Psikoterapist Çağatay Öztürk... TWİTTER'A YAZANLAR TEŞHİRCİ, OKUYANLAR RÖNTGENCİ!

Psikoterapist Çağatay Öztürk, artan twitter çılgınlığı hakkında sert yorumlarda bulundu.

Kişiler aidiyet sorunu yaşadıkları için bu tarz sitelere girip kendilerini var etmeye çalışıyor. Orada yazalar teşhirci, okuyanlar da röntgenci!

TWİTTER'DAKİLER TEŞHİRCİ, ONLARI OKUYANLAR DA RÖNTGENCİ!

Son günlerde pek çok magazin haberi, twitter'dan çıkıyor. Ülkenin en ünlü gazetecileri birbirlerine twitter hesaplarından cevap veriyor. Yıldızların ve magazin ünlülerinin nerede ne yaptığını twitter'a bakıp öğrenmek mümkün... twitter, son zamanlarda tam bir çılgınlık haline geldi. Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada durum benzer! Son bir yıl içinde, dünya çapında twitter kullanımı, yüzde bin 328 gibi astronomik bir oranda arttı. twitter'a olan bu yoğun ilgiyi, twitter kullanların profilini ünlü isimlerin de tercih ettiği Psikoterapist Çağatay Öztürk ile konuştuk. Öztürk, her şeyin olduğu gibi internetin ve sosyal sitelerin de kontrolsüz kullanımının kişilik bozukluklarının bir sonucu olduğu görüşünde. "twitter'dakiler teşhirci, onların yazılarını okuyanlar da röntgenci" diyen Öztürk; kontrolsüz bir şekilde twitter'a girenleri psikanaliz yaptırmaya çağırdı.

Son dönemde artan twitter kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Artık hemen herkesin bir twitter hesabı var, twitter bir çeşit iletişim aracı olmuş durumda...

Teknoloji, hayatınızı kolaylaştırmak için var olmalı. Eğer, teknoloji yüzünden, hayatınızda olmayan zorluklar türemeye başladıysa bir sorun var demektir. Cep telefonu kullanımı için de aynı şey söz konusu, internet kullanımı için de... Biz buna 'dürtü kontrol bozukluğu' diyoruz. Bu söylediklerim twitter kullanımı için de geçerli.

ÖZGÜVEN SORUNU YAŞIYORLAR

Bir psikolog olarak, twitter'da kişinin özelini bu kadar rahat bir şekilde paylaşmasını, insanların da bunu okumasını nasıl yorumluyorsunuz?

Amerika'da katıldığım bir konferansta son yıllarda artan teknoloji kullanımı ve bunun psikolojik açılımlarını irdelemiştik. twitter kullanımını da yine bu konferansta konuştuk. Ben de konferansa katılan diğer psikolog ve psikanalistler gibi aynı şeyi düşünüyorum: "twitter'da yazanlar teşhirci, onların yazdıklarını okuyanlar da röntgenci..."

Çok ağır bir ifade olmadı mı?

Tabii ki kontrolsüz ve aşırı kullanımından bahsediyoruz. Ayrıca bunu söyleyen de ben değilim. Yapılan araştırmalar, psikolojinin temelini oluşturan teoriler bize bunu söylüyor. Bir kez daha söylüyorum, üye olup yazanlar teşhircilik, onları takip edenlerde de röntgencilik ruhu vardır. "Ben şu an duştayım", "Seviştim", "Çok heyecanlı bir gece geçirdim" demek normal bir şey mi? Bu tamamen teşhirciliktir. Bunları yazanlar, özgüven sorunu yaşayan kişiliklerdir. Teoriler de aynı şeyleri söylüyor!

Bunu bizim için açabilir misiniz? Hangi teoriden bahsediyorsunuz?

ABD'li psikolog Abraham Maslow'un 'hiyerarşi teorisi' vardır. twitter'da yaşanan olayı, bu teoriyle açıklayabiliriz. Bu teoriye baktığımızda, çocukluk döneminden itibaren anne ve baba ile kurulan yanlış ilişkiler özgüven sorunu olan, kendini var etme çabası olan kişiler yaratır. Bu tür kişilik sorunu olanların da twitter gibi sanal ortamlarda kendilerini var etme çabası olduğunu görüyoruz.

KENDİNİ VAR ETMEK

Kendilerini var etmek için mi kullanıyorlar twitter'ı?

Tabii ki... Bunun altında yatan sebepleri de açıklamak isterim. Aidiyet kavramından yoksun kişiler genellikle böyle sanal ortamlarda kendilerini var etmeye çalışır. Kendilerini bir yere ait hissetme iç güdüsüyle böyle bir ortama girip, özellerini paylaşırlar. Bu durum insanın aklına 'kastrasyon kompleksini' de getiriyor.

twitter kullanıcıyla, 'kastrasyon kompleksi' arasında nasıl bir bağ var?

Freud'un 'kastrasyon kompleksi' ile twitter'da özelini paylaşmayı açıklayabiliriz. İnsanlar, değer verdikleri şeyi kaybetmekten korkar. Bu kadar özelini ve mahremini, yani bu kadar kaybetmekten korktuğu şeyi umuma açan insan, 'kastrasyon kompleksini' aşamamış demektir. Biz buna twitter'dakiler 'penis kaybetme kompleksinin bir uzantısını' yaşıyor diyebiliriz.

