Temmuz yazımı yazmadan önce yeni şarkı ve grupları dinlemeliyim diye düşündüm. Belki farklı bişiler çıkar da müzik piyasası renklenir derken beklediğim gerçekleşmedi.
Klişe yaz şarkıları birer ikişer göçmen kuşlar gibi geldiler. Çok sevdiğim Ajda Pekkan'ımın yeni şarkısı bile aynı yavan lezzette.
Neler oluyor diye sormak istemiyorum artık. Radyolar nasıl olsa öksürsem çalacaklar diyerek aynı formatta bildik şarkıları piyasaya çıkartıyorlar.
Gülşen bangır bangır diyor şarkısında.. Demet Akalın coşmuş. Volga Tamöz -Hande Yener işbirliği tam gaz devam. Murat Dalkılıç, Soner Sarıkabadayı , Hadise, Ferhat Göçer , Ziynet Sali, Sertap Erener radyo dostu tabir edilen şarkılarıyla sürekli arabamın radyosunda her kanalda.. Lakin Sezen Aksu yok!..
Radyo demişken hangi frekansta olursanız olun TRT hariç hep aynı şarkıları dinliyorsunuz.
Benim özenerek çıkardığım son şarkım 'Nankör' ü duyamazsınız çünkü radyolar şarkımı çalmaya değer bulmamış. (Radyo D ve TRT hariç) üstelikte bunu sektörün en ileri gelen müzik firmasına şahsen söylemişler. Yöneticiler hangi müzik bilgisiyle ve hangi kritere göre bu kararı vermişler cevabını alamadık. Detone veya sürtone pek çok şarkıcı ve şarkıcıya yer verdikleri kesin Çoğu da dinlememiştir eminim.
Şarkılarımı yapan Türkiye'nin en iyi aranjörlerinden biri olan Murat Yeter bu durumda müzikalitesinden utansın.
Çünkü uğraşıp canlı çaldırdığımız ve ciddi rakamlar harcadığımız şarkımızı halka dinletmeye bile tenezzül etmiyorlar.
Bu sadece benim sorunum değil pek çok sanatçının başında. Eskiden DJ ler şarkı keşfedip meşhur ederlerdi. En yeni albümlerin içinden (illaki de klibi olan değil ) kendi sevdikleri şarkıları hit yaparlardı.
Otomasyon girince DJ ler sadece sunucuya dönüştüler. Masalarında yığılı CD lere gömüldüler. Önceliği tabii ki en tanınmış şarkıcı, besteci ve aranjöre verdiler. İyi mix, iyi kayıt önem kazandı. Ama sonuçta yine de kendi seçtikleri değil radyo yayın politikası dedikleri yapının arkasına geçip kendilerine dikte edilen listeleri çaldılar.
Benim şarkımı aylarca dinlemezken popüler arkadaşlarımızın “tekli”leri hep araya girip çaldı.
Aslında müzik şirketlerinin isyan etmesi gereken bir durum bu. Farklı renklere ve isimlere şans tanımadan hep aynı isimlerin şarkılarının çalınması telif hakları adına da haksız bir durum oluşturuyor. Bünyesinde bu sanatçıları barındıran şirketler hayatlarından memnun.
Ama sanatçılarının radyolarda çalmadığını gören diğer müzik şirketi sahipleri nasıl bir yol izleyecek, ne zaman kazan kaldıracak merak ediyorum. Radyoların ham maddesi şarkılardır. Üreten kişilere sürekli ihtiyacı vardır.
Flash TV, Cem TV gibi kanallar telif ödemedikleri için halk müzikçiler ve sanat müziği söyleyenler hakedişlerini alamamakta ve üç beş isme yüksek meblağlar ödenmekte. Aslında adı hakediş olduğu için çalıyorlar ve alıyorlar diye düşünsek de Anadolu'da lisanslanmamış radyo ve tv’ler bolca her tarz müziği çalıyor.
Bu arkadaşlarımıza da yazık değil mi?
Sahneden para kazanamayan müzisyenler meslek birliklerinden gelen telif haklarını heyecanla beklemekte. Radyo ve TV lerde şarkıları çalınmayan sanatçıların geliri düştü.
Yurt dışında bir şarkının telif geliriyle krallar gibi yaşamını sürdürürken bizim ülkemizde durum şimdilik böyle ne yazık ki…