Prof. Dr. Canan Karatay'ın tereyağı konusundaki sözlerine TIME dergisinden de destek geldi ve TIME dergisi, "Tereyağı yiyin" önerisiyle tereyağı tüketimiyle ilgili tartışmalara bambaşka bir boyut getirdi.
ABD?nin saygın dergisi TIME 23 Haziran?da yayımlanacak baskısının kapak haberiyle doymuş yağların düşman olmadığını savunuyor. Bilimsel makalede ABD'de son 40 yıldır kronik boyutlara varan kilo problemlerini düşük yağlı diyetlerin artırdığı ve yağ tüketiminin azalmasına bağlı olarak birçok sağlık probleminin de çoğaldığı belirtiliyor.
Makaleye göre, doymuş yağ tüketiminin azaltıldığı 1980 ila 2012 yılları arasında Tip 2 diyabet vakaları ülkede yüzde 166 oranında arttı. Doymuş yağ oranı düşürülen ürünlerin çoğu bugün ciddi boyutlara ulaşan obezite ve diğer hastalıkların tetikleyicisi tatlandırıcılar, yağlar ve bir takım kimyasallar gibi zararlı katkı maddeler içeriyor. Yine doymuş yağ tüketiminin azaltılmasıyla ruh hastalıkları da tesadüf olmayacak ölçüde sık rastlanır oldu.
Yağlanmada, karbonhidratların yağdan daha çok rol oynadığına dikkat çekiliyor. Zira vücuda girdikten sonra glikoza dönüşen karbonhidratlar kandaki yükselen şeker oranının dengelenmesi için pankreasın daha çok çalışmasına yol açıyor. Bu da glikozun yağ olarak depolanmasına yol açıyor. Aşırı çalışan pankreas birçok hastalıkta rol oynuyor.
Oysa Prof. Dr. Canan Karatay 2011 yılında Hayykitap'tan yayınladığı Karatay Diyeti kitabında onlarca bilimsel referansın eşliğinde bu konuya açıklık getirmiş ve "Tereyağı yiyin" dediğinde ülkemizdeki birçok hekim tarafından eleştirilmişti.
Hekimlikte 50 yılını geride bırakan Prof. Karatay'ın, Türk halkının sağlığı için son üç yılda yazdığı Karatay Diyeti, Karatay Diyeti'yle Yaşam Boyu Sağlık, Karatay Mutfağı, Karatay Diyeti'yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var ve Karatay Diyeti?yle Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi kitapları adeta bir 'uyandırma servisi' görevini gördü. Görmeye de devam ediyor.
Sağlıklı yaşamın önündeki en büyük engel 'doğru? bilgi eksikliği! Prof. Dr. Canan Karatay toplamda 600.000'i aşan satış rakamına ulaşan kitaplarında işte bu eksikliği gideriyor ve 'çıplak' gerçeği söylüyor! Hangi yiyeceklerin vücudumuzda hangi etkiyi yaptığını anlatırken, küresel beslenme tuzaklarını deşifre ediyor ve bu tuzaklardan kurtulmanın ipuçlarını veriyor.
Bilinçaltına yerleşmiş yağ korkusundan kurtulmamız gerek...
Prof. Karatay, kitaplarında yağ konusunda şu konulara dikkat çekiyor: ?Doğal yağlar, ancak yağda eriyerek vücudumuza girebilen ve vücudumuz için önemli olan A, D, E, K vitaminlerinin, yiyeceklerimizle emilmesini sağlarlar. Sağlıklı yağlar (hayvansal yağlar, tereyağı, balıkyağı, zeytinyağı) yenilmediği zaman, yağda eriyen A, D, E, K vitaminlerinin (yemeklerle almış olsak bile) emilimi gerçekleşemez. Bunun sonucunda sağlığımız için büyük önemi olan bu vitaminler vücudumuzda giderek azalırlar. Bu vitaminlerin azalması da vücut direncinin bozulması ve hastalanmamızın nedenlerinden biridir.
Serbest gezinerek doğal beslenmiş hayvanların içyağı, kuyrukyağı veya tereyağı (geleneksel köy usulü yapılmış) ya da doğal yetişmiş ve ilaçlanmamış zeytinlerden elde edilen soğuk sıkım sızma zeytinyağı ve diğer soğuk sıkım tohum yağları (fındık, susam, ketentohumu vb) ise, yaşam için son derece önemli temel besin maddeleridir, bunlar sağlıklı yağ sınıfındadırlar. Bu sebeple bilinçaltına yerleşmiş yağ korkusundan kurtulmamız gerekmektedir. Bu fobiyi yenmenin en sağlam yolu bilgilenmemizden geçer, çünkü biliyoruz ki insanlar ancak bilmediği şeylerden korkar.
Sağlıklı olan ve hayatı uzatan yağlar, serbest dolaşan hayvanlardan elde edilen içyağı, kuyrukyağı, tereyağı, Omega-3 yağları, kimyasal ilaç kullanılmadan doğal yetişen zeytinlerden elde edilen soğuk sıkım 'sızma? zeytinyağı ve diğer soğuk sıkım doğal tohum yağlarıdır (çörekotu, ketentohumu, ayçiçeği, kabak çekirdeği, fındık, susam, üzüm çekirdeği vb).
Sağlıksız yağlar ise trans yağlardır. Yani margarinler, rafine edilmiş tüm bitkisel yağlar (ayçiçeği, fındık, susam, mısırözü, soya, kanola, pamuk, zeytinyağı vb), fabrikasyon yiyeceklerde ya da pastane ürünlerinde kullanılan hidrojenize bitkisel yağlardır.
Farkındaysanız her iki grupta da ayçiçeği, mısırözü, fındık, susam, zeytinyağı var. Yağın adı aynı ama meyvenin yetişme ve sıkma yöntemi içeriğini tamamen değiştiriyor. Tohum ya da meyve GDO?lu (genetiği değiştirilmiş organizma) olunca ve rafine yöntemiyle yüksek ısıda sıkılınca ya da hidrojenize işlemi görünce sağlıksız, ancak doğal ve soğuk sıkım 'sızma? olunca sağlıklı yağ oluyor! Ayrıca özellikle kızartmalarda tercih edilen rafine/rivyera yağlar, ikinci bir kez ısıl işlem görerek trans yağ oranı artıyor ve yemeği daha da sağlıksız hale getiriyor. Yemekte kullandığınız diğer malzemeler sağlıklı ve doğal olsa da, sağlıksız bir yağ her şeyi bozuyor! Bu sebeple sağlıklı yağları alırken de doğallıklarını sorgulamak gerekiyor??