Son zamanların en çok konuşulan isimlerinden oyuncu Müge Boz, Redbull.com’un röportaj serisi ‘İçimdeki Ses’e konuk oldu. Korkularından, tabularından ve geçmişinden bahseden Boz içindekileri döktü.
Vegan olarak tanımlanmak dahil her türlü etikete karşı olduğunu, kulaklarını deldirmeyi ve aksesuvar takmayı sevmediğini söyleyen yıldız, 16 yaşındaki haline de seslendi.
Her bölümünde bir sanatçının ya da sporcunun içindeki sesi duyduğumuz, ‘İçimdeki Ses’in yeni konuğu sevilen oyuncu Müge Boz oldu. Redbull.com’da yayınlanan serinin bu bölümünde Müge Boz, beslenme alışkanlıklarından, ilginç inançlarından ve geçmişinden bahsetti. En önemlisi de içindekileri paylaştı.
‘Ellerimle koruma kalkanı oluşturuyorum’
Herkesin uğurlu olduğunu düşündüğü davranışları vardır. Müge Boz ise, kendini ne zaman güvensiz ya da kötü hissetse, aklına kötü bir düşünce gelse, elleriyle oluşturduğu ‘hayali koruma kalkanına’ sığındığını söylüyor.
Boz, “Aklıma kötü düşüncenin ilk geldiği an, o düşünce bende kötü bir enerji alanına neden olmasın diye ellerimle bir koruma kalkanı oluşturuyorum. Kötü düşündüğüm biri olabilir, kötü bir anı olabilir, bunlarla karşılaştığımda hemen düşünce kalkanımı kuruyorum.
Deli olduğumu düşünecekler. Ama inanın böyle şeyler var” diyerek kendisine has ‘koruma kalkanını’ anlattı.
‘Sağlıklı beslenme çılgınlığının bir parçasıyım’
Sağlıklı beslenmeye aşırı önem verdiğinden bahseden Müge Boz, bu konuda kesin yargılarının olmadığını, istediğinde çok az da olsa sevdiği yiyecekleri tüketebildiğini söyledi. Boz, “Ben veganım ancak asla et yemem gibi iddialı yaklaşımlarda bulunmak bana doğru gelmiyor. Et değil bu arada benim derdim. Köfteyle çok büyük bir derdim var. Yemeyi çok istediğim bir şeyi yemiyor olmanın yarattığı stres, bende o yiyeceğin vereceği zarardan daha zararlı oluyor” ifadelerini kullandı.
‘Dört senedir börek yapmıyordum…’
Arada küçük kaçamaklar yaptığını söyleyen Müge Boz, “Geçen gün börek yaptım. Çünkü dört senedir börek yapmıyorum. 2017’ye girdik. Yeni bir sene, ‘Börek yapabilirim!’ dedim.
Çok iyi börek yaparım bu arada, birçok insanın hayatında yediği en iyi üç börekten biri benim böreğim olabilir. Pişman mıyım? Hayır değilim.
Çok güzel bir börek yaptım ve yedim. Bu benim ‘glutensiz’ kimliğime bir zarar verdi mi?
Glutensizler camiasında, ‘Aman Tanrım! Müge Boz, börek yedi’ gibi bir tepki oluştu mu? Hayır. Olabilir. Arada börek yiyebilirim. Çok yasaklı, ‘Asla yenmeyecek’ gibi bir kural yok” dedi.
‘Patates kızartmasıyla konuşuyorum’
Bazen, çok sevdiği için zararlı olduğunu bile bile bazı besinleri tükettiğini itiraf eden Müge Boz, “Patates kızartmasını çok sevsem de, verdiği zararlardan dolayı, çok az yiyorum. Hatta yemeden önce patates kızartmasıyla konuşuyorum. ‘Lütfen sevgili patates kızartması benim bedenime çok az zarar ver’ diyorum.
Patates kızartması yediysem, üzerine bir salata yiyerek ya da yediklerime bir süre dikkat ederek, o zararı hafifletmeye çalışıyorum” ifadeleriyle patates kızartmasıyla konuşarak bedene verilecek zararın nasıl hafifletilebileceğini anlattı.
‘Ergenlikte kaşlarımdan nefret ederdim’
Kalın kaşlarıyla dikkat çeken güzel oyuncu ergenlik döneminde kaşlarından nefret ettiğini, anormal göründüğünü düşündüğünü belirterek, “Ergenliğimin ilk aşamalarında, kaşlarımdan gerçekten nefret ediyordum.