ÖLÜM SAPLANTISINI ARTIRIR

twitter'ın, kişilerin büyük sorunlar yaşamasına neden olacağına inanıyor musunuz?

twitter gibi sanal ortamlarda, insanlar kendilerini diğerlerinin görmesini istediği şekilde gösterir. Bu da son derece sağlıksız sonuçlara neden olur. Benlik kaygısı yaşayan insanın ölüm korkusu (ölüm saplantısı) da depreşir. Çünkü, kendini teşhir etmek isteyen insanlar ilerleyen yıllarda bunu aynı rahatlıkla yapamamaya başlar. Teşhir ettiği şeylerin varlığı elinden gitmeye başladığı zaman, teşhir ettiği şeylerin altında ezilir. Kendi içinde çelişmeye başlar, bu da kendisini ölüme yaklaştırır.

twitter'ı kullananları çok ağır bir şekilde eleştiriyorsunuz. Onlara nasıl bir öneride bulunabilirsiniz?

Psikanalize gitmelerini tavsiye ederim. Çocukluk dönemlerinin ve bilinçaltlarının cidden incelenmesi gerekiyor. Bu kişilerin 'Niye ben buradayım, niye kendimi bu kadar umuma açmışım" diye kendilerine sorması gerekiyor. Anne ve babalarıyla ilişkileri üzerine yoğunlaşsınlar. Anne ve babayla olan ilişkide muhakkak bir sorun vardır.

Birçok ünlü isim de twitter'da yazıyor... Onların da, demin söylediğiniz gibi kişilik sorunları olduğunu düşünüyor musunuz?

Siz bir başbakanın twitter'da yazdığını gördünüz mü? Yazmaz, adamın yeri bellidir. Buna ihtiyaç duymaz. Oysa sanatçıların yeri, her zaman kaotiktir. Popülariteyle kendini var etmeye, yerlerini sağlamlaştırmaya çalışırlar. Gülben Ergen, Nefise Karatay, Helin Avşar, Şebnem Bozoklu twitter'da yazıyor... Eğer, onlar da bu tip siteleri aşırı kullanıyorlarsa, özellerini çok ortaya koyuyorlarsa dikkat etmeliler.

Ama bu isimler, hayranlarını kendileri hakkında bilgilendirmek için de yazıyor...

Ünlü insanların twitter'da bu kadar yer almasının tabii başka nedenleri de var. Tüm dünyada, Prenses Diana'nın paparazziler tarafından kovalanırken hayatını kaybetmesi sanatçı ve magazinci arasındaki ilişkinin yeniden inşa edilmesine neden oldu. O ana kadar birlikte ilerleyen yıldızlar ve magazinciler o olayın sonunda birbirinden ayrıldı. Yıldızlar, twitter'da yazarak kendileri hakkında yalan ya da eksik haber yaptığına inandıkları magazincilere de bir mesaj yollamaya çalışıyor.

Son dönemde Facebook'ta 'Farmville' oynamak çok popüler. İnsanlar, saatlerini ayarlayıp meyvelerini topluyor, bahçelerini suluyor... Siz bu oyun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eğer teknoloji, hayatınızı zorlaştırıyorsa, zaten sorunlu bir durum var demek... Bu oyunu, kontrolsüz bir şekilde oynayanlar için 'reddedilme korkusu' yaşadıklarını söyleyebilirim.

Reddedilme korkusu ile bir bilgisayar oyununun nasıl bir ilgisi olabilir?

Tabii ki çok ciddi bir ilgisi var... Sürekle bu oyunu oynayan, hayatını bu oyuna göre düzenleyenler eminim ki geçmiş yaşamlarında ciddi hayal kırıklıkları yaşamıştır. Farmville, oyun oynayanı asla hayal kırıklığına uğratmayan bir dünya... Bu dünyaya sığınanların da hayal kırıklığı yaşama, reddedilme korkusu vardır kesinlikle...

Biraz daha açabilir misiniz?

Bu sanal dünyada, hayal kırıklığı yaşanmıyor. Düşünsenize, bir şey ekiyorlar, ne kadar süre sonra tarlalarında meyve yetişeceğini biliyorlar. Oysa normalde böyle bir şey olamaz. Gerçekten bahçesi olan bir insan, stres yaşar, hayal kırıklığı yaşar. Çünkü sanal dünyanın aksine, gerçek hayatta hava durumu değişir, tohumda, gübrede sorun yaşanır. Bundan korkan, sanal aleme sığınıyor!

Her gün magazin basınında, cüretkâr pozlarıyla yer alan bazı ünlü isimler var. En dekolte giysilerle, en seksi bikinilerle pozlar veriyorlar. Magazin basını onlara ikoncanlar diyor... Siz, gazeteyi açıp bu tarz görüntüler gördüğünüzde nasıl yorumluyorsunuz?

Eda Taşpınar, İvana Sert, Süreyya Yalçın, Deniz Berdan ciddi teşhirci... İkoncanlar, ciddi teşhirci kişilikler! İsimleriyle söylemekten de çekinmiyorum. Sayfa sayfa, en iddialı giysilerle poz vermek normal mi sizce? Anormal bir durum tabii ki... Zaten magazincilerin olacağı bir yere gidip, fazla cüretkar giysilerle kendilerini göstermeye çalışıyorlarsa, onlar da bu şekilde kendilerini var etmeye çalışıyorlar demek ki!

Yardım dernekleri için gönüllü olan cemiyet hayatından ünlü isimler var. Ancak, dergi ve gazetelere konu hakkında verdikleri röportajlarda sözlerinden çok, verdikleri pozlar ve giysileri dikkat çekiyor...

Siz kendiniz söylüyorsunuz, yardım amaçlı bir şey yapılıyor ama kişi giysisiyle, görüntüsüyle yardımın önüne geçiyor. Bu tarz isimlerde de kişilik çatışması var! Bir yandan yardım etmek istiyor, ama bir yandan ne olursa olsun kendini göstermek, kendini ortaya koyma isteği daha çok öne çıkıyor!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Magazin Dışı Haberleri