Muhteşem öyküyü yıllar önce Milliyet Çocuk Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni sevgili Mehmet İlkorur anlatmıştı..
Bir grup iş adamı, iş görüşmelerinde bulunmak için Las Vegas'a gider.. İçlerinden biri giderken yanında karısını da götürür.. Las Vegas'a varır, otellerine yerleşirler.. İlk uyarı iş yapacakları Amerikalı iş adamlarından gelir.. 'Aman haaa.. Eşinize söyleyin gündüz saatlerinde çıkıp dolaşmak isterse çevrelerine çok dikkat etsinler.. Las Vegas, hırsız ve soyguncu doludur.. Hatta insanın canına bile kıyabilirler özellikle de zenciler (kulakların çınlasın sevgili Galatasaraylı mı Fenerbahçeli mi yoksa başka bir dünyalı mı olduğunu anlayamadığım Emre Belezoğlu..)
Adam; ilk günün sonunda oteline döner dönmez bu uyarıyı karısına anlatır.. Seyahat bir haftadadır ama kadıncağız kokusundan 6 gün otelden dışarı adımını atmaz.. 7. gün 'tak' eder canına ve otelden çıkıp Las Vegas'ı dolaşmaya çıkar.. Alışveriş yapar.. Hediyelik eşyalar alır İstanbul'daki yakınları için.. Otele döner.. Kapıdan girer.. Derin bir 'ohhhh' çeker. Başına bir iş gelmemiştir..
Anahtarını alıp asansöre biner, 7. katın düğmesine basar.. Kapı tam kapanmak üzereyken bir ayak içeri uzanır.. Kapının kapanmasını engeller.. Kapı tekrar açılır ve içeri iri yarı, boylu poslu, yanlarında irice bir köpek bulunan iki 'çikolata renkli' adam girer.. Onlar da 8. katın düğmesine basar. Asansör hareket eder.. O anda adamlardan biri 'çökkkk' diye bağırır.. Kadıncağız çantasına, poşetlerine sıkı sıkı sarılıp çöker.. Başına ya da sırtına dayanacak bir tabanca ya da bir bıçak beklemektedir..
Ama büyük bir sessizlik.. Hiçbir şey olmaz.. Kaldı ki dev gibi adamlar kadının çöktüğünü fark edip, 'Sözümüz size değil, köpeğimize idi' derler.. Saatler gibi süren saniyeler geçer ve 7. katta asansör durur. Kadın titreye titreye iner.. Koşar adımlarla değil yıldırım gibi odasına gider. İçeri girer, kapıyı kilitler oğlu kilitler.. Kocası gelince de olayı anlatır.. Adam; otelden çıktığı, başına böyle bir olay geldiği için kızar ama karısı üzülmesin diye çaktırmaz.. Yemekti, yataktı derken sabah olur.. Bavullar geceden toplanmıştır.. Lobiye inip, resepsiyona hesaplarının çıkartılmasını isterler..
Görevli, oda numaralarını öğrenince 'Sizin borcunuz yok.. Üstelik bir mesajınız var..' der ve onlara bir zarf uzatır.. Titreyen ellerle zarfı açarlar.. İçinden çıkan mini notta aynen şöyle yazmaktadır:
'Dün akşam istemeyerek de olsa sizi korkuttuk.. Üzüntünüzü paylaşmak, bu kötü anıyı unutmanız için size minik bir jest yapmak istedik.. Lütfen kabul ediniz.. Her zaman Las Vegas'a bekleriz.. Sevgilerimizle..'
İmza mı?
Stevie Wonder & Ray Charles..
Nasıl sevgili okurlar, muhteşem bir öykü değil mi?.. Durup dururken aklıma gelmedi elbette.. Aşağıdaki haberi alınca, bu muhteşem anıyı sözlerle paylaşmak istedim hepsi o kadar..
'... İstanbul'da bu yaz konser verecek starlar arasına Charlotte Gainsbourg ve Stevie Wonder da katıldı. Charlotte Gainsbourg, İstanbul konserini 23 Haziran'da Maçka Küçükçiftlik Park'ta verecek. Türkiye'ye gelmesi uzun yıllardır beklenen ABD'li müzisyen Stevie Wonder ise 14 Eylül'de Santralistanbul'da sahne alacak. Böylece iki önemli müzisyen de ilk kez Türkiye'de sahne almış olacak..'
İnanıyorum ki; 'o' karı-koca Stevie Wonder'ı Türkiye'de en ön sırada izleyecek olanların arasında bulunacaklardır..
Sevgilerimle.. Saygılarımla..