Sevgili Gülay Eralp, on yıl gibi uzun bir aradan sonra yeni bir albümle döndü ya! Ne yazık ki şarkılarını, şarkıcılığını konuşturacağı yerde 'moda'ya uydu ve hemen bir polemik konusuna imza attı. "Sanatçıdan dost olmaz. Bu camiada kimse kimseye yardım etmez, ayak kaydırırlar. Benim de önümü kestiler, ekmeğimle oynadılar" diyerek ortalığı karıştırdı. Birçok ünlü Gülay'a hak verdi, birçoğu katılmadı. Günaydın muhabirleri sormuş, sanatçılar yanıtlamış:
Emel: Ahmakça bir teori
Bu, tamamen insanın karakteri, hayata bakışıyla ilgili. Mesela ben hümanist bir insanım. Bundan daha ahmakça bir teori yoktur herhalde. Madem bu meslekte dost olunmuyor, en dost olunan meslek hangisi bana bir yol gösterin...
Yeşim Salkım: Bu düşünceye katılıyorum
Rekabetin olduğu her yerde her zaman insanlar kendi çıkarları doğrultusunda hareket eder. Önemli olan sanatçı dostunu dikkatle seçebilmek, onunla aynı yolda yürüyebilmek ve ona destek olmaktır.
Yeliz: İlahi adalet sağolsun
Bazı isimler, kendilerine rakip gördükleri kişilerin ekmekleriyle oynayabiliyor. Ama ilahi adalet her zaman tecelli eder. Yine de ben şanslıyım, çünkü az sayıda da olsa, egolarından arınmış sanatçı dostlarım var.
Yonca Evcimik: Bir sebep göremiyorum
Eğer sanatçılar bulundukları yere hak ederek, hazmederek gelmişlerse, şöhretin gelip geçici olduğunun farkına varıp, egolarından kurtulabilmişlerse; dost olmamak için bir sebep göremiyorum.
Gülben Ergen: Dost olmayı becermek gerek!
Elbette sanatçıdan dost olur. Aslında dost olmayı becerebilenlerin dostları olur. Dostluklar emek ve özen ister. Bencilve duygusuzlarınsa fazla dostu olmaz. Sevgi emek ister.
+ + +
Bir zamanlar yaygın bir deyiş daha vardı; 'Gazeteciden dost olmaz..' diye.. Mesleğe yeni başladığım yıllarda değerli bir ağabeyim, bana şöyle bir anısını anlatmıştı [Not: Sanatçılarımızı kırmamak adına sadece ad ve soyadlarının baş harflerini vermekle yetiniyorum]
Gazeteci ağabeyim, uzun zamandır çalıştığı Hafta Sonu Gazetesi'nden ayrılmış, işsizdir. Bir gün Sirkeci'den Harem arabalı vapuruna biner. Güvertede o dönemin ünlü davulcusu V.U. ve o zamanlar 'aranjman' söyleyen eşi K.A. ile karşılaşır. Gazeteci, hemen onlardan yana doğru gider. "Merhaba, nasılsınız?" diyecek olur ki, ünlü davulcu, güneşe doğru eliyle gözlerini siper ederek şöyle der: "Pardon tanıyamadım.."
Aradan bir hafta on gün kadar geçer.. Gazeteci ağabeyim, HEY Dergisi'nde işe başlar. İki gün sonra da davulcu V.U. ile şarkıcı eşi K.A. dergiye gelmez mi? Gazeteci ağabeyimi görür görmez, davulcu ağabey boynuna sarılır ve aynen şöyle der:
"Vay A?.'ciğim seni burada gördüğüme nasıl memnun oldum. Canım senin ne işin vardı dedikodu gazetesinde. Bak şimdi tam yerini bulmuşsun, HEY tam sana göre.."
Mesleğe başladığım ilk günlerde dinlediğim bu anı kulağıma küpe olmuştu..
25 yılımı Milliyet'e verdikten sonra çalıştığım basın kuruluşlarının kiminden ceketimi alıp çıktım, kimisinden de kapı önüne konuldum.. İşte o zaman 'SANATÇIDAN DOST OLMAZ' görüşüne inandım..
Diyeceksiniz ki; şu müzik dünyasında hiç mi dostun yok?
Olmaz mı?.. Var.. Sevgili İLHAN İREM var.. EROL EVGİN, EDİP AKBAYRAM, ERCAN SAATÇİ, METİN ÖZÜLKÜ, 'Sayın vekilim' OSMAN YAĞMURDERELİ, genç kuşaktan PINAR ALTINOK var.. Elbet birkaç tane daha var, şu satırları yazmanın heyecanı içinde hemen aklıma gelmeyen! Beni bağışlasınlar.. Ama hâlâ SANATÇIYIM diye geçinenler de şöyle bir aynaya baksınlar!
hulusitunca@hotmail.com