REKLAM VERENLERE, AJANSLARA VE PR'CILARA AÇIK MEKTUP!

Tam 35 yıl önce; Milliyet Gazetesi'nin dergilerinden HEY Dergisi için yaptığım bir röportaj sonrası; plak şirketinden ilan alma taahhütü aldığım ve bunu müdürlerime ilettiğim zaman; rahmetli Abdi İpekçi ekolu tarafından "O kadar hevesliysen hemen git ilan servisinde çalış" restiyle yüzyüze kalmış biriyim?

Şuan www.magazinkolik.com sitesinin sahibiyim!

Nerelerden nerelere geldik? Eskiden basın gelirlerinin %80'i satış; %20 si reklama dayalıydı? Şuan ise medya gelirlerinin yazılı basın haricindeki durumu, tüm görsel ve elektronik medya için skor; %100 reklam, %0 satış?

Bundan dolayıdır ki; sponsorluk, advertorial, tanıtıcı haber gibi birçok kavram resmen "icat edildi"!.. Tüm bunlar "reklam" la birleşince medyanın yaşaması için tek şartı olan "hayat iksiri" ortaya çıktı?

Reklam verenin; 4 TV, 3 Gazete ve bunlara bağlı internet sitelerine reklam yağdırıp; topladığınızda tirajları bunların yüzlerce katına çıkan diğer medya mecralarını görmezlikten gelme tembelliğini anlayabiliyorum onlar sürümden değil "dürümden" kazanmak istiyorlar.. (Malum dürüm kebabın sıkıştırılmış ZİP li halidir)?

Anlamadığım şey; Bu reklam verenlerin başkalarının çiftliğinde yemlenip, zırnık koklatmadıkları mecraya pislemeleridir? Yani reklamı başka yere verip; sonra haberi hiçbir maddi bağlantı kurmadığın yere resmen yalvararak yayınlatmaya çalışacaksın! Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte!..

Ben haberciyim arkadaş!.. Bültenini alırım; eğer haber değeri varsa; "Reklam Kokan Hareketleri" cımbızla söker atar, hem senin; hem senin firmanın, hem de ürününün adını "DEL" tuşuyla çöp kutusuna yollarım? Geri kalanı da aslanlar gibi yayınlarım?

Darılmaca gücenmece yok!.. Öyle tel açıp yalvarmalar; araya "ricacılar"da koymak yok!... Benim adıma "yayınlatırım" diyerek; üzerimden rant elde etmeyeceksin? sevgili PR cı arkadaşım?

Bana günde ortalama 80-90 tane bülten geliyor? Bunların 3 de 2 si serseri kurşun gibi ilgisiz yerlerden? Yağ üreticisinin PRcısından da mail geliyor; Bilmem ne siyasi partisinden de? 1/3 ü ise doğru adreste? Bunların yarısı da davetlerle ilgili? Bu davetlerinde de yarısı herhangi bir yere davet edildiğimiz mailler? Diğer yarısı da yapılmış etkinliklerin basın bültenleri? Bunların yarısı da ilk kez haberdar olduğumuz bilmem ne markasının bilmem ne ürünün lansmanının bülteni?

İşte bu yapıldığını bile ilk kez duyduğumuz "yüzsüz" maillere şu yanıtı yazıyorum üşenmeden;

"-Katılalım ya da katılmayalım, prensip olarak davetli olmadığımız hiçbir etkinliğin haberini kullanmıyoruz?"

Velhasılı kelam; sayın reklamverenler, sayın PR cılar; ya bu deveyi güdeceksiniz; ya bu diyara hiç gelmeyeceksiniz!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri

Ailemize Hoş geldin Burhan Akdağ...