Sınıfta hiç kimsenin kaşı benim ki kadar kalın değildi. Herkesin kaşı normaldi ve ben anormaldim. Okul yıllarının çok acımasız olduğunu düşünüyorum. Aşağılanma, dalga geçilme…
Yani çok zor süreçler geçirdim. En sonunda, ‘Lanet olsun kurtulmam lazım bu kaşlarımdan’ deyip kaşlarımı aldırmak için kuaföre gittim.
Böyle ipli bir yöntem var ya, nasıl yapıldığını hala anlayabilmiş değilim, onunla kaşlarım incecik oldu. Sonra evde, özellikle teyzem kıyametleri koparttı, ‘Sen nasıl kaşlarını alırsın? Senin ne güzel kaşların var.
İnsanlar kaşları çıksın, kalın olsun diye neler yapıyor senin haberin var mı?’ diyerek benim için bir farkındalık süreci başlattı.
Ergenlikten çıktığımda ‘kaş olayını’ ciddiye almaya başladım. Utanmasam sözleşmeye falan yansıtacağım, ‘Müge Boz asla kaşlarını aldırtmaz. Kaşların inceltilmesi söz konusu dahi olamaz’ diye. O kadar mutluyum kaşlarımla” ifadeleriyle ergenlik yıllarından bahsetti.
‘Neden kulaklarımı deldireyim ki?’
Kulak deldirmenin gereksiz olduğunu savunan Müge Boz, insanların ‘tastamam’ kulaklarla dünyaya geldiğinden yola çıkarak, “Kulağı delik değil olayı var, insanlar bir kere kulağı delik olmayarak dünyaya gelmiş ve benim kulağım delik değil diye niye bu kadar çok şaşırılıyor? Çok merak ediyorum. Gelen tepkiler, “A kulağın delik değil mi senin?” bilmiyorum demek ki herkes benimle aynı şeyi düşünmüyor demek ki. Küçücük bir delik var ve sen oralara büyük ve ağır küpeler takıyorsun. Kafanı çevirdiğinde, garip bir his, saçın küpeye takılabiliyor. Elini hareket ettirsen, takılıyor. Bana bu kadar problem yaratacaksa, kulağım delik olmasın arkadaş” ifadelerini kullanarak, ‘delik olmayan kulaklarıyla’ mutlu olduğunu söyledi.
‘Uzun tırnağı kesinlikle kabul etmiyorum’
Tırnak uzatmayı ya da yapay tırnak takılmasını ‘işkence’ olarak nitelendiren Müge Boz, “Uzun tırnağı hiçbir şekilde kabul edemiyorum. Bir kere çekimde, tırnak takılmıştı. Çok uğraşıldı diye birkaç gün tırnaklarım uzun yaşamak istedim. Ben hayatımda bu kadar zorlandığım başka dönem hatırlamıyorum. Kafamı kaşısam, kaşıyamıyorum. Çorap giymek, söz konusu bile değil. Yemek yapmayı, unut. Araba kullanamıyorum, direksiyonu çeviremiyorum. Hiçbir şey yapamıyorsun, ellerini kullanamıyorsun. O tırnaklar benim özgürlüğümü kısıtlıyorsa, ben tırnağımı uzatmam. Bu kadar basit” ifadelerini kullandı.
‘Bugün 32 yaşındayım, 16 yaşındaki halime ne söylemek isterdim?’
16 yaşındaki kendisine neler söylemek istediği sorulan Müge Boz, “Bu çok duygusal bir soru. Hiç düşünmemiştim. 16 yaşındayken, çok fazla hayalim vardı. Yapmak istediğim şeyler vardı. Çok endişeleniyordum, acaba olacak mı? Yapabilecek miyim? Sanki bir planım varmış gibi hareket ediyordum. Aslında çok net bir planım da yoktu. Ne olacağımı bilmiyordum. Doğru mu? Yanlış mı? İnsanlar ne düşünüyor? İş bulabilecek miyim? Okul hayatım nasıl olacak? Şu an 32 yaşındaki ben, 16 yaşındaki halime dönüp şunları söylemek isterdim: Gerçekten çok iyi şeyler yapmışsın ve başardığım şeylerin çok büyük bir kısmı, o yaşlarda attığın tohumların bir sonucu... O yaşlarda korkmadığın, yeni maceralara atılacak gücü kendinde bulduğun için sana çok teşekkür ediyorum. Evet, biliyorum, o zamanlar hayat çok karmaşıktı, zordu ve hedeflerim çok yüksekteydi ama sen o adımları atmamış olsaydın, ben burada olmayacaktım” şeklinde cevap verdi.