak “Ben Ahmet Kaya’yı çok uzun yıllar önceden tanırım.
Dolayısıyla tanıdığım birinin bu kadar haksızlığa uğramış ve halkların kardeşliğini savunan Ahmet Kaya’yı kitlelerle halkla buluşturmak için yola çıktık.
Benim on yaşındaki çocuğumunda, yeni neslin de bu tür filmlerle Ahmet Kaya’yı tanıma hakkı var. Gülten Kaya filmimizi izlesin bize teşekkür edecektir” dedi.
Gani Rüzgar Şavata “Biz çekimlere Ahmet Kaya’nın kardeşi Mustafa Kaya ile beraber başladık”
Filmin diğer yönetmeni Gani Rüzgar Şavata da konuyla ilgili olarak “Mustafa Kaya en başında bu projenin içerisinde idi.
Biz bu çekime Mustafa Kaya ile beraber başladık. Mustafa Kaya ilk filmin teaser’inde oynadı.
Senaryonun bazı bölümlerini yazarken biz Mustafa Kaya’dan da faydalandık.
Ama ailesi ile kendisi arasında problem yaşadığı için ricada bulundu. Ben de yapımcılara ilettim.
Biz Mustafa’yı filmden muaf tuttuk. Mustafa bu filmde oynadı. Aile incinmesin diye biz Mustafa’yı geri planda tuttuk.
21 sene önce ödül töreninde linç edenlere karşı bu filmi çekeceğimi söyledim. Filmin senaryosu Ahmet Kaya’yı anlatan iki kitabın sinema haklarını da satın alarak senaryoyu oluşturduk.
Bizde geçmişte çekilen bazı sinema filmlerinde olduğu gibi haklarını aldığımız kitaplardan faydalandık” diye konuştu.
BASIN BİLDİRİSİ
Biz sözümüze filmimizin telif hakları ve kişilik hakları ihlali yapmadığını söyleyerek başlıyoruz.
Sanat icra etmek hürriyeti ve kişilik hakları arasında mutlaka bir hiyerarşi vardır, x yapım olarak buna inanıyoruz ve bunun bilincindeyiz.
Ancak şunu belirtmek isteriz ki somut delilleri ortaya konmuş kişilik hakları ihlalini esas almalıyız.
Sadece iddialarla yürütülen bir sözde hak arama yaygarasına sanat yapmak hakkını feda edemeyiz, etmemeliyiz.
Acı olan şudur ki bu hak tam da ülkemizin sanat konusunda son derece verimli olan bir şahsiyetinden kaynaklanıyor ve yasal sistemde yer buluyor.
Adalete inanan insanlar olarak hakkaniyetsiz bu durumdan herkesin zarar göreceği kanısındayız. Çünkü adalete herkesin ihtiyacı vardır.
Adalet ancak kişilerin ve kurumların ortak özeleştirisiyle sağlanabilir. Herkesi vicdani davranmaya davet ediyor, emek saygısını vurguluyoruz.
Diğer yandan sinema camiasını haksız bu durumun doğuracağı sonuçları değerlendirmeye davet ediyoruz.
Emsal olabilecek mevcut bu durum sinema sektörü için büyük bir güvensizlik oluşturacaktır.
Haklı olduğumuza son derece inandığımız bu uğurda elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz.
Ülkemizdeki yasal süreç sonrasında gerekirse hakkımızı AHİM’de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) dahi arayacağız.
Adalete inancımızı yeniden hatırlatarak süreci halkımızın değerli vicdanına sunuyoruz. Sonuna kadar hakkımızı savunacağız.