Hürriyet ikinci sayfasındaki magazin haberlerinden biri; bir düğün haberi..
Başlık: Keşke Biraz Daha Büyük Olsaydı..
Bu İstekte Bulunan Kişi: Bir dişi.. Değil ne yazık ki: Bir damat..
İnsanın aklına neler geliyor değil mi?
Haberin devamında gerçek anlaşılıyor:
Büyük olması istenilen şey; yaş.. Yoksa o akınızdan geçen şey değil..
Hababam Sınıfı’nın Hayta İsmail’i Ahmet Arıman; kendisinden 39 yaş küçük Kader Kaynak ile evlendi ya.. Eleştirilerin ardı arkası kesilmedi ya.. O da böyle bir açıklamada bulunmuş..
Allah bi yastıkta kocatsın (62 artık orta yaş sayılıyor) sevgili Ahmet..
BİR ATATÜRK DAHA BİR DAHA GELMEZ SEVGİLİ MELTEM
‘Kahramanlık bizim genlerimizde var.. Her zaman içimizden bir Atatürk çıkartırız biz evvelallah..’ MELTEM yani PINAR ALTUĞ
Çocuklar Duymasın’ın tekrar bölümlerinden birine rastladım… İlerleyen dakikalarda anladım ki Cumhuriyet Bayramı’na denk gelen bölümde cumhuriyet konusu işlenmiş…
‘Bugün bu ülkede özgürce yaşayabiliyorsak bu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının sayesinde olmuştur..’ HALUK yani TAMER KARADAĞLI
Evet sevgili senarist; Haluk için çok doğru bir cümle yazmış ama Meltem’in cümlesine asla katılmıyorum..
Bir ATATÜRK daha.. Asla ve asla bi daha gelmez bu güzel ülkeye… Onun için kıymetini bilelim, aydınlattığı yolda onun ilkeleriyle yürüyelim..
ALİ; HEPİNİZİ KALAYLADI HABERİNİZ OLSUN!
Sevgili Ali Tekintüre’yi son yolculuğuna uğurladık.. Genç yaşta.. En verimli çağında.. Oysa daha yazacak, yazdıkları bestelenecek, assolistler ünlerine ün katacaktı gene..
Ekranlar; ana haber bültenlerinden, magazin programlarına kadar bir anda Ali Tekintüre’den geçilmez oldu..
Ve Ali; sanat hayatı boyunca çıkmadığı kadar televizyona çıktı.. Ali; sizi fena kalayladı sevgili haberciler.. Yok be o kalay nedir bilmezdi.. Ağzından tek satır kötü bir laf çıkmamıştı yaşamı boyu..
ASLAN ORHAN ABİM:
Ya cenaze töreni.. Onun şarkılarıyla şöhret olan pek çok starcık yoktu ama müzik dünyasının ve garibanların Orhan Abi’si gene mazlumun yanındaydı. Eksik olmasın son görevini yerine getirdi Orhan Baba..
YUH! GALATASARAY’IN YENİ MÜZESİNDE METİN OKTAY UNUTULDU
Galatasaray’ın son teknoloji ile tasarlanan yeni müzesi ocak ayında açılıyor. UEFA Kupası ile Süper Kupa’nın orijinalleri de bu müzede sergilenecekmiş..
Bir de Madam Toussaud Müzesi’nden esinlenilerek hazırlanan bir bölüm var.. Burada 6 unutulmaz yıldızımızın balmumu heykelleri yer alacak.. Bu sporcular; Ali Sami Yen, Brian Birch, Jupp Derwall, Turgay Şeren, Gündüz Kılıç ve Coşkun Özarı..
Taçsız Kralımız Metin Oktay ise unutulmuş..
Ligde liderliği.. Müzede Metin Oktay’ı unutan yönetim uyuma..
HATIRALARDAN SONRA HAMSİ DE HAYAL OLDU
Rahmetli Dario Moreno’nun Hatıralar Hayal Oldu şarkısı ne kadar da güzeldi..
Halal oldu..
Hamsi de çok güzel(di)..
O da hayal oldu..
Karadeniz hamsisi; suları daha soğuk olan Rusya ve Gürcistan’a göç edince tezgahtaki hamsinin kilosu da 25 TL’ye kadar çıktı..
Haftadan haftaya bi balık-rakı muhabbetimiz vardı, o da bitti..
2 MİLYONA 73 BİN 666 KİŞİ KALA
Bi kere öncelikle candan yürekten kutluyorum sevgili Gülse Birsel’i.. Sinema filmine burun kıvıranlara gişede en güzel cevabı verdi:
Gösterimde 2 hafta kaldı..
73 bin 666 kişi daha izleseydi, toplamda 2 milyon seyirciye ulaşmış olacaktı.
Hasılatta da 24.821.878 TL elde edildi.. Burada da 25 milyon TL hasılata erişmiş (kasaya 178 bin 122 TL daha girseymiş..)
Buna da şükür diyordur Gülse elbette…
Ne iddialarla gösterime girip de, arkasına bile dönüp bakmadan gidenler varken..
NOT: Filmi izleyen tanıdıklara sordum Engin Günaydın ve Demet Evgar’ı ayakta alkışlamışlar..
BEN; gidemedim korsan CD’sinin çıkmasını bekliyorum (şakaaaa len şakaaa)
NOLDU SANA SEDA?
Bu Seda; TV8’in Seda’sı, Show TV’nin Seda’sı değil… Hakan Ural’la Gel Konuşalım’ı sunan sevgili sunucumuz; bir süredir erkeklerin yüreklerini hoplatan göğüs dekolteli giysilerle ekrana geliyor, sabahımızı aydınlatıyordu..
Sonra bir iki mail geldi, ‘Ne bu hal’ diye.. Belli ki Seda’yı kocalarından kıskanan kadın izleyiciler atmıştı.. Aaaa Seda kapanıverdi.. Gitti bizim canım sabah göz ziyafetimiz gittiiii…
SANA DA MI DEĞDİRDİLER YOKSA?
Adamın birine güya birileri soruyor: “Erkeğin hanımının iznini almadan sakal bırakması caiz midir?”
Al soruyu tut sakalından vur duvara...
O da güya cevap veriyor: “Erkeğin sakal bırakması için hanımından müsaade almasına gerek yok. Erkeği kadından ayıran iki uzvundan biri sakaldır zaten.”
Sonra iştahlanıyor, başlıyor sakalsız ve uzun saçlı erkeklere saydırmaya...
“İleride bir adam gördünüz, uzun saçlı, zaten şimdi kadınımız da erkeğimiz de aynı giyiniyor. Şimdi, bir bakıyorsun uzun saçlı, sakalı da yok.
Şimdi yakınına gelene kadar onu kadın zannedersin. Allah muhafaza bir sürü düşünceye de girersin.”
Ve Ertuğrul Özkök; bu sat-ı muhtereme soruyor:
“Anandan sakallı bebek olarak doğmadığına göre... Yoksa, henüz sakalın bitmemişken, gittiğin bir kursta, bir vakıfta.. Seni de mi karıştırdılar..”
Yani argo deyişle ve iki üç kelimeyle: Sana da mı değdirdiler yoksa?