Televizyonların uzun zamandan beri en çok izlenen programlarından biri hiç kuşku yok ki StarTV de Pazar geceleri tüm gece boyunca yayınlanan "Popstar Alaturka"dır. Yayınlandığı sürece pazar gecelerinin vazgeçilmez programı olmasının nedeni bir müzik yarışması olmasının yanı sıra son aylarda bu tür yarışmalara damgasını vuran ünlülerden oluşturulan jürilerin ilginç davranışları, yarışmacılarla olan diyalogları, zaman zaman da reytin arttırmaya yönelik olarak bilerek geliştirilen yapay tartışma ortamlarının izleyici tarafından şaşkınlıkla ve hayretle izlenmesindendir.
Bu özel durum, yayınlandığı sürece "Popstar Alaturka"nın izlenme oranında çok öne çıkmıştır. "Popstar Alaturka" geçtiğimiz haftalarda bir kez daha final yaparak sona erdi ama program hemen ardından "Popstar Alaturka Best" adı altında hemen aynı formatını devam ettirerek sürüyor. Bu kez yarışmacılar şimdiye kadar yarışmada öne çıkanların bir anlamda yine yarıştığı bir formatta. Jüri yine aynı, tavırlar aynı ve görünen o ki "Popstar Alaturka Best" yine aynı içerik özelliklerini öne çıkararak pazar gecelerinin en ilginç programı olmaya devam edecek.
Program süresince; Bülent Ersoy, kendine zaman zaman yakışmayan ilginç yorum ve yarışmacı diyalogları ile, Ebru Gündeş programın yapımcısı Osman Tan Erkır ilişkisinin zaman zaman programa yansıması ile, bir başka özellik olan Armağan Çağlayan'ın aykırı yarışmacı diyaloglarının yarattığı ve yarışmacının psikolojik travma yaşamasına yol açan adeta kendini ön plana çıkarmaya yönelik davranışları ile, Orhan Gencebay'ın her zaman olduğu gibi sergilediği farklı, dengeci kişiliği ile ve tüm bu olumsuzlukların yarattığı ortamıyla, jürinin çoğunlukla yarışmacıya yönelttiği aykırı, gereksiz negatif eleştirilerinin izleyici oylarına etkileri ve adeta jürinin bu tavırlarının izleyici tarafından cezalandırılmasıyla sürecek gibi..
Bir program düşünün; bakıldığında, formatı, içeriği, kurgusu, bir tatil gecesinde kapladığı zamanın uzunluğu, ünlü isimlerden oluşan jürisi ile izlenme oranı çok yüksek bir yapım olarak iz bırakacağı ve özellikle de müzik konusunda yeni yüzleri ortaya çıkaracağı izlenim yansıtmasına rağmen şu ana kadar yaşana jüri-yarışmacı tartışmaları, ulu orta dillendirilen ilginç aşk hikayeleri, sürekli azarlanan ve zaman zaman salya sümük ağlayan yarışmacılarıyla hatırlanacaktır.
Bu yarışmadan akılda kalacakların; Türk Müziği'nin Diva'sı (bunun ne demek olduğunu tam anlayamadım ya) Bülent Ersoy'un; genç yarışmacılara örnek olması gerekirken zaman zaman sergilediği agresif, yarışmacıları azarlayan aykırı davranışları, yarışma süresince yaşadığı ve evliliğe, ardından da boşanmayla sonuçlanan ilginç aşk öyküsü, Orhan Gencebay'ın içine çekilmeye çalışılan ortamdan kurtulma konusundaki çabaları ve her şeye rağmen dengeci, olgun tavrını sürdürebilmesi ve zaman zaman da bunda zorlanması, Ebru Gündeş Osman Tan Erkır ilişkisinin zaman zaman bile olsa tüm yarışmacılar ve izleyenler önüne getirilmesi, Armağan çağlayan'ın çoğunlukla bir davranış bilimcisi gibi yarışmacıları tüm aksesuar ve mimiklerine kadar eleştirmesi, bu eleştirilerini aşırı kırıcı hale getirmesinin öne çıktığı bir fotoğraf karşımıza çıkınca, böylesine iyi bir formatı olan programın reyting uğruna bu hale getirilmesine yazık oldu demekten başka bir şey elimizden gelmiyor..
Tabii Osman Tan Erkır'ın gösterdiği tüm özen ve hassasiyetine rağmen emeklerine yazık olmadı mı sorusunu sorarak!......
BIKTIRAN DİYALOGLAR!...
Son yıllarda, özellikle müzik dünyamızda yer edinmeye çalışanlar, tanıtımlarını yapmanın en geçerli yolu olarak, kendilerine rakip gördükleri ile yazılı basın ve televizyon ekranlarından kurdukları aykırı diyaloglardır. Apaçık görünen bu yolla kendilerin gündemde tutmaya çalıştıklarıdır? Bunlara örnek o kadar çok ki? Şimdi burada isimlerin yazmaya gerek bile yok. Onlar kendilerini biliyorlar..
Ama bir şeyi unutmamalılar ki, bu ipe sapa gelmez atışmaları ve ekranlara, magazin sayfalarına yansıyan tutarsızlıkları ile sevenlerini bile bıktırdılar..
Bunlardan bazıları bindikleri saltanat kayıkları ile, kimileri mütevazı olanaklarıyla, kimileri kendilerini görüntü kirliliğine varan tiplemeleriyle ama her ortamda rakipleriyle ipe sapa gelmez diyaloglar kurarak tanıtımları, albüm satışlarının artması ve özellikle de sahne fiyatlarının artması için didinip dururlar..
Lafa gelince; yaptıklarının çok iyi olduğunu söylemekten geri kalmazlar. O kadar iyi olduklarını iddia ettikleri eserlerinin tanıtımlarına katkılarına inanmadıkları için bu yola başvururlar ve her zaman olan olur. Çok kısa ömürlü olurlar. Yaptıkları saçmalıkların, oluşturmaya çalıştıkları yapay tartışma ortamlarının bıraktığı izler kısa sürede silinince bir süre sonra parlayıp sönen yıldızlara dönüşürler..
Bu arkadaşlarımız, müzik dünyamızda geçmişten bu güne yaptıklarıyla hala ayakta durabilenlerin hayat hikayelerini okuyarak yaşadıklarından hiç mi ders almazlar. Önları hiç mi örnek almazlar..
AH ŞU YARIŞMALAR!:..
Hiç kuşku yok ki bu yıl televizyonlara damgasını vuran programların başında para kazandırmaya yönelik yarışmalar gelmektedir..
Ekranda izlenme oranları yüksek birkaç yerli dizi olmasına karşın hemen hemen her kanalda bu tür bir yarışma programına rastlamak mümkün.. Bunlardan bazıları bilgiye, bazıları şansa, bazıları da beceriye dayalı, bazıları ise bu üç özelliğin karmasından oluşuyor. Ama tüm bu yarışma programları az veya çok ekranlardaki diğer programlardan daha çok izleniyor. Bu programların bazıları içeriği, bazıları sunucusunun davranışı ve kimi de dağıttığı ikramiyeleri ile izleyiciyi ekran önüne bağlıyor.
Bu programların yüzbinleri ekran önüne bağlamasında yukarıda saydığımız faktörler önemli ama asıl öne çıkan etken her gece dağıtılan milyonlar..
Bir başka önemli not ise; yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi bu yarışmalara katılarak umudunu gerçeğe dönüştürebilmek, ekonomisini rahatlatmak veya maddi sıkıntılarından kurtulabilmek için sırada bekliyormuş!..
Bu durum bir anlamda ülke ekonomisini göstergesi gibi.
Yıllarca bir umut kapısı olarak görülen şans öyunlarının bir başka kapısı da bu yarışma programları.. Dağıtılan milyonların cazibesi ise bir başka..
Sonu nereye mi varır.. Umutlar ne zaman tükenir. O bilinmez ama, görünen o ki bu furya bir süre daha süreceğe benziyor.. İnsanlar umutlarını canlı tutabildiği sürece yaşarlarmış